Aralık ayı itibariyle ilk haberlerini duyduğumuz ve tüm dünyayı kısa sürede saran Covid-19 pandemisi süresince herkes farklı deneyimler yaşadı. Mart 15 itibariyle de tüm dünya gibi bizler de karantina sürecine dahil olduk. Günlük hayatımızı sürdürdüğümüz bütün alanları dijital formata çevirdik. Online seminerler ve kongreler, dersler ve sınavlar, toplantılar derken hayatımızı internet üzerinden yaşamaya başladık. Ben de yazımda yeni normale geçtiğimiz şu günlerde dijital minimalizm ile ilgili kendi deneyimlerimden bahsedeceğim.
Aslında bu yazıyı yazmak isteme nedenim yaklaşık üç ay önce “Sosyal Medya ve Ruh Sağlığı: Dijital Detoks Zamanı” isimli çevirmem ile kendi hayatımda uyguladıklarımı yeni normale uyarlamam ve sizlerle paylaşma isteğimdir.
Öncelikle minimalizm nedir sorusuna tek kelimelik yanıt “sadecilik” olur. Yaşamda birçok alana uygulanabilen minimalizm hayatımızda en fazla yere sahip alanlardan biri olan ve bazen fazla kullanımı sonucu zarar görebileceğimiz dijital hayatımıza da uygulamamıza ise “dijital minimaliz” diyebiliriz. Yazımın devamında akademik bir içerikten ziyade internette, kitaplarda bulduğum “dijital minimalizm uygulamaları” ve “kendi deneyimlerimi” aktardığım bir yazı bulacaksınız.
- “Telefonunuzda bulunan sosyal medya hesaplarını silin.”
Bu uygulamayı 1 hafta boyunca denedim, ancak devamını getirmek istemedim. Özellikle günümüzün büyük bir kısmını evde geçirdiğimiz karantina günlerinde sosyal medya bazen kafamı dağıttığım bir alan, bazen de önemli eğitim, seminer vb. takibi yaptığım yer oldu. Ayrıca sosyal medya üzerinden dünya ve ülkemizdeki haberlerin takibi, değerli insanların görüşleri ve önerilerini de takip etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu madde bir haftalık deneyimim ile sınırlı kaldı.
- “Telefonunuzdaki uygulamaları, masaüstünüzdeki belgeleri düzenleyin.”
İkinci uygulamayı uyguladıktan sonra başta yakınımdakiler olmak üzere bütün arkadaşlarıma tavsiye ettim. Telefonumdaki uygulamaların bazılarını, masaüstümde veya indirilenler dosyamda bulunan belgeleri sadece o anlık kullanmak için indirdiğimi ve sonrasında aktif kullanmadığımı fark ettim. Ayrıca sayfa sayfa uygulamaların olması, masaüstünün belgeler ile dolu olması da bir süre sonra sık kullandıklarımı bulmamı güçleştirmişti. Bu nedenle başta klasörler oluşturup, uygulamaları ve belgelerimi organize ettim, ardına ise klasörlerin içindeki uygulamaları, belgeleri kullanımıma göre ya sildim ya da bıraktım. Şu an tek sayfa telefonum ve temiz masaüstüm daha düzenli ve “sade” geliyor ki benim amacım da bu sadeliği yakalamaktı.
- “Telefon rehberinizi düzenleyin.”
Şu günlerde herkesin telefon rehberi üç rakamlı sayılardan ibaret ve bu maddeyi uygulamak benim için de hiç kolay olmadı. Birkaç gün, ara ara telefon başında zaman geçirdiğim zamanlarda bu işi tamamladım. X’in arkadaşı, Y’nin kuzeni, Z’nin annesi-babası derken listede ismini görüp “Acaba bu kimdi?” veya “Acaba bu hangi Merve’ydi?” dediğim kişiler olmadı değil. Telefonda yer alan kişilere ait her türlü bilginin giriş yeri mevcut ancak bu özelliği benim gibi aktif kullanmayanlar için kaçınılmaz son tam bir kaos. Bu nedenle karantina günlerinde bu listem de sadeleşti ve szlere de önerdiğim bir uygulama oldu.
- “Telefonda yer alan fotoğraflarınızı düzenleyin ve yedekleyin.”
Çekilen ders notları veya en güzel fotoğrafı bulmak için çekilen 2384545625 adet fotoğraflar, telefonunuzu kullanırken işinizi zorlaştıran durumlardan bir tanesi diye düşünmekteyim. Özellikle WhatsApp uygulaması ile otomatik indirilen fotoğraflar ile birlikte karmaşık bir görüntü elde etmiş oluyorsunuz. İstediğiniz fotoğrafı bulmak zamanınızı alabiliyor. Bu maddeyi uygulamadan önce veya sonra fotoğraflarınızı bir yere yedeklemenizi tavsiye ederim. Bazen neyin ne zaman lazım olacağı hiç bilinmiyor… İkinci önerim ise WhatsApp uygulamasında fotoğraflar için otomatik inme ayarını kapatmanızdır. Böylelikle görüşmeler içerisinde gerekli ise o fotoğrafı indirme şansını elde etmiş oluyorsunuz. Karantina sürecinde online görüşme gruplarının da hayli arttığını düşündüğümüzde aynı fotoğrafın birçok kez telefonunuza inmesine de engel olmuş oluyorsunuz.
- “Uygulamaların bildirimlerini kapatın.”
Bu uygulama öncesi, bir şekilde bildirimler sesli-titreşimli bir şekilde önünüze/önüme düşüyordu. Odaklandığım işin kesilmesi bir yana, görüşme ve bildirimler ile başka bir şeye odaklanmak da zaman alıyor ve yeniden çalıştığınız işe dönmek de. Bu nedenle başladığım beşinci uygulamayı yaklaşık 10 aydır deneyimliyorum ve çok fazla yararının olduğunu söylemek istiyorum. Özellikle sosyal medya hesaplarının bildirimleri kapatmanız gün içerisinde bölünmemenize, dikkatinizi korumanıza çok fazla yardımcı oluyor.
- “E-mailerinizi düzenleyin.”
Gün içerisinde herkesin en sık kullandığı uygulamalar arasında mail hesabımız/hesaplarımız yer alıyor. Bu da beşinci maddede olduğu gibi sizin gün içerisinde sıkça bölünmenize sebep olabiliyor. Bu uygulama ile ilgili öncelikle ilk önerim abone olduğunuz içerikleri düzenlemeniz, kontrol etmeniz ve varsa hiç okumadıklarınızdan aboneliğinizi sonlandırmanızdır. Bu kontrolü kendiniz için belirlediğiniz bir düzende sürdürmeye çalışın. Yılda iki defa veya üç ayda bir gibi aboneliklerinizi kontrol etmek mail yoğunluğunuzu azaltmanıza yardımcı olur. Diğer bir önerim gün içerisinde belli saatleri kendiniz için “mail kontrol saati” olarak belirleyebilirsiniz. Yoğun bir mailleşme durumunuz varsa günde üç defa, orta ise iki defa ve az ise günde bir defa kontrol edebilirsiniz. Kontrollerinizi günlük çalışma saatlerinize göre planlamak da önemli bir ayrıntıdır. Böylelikle önemli bir maile, mesai saatiniz bitmeden cevap verebilirsiniz. Bu madde ile ilgili üçüncü önerim ise mailerinizi kontol ederken Pomodoro tekniği olarak bilinen teknikten yararlanmanızdır. Mailler içerisinde kaybolma durumu olan yoğun bireyler için 25 dakika içerisinde mailleri kontrol edip kapatmaya alışmak, zaman içerisinde önem sırasına göre düzenlemek enerjiyi daha farklı işlere verebilme imkanı tanıyor. Bu maddeyi de uygulamanızda fayda var.
- “Telefonunuzun “Rahatsız Etme” modunu kullanın.”
Bu madde de karantina öncesinde de uzun süre kullandığım bir uygulamaydı. Çalışma saatlerime uygun olarak evimde kendime ayırdığım vaktin bölünmemesi ama gelen bildirimlerin de kaybolmaması adına faydalı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ayarlar kısmından yapacağınız düzenleme ile izin verilen kişiler sizlere ulaşabilir ve bildirimleri gelebilir. Tamamen acele olmayan durumları durdurduğunuz ancak dijital hayattan kopmadığınız önerdiğim bir uygulama.
- “Gece yatmadan önce ekran kullanımını azaltın.”
Bu maddeyi uygulamanın kolay olduğunu düşünmüyorum. Gece yatmadan Twitter veya Instagram’da şöyle bir gezinmek çoğumuzun alışkanlığı. Özellikle yorgun günlerde “biraz bakıp yatarım” düşüncesi ile birlikte akıp giden saatler olduğunu da hem deneyimledim hem de birçok yakınımdan duydum. Ancak uyku düzeni ve kalitesi için bu alışkanlığı bırakmak da önemli. Bu durumu kademeli olarak azaltabilir ve telefonunuzun uygulamaları kullanım saat ayarı ile de destekleyebilirsiniz.
- “Her şeye sahip olmaya çalışmayın.”
Dijital yaşam ile birlikte her dökümana sahip olma, filmleri bilgisayarımıza indirme gibi birçok özellik kazandık. Ancak bu durumu çoğu zaman bilinçsizce yaşadık. Bu durum karantina günlerin de her online seminere katılma, canlı yayınlara katılma gibi bir hale dönüştü. Her şekilde saatlerimizi, günlerimizi kesinlikle boş geçirmemeliyiz düşüncesine sarıldık. Bu nedenle de online erişim izni verilen her platforma ve imkana sahip olmak için çok çabaadık. Bu durum bizleri fiziksel olmasa da psikolojik olarak yordu. Artık canlı yayınlar dikkatimizi bile çekmiyor. Her şeye sahip olma isteği üzerine düşünmekte fayda var. Gerçekten ilgi alanlarımıza göre içerikleri seçmek ve takip etmek daha önemli. Bu uygulama bilgisayara her dosyayı, her videoyu, her görüntüyü indirme özelliğimizi de zamanla söndürecektir. Bu nedenle bu madde de deneyimlerle beraber uygulanmasını önerdiğim bir uygulama.
- “Dijital yaşamın ruh sağlığınızı etkilediğini unutmayın.”
Uyguladığım 9 madde ile ilgili deneyimlerimi sizlere aktarmaya çalıştım. Son madde bütün uygulamaların ruh sağlığını iyileştirmeye ve geliştirmeye yönelik olduğunu vurgulamak amacıyla eklemek istedim. Bütün iyi, öğretici ve olumlu yönlerine rağmen dijital yaşamın ruh sağlığı üzerine zararları da mevcut. Sosyal medya hesaplarında kullanıcılar tarafından ortaya çıkarılan linç kültürü, aynı şekilde kadın ve erkek bedeni üzerine normların oluşturulmaya çalışılması, farklı fikirlere saygı duymama ve kabul etmeme gibi olumsuz durumların farkında olmalıyız. Dijital yaşam sizleri değil, sizler dijital yaşamınızı yönetiyorsunuz. Bu konuda bilinçli olmanız da fayda var.
Sizler de bu yazının altına benim ele almadığım/karşılaşmadığım/deneyimlemediğim önerilerinizi yazabilirsiniz.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Sekman, M. (2019). Ataleti Yenmek. İstanbul: Alfa Basım Yayın Dağıtım.
- Newport, C. (2018). Dijital Minimalizm Ekran Bağımlılığı ve Teknoloji Yorgunluğu Sarmalından Kurtulmak İçin Bir Yol Haritası. İstanbul: Metropolis Yayıncılık
- The Infovore Secrets Editorial. (2019). 20 Digital Minimalism Tips For Infovores: How To Get Back Your Time and Simplify Your Online Life. 18 Haziran 2020 tarihinde https://infovoresecrets.com/20-digital-minimalism-tips-for-infovores-how-to-get-back-your-time-and-simplify-your-online-life/ adresinden alındı.
Öncelikle bilgilendirme şeklinde değil, deneyimsel şekilde yazmanız çok faydalı olmuş. Okurken deneyimleri öğrenmek çok hoşuma gitti. Ben de uzun süredir sosyal medya bildirimlerimi kapalı tutuyorum. Büyük faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Emeğiniz için teşekkür ederim.