Nihal Bostancı Daştan‘ın 2008 yılında yaptığı “Evre 1-2 Meme Kanseri Hastalarına Uygulanan Psikoeğitimin Kanser Uyum, Anksiyete, Depresyon ve Duygudurum Profiline Etkisi” adlı doktora tezinden aldığımız verilere göre;
Kanser hastalarının psikolojik tepkileri farklı araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kabul edilen Elisabeth Kubler-Ross ve Blound’dur. Elisabeth Kubler-Ross bu tepkileri beş aşamada değerlendirmiştir:
1) İnkâr: Kanserin ölümle sonuçlanacağına inanan ve bu tanıyı öğrenen hastada sıklıkla inkâr gelişir. İnkâr; ego için tehdit ve tehlike oluşturabilecek, kabullenilemeyecek bir olayın bilinçdışına atılması, yok sayılmasıdır. Hasta kendisini iyi hissettiğini, böyle bir hastalığının olacağına imkân olmadığını, başvurduğu doktor veya sağlık kurumunun yanlış yapmış olabileceğini, yetersiz olduklarını öne sürebilir. Gerçeğin tümüyle inkârı ile korku ve tehdit ortadan kaldırılmaya çalışılır. Kanser belirtileri ortaya çıktığı halde doktora başvurmayı ihmal eden, geciktiren veya tanısını öğrendiği halde oldukça sakin olan, anksiyete duymayan hastalar da inkâr mekanizmasını kullanmaktadır (2,3,4,5,6).
İnkâr mekanizmasının, hastayı yüksek düzeyde anksiyete ve panikten koruma, depresyona girmesini engelleme, anksiyete ve depresyonla başetmek için kullanılacak enerjiyi tedavi için saklama gibi yararları vardır. İnkâr kişinin gerçeği değerlendirmesini bozacak, gerekli girişimleri ve tedaviyi kabul etmeyecek, geciktirecek düzeyde ise zararlıdır ve psikiyatrik müdahaleyi gerektirir (2,3,4,5,6).
Bu dönemde hastanın sevdiklerinden ayrılma, ölüm, başkalarına yük olma gibi korkuları vardır. Kişi günlük hayattan kopar, şüphecilik ve iletişimde azalma ortaya çıkabilir (2).
2) Öfke: Hasta, inkâr dönemini atlatıp ciddi bir hastalığının olduğunu kabullendiği zaman bir başkaldırma, isyan etme dönemine girer. Neden hastalandığını sorgular. Öfke ve kızgınlık kendisine, ailesine, arkadaşlarına karşı olabildiği gibi, tatmin edici bilgiler ve tedavi garantisi veremeyen doktorlara karşı da olabilir. Bu dönemde kaygı, iştahın azalması, dikkat dağınıklığı ve huzursuzluk beklenen tepkilerdir. Hastanın kızgınlık ve isyanını dışa vuramaması depresyon gelişme riskini arttırmaktadır (2,3,5,6). Holland (7), kızgınlık tepkisinin daha çok genç hastalarda görüldüğünü, yaşlı hastalarda ise kaderci kabullenişin ve depresyonun daha sık olduğunu belirtmiştir.
3) Pazarlık Dönemi: Hastalığını kabul eden ve ilk tepkileri yatışan hasta bu dönemde kendini iyileşme yönünde şartlandırır. Hastalığı ile ilgili daha çok bilgi edinmek, umut veren gelişmeleri izlemek, durumu iyi olan hastaları örnek almak, tedaviye uyum ve işbirliği içinde olmak bu dönem özelliklerindendir. Hasta bu dönemde ev alma, ailesine belirli bir ekonomik birikim bırakma, çocuklarının mezuniyet veya düğünlerini görebilme gibi maddi ve manevi yatırımlarının sonuçlarını alabileceği zamanı elde etme arayışındadır (2,3,5).
4) Depresyon: Hastada uzun süren kontroller, incelemeler ve bunların sonuçlarının beklenmesi, organ kaybı, hastalığın tekrar etme korkusu, yaşam kalitesinin düşmesi gibi sebeplerden dolayı depresyon gelişir. Hastaya uygulanan radyoterapi, kemoterapi gibi tedavi yöntemleri de depresyon gelişiminde rol oynar. Enerji kaybı, halsizlik, yeteneklerinin kısıtlanması, yararlılık duygusunun azalması da bu durumu destekler (2,3,5,6).
5) Kabullenme: Kübler-Ross bu dönemi bir duygu boşluğu olarak tanımlar. Bu dönemde kabullenme ve tepkilerde yatışma olur. Çevresiyle ilişkilerini kesme eğilimi olan hasta desteklenmeli ve kendisini terkedilmiş olarak hissetmesi önlenmelidir (2,3,5,6).
Çeşitli kaynaklarda belirtildiğine göre Blound, hastalarda kanser tanısının konması ile oluşan emosyonel tepkileri dört dönemde incelemiştir (8,9,10):
1) Şok Dönemi: Bu dönem birkaç saniyeden birkaç güne hatta haftaya kadar sürebilir. Şok döneminde hasta bedenine yabancılaşır, yaşamı ve gelecek yatırımları tehdit altındadır, kendisine açıklanan gerçeğe belli bir mesafeden bakar ve ne olup bittiğini anlayamaz. Hastanın iç dünyası tam bir kargaşa halindedir. Bu dönemde bazı hastalar inkâr, bastırma gibi savunma mekanizmaları kullanırlar (8,9,10). Kanser olmanın getirdiği yük o kadar korkutucudur ki, zamanla ve yavaş yavaş uyum sağlanabilir (8).
2) Reaksiyon Dönemi: Şok döneminin ardından hasta gerçeği yavaş yavaş kabullenme sürecine girer. İlk reaksiyon kaygıdır. Yok olma tehdidi, kayıp algısı, ayrılık ve ölüm düşünceleri ve bedene yabancılaşma duygusu bu kaygıda temel unsurlardır. Kaygıyı yok etmek için inkâr, bastırma, karşıt tepki verme gibi çeşitli savunma mekanizmaları kullanılır. Korku yada öfke tepkileri de sık görülen reaksiyonlardır. Korku; genellikle sevdiklerinden ayrılma, ölüm, başkalarına yük olma, bağımlı olma ve prognoz ile ilgilidir (8,9,10).
Hasta; tedavi ekibine, hastalığa, ailesine, Tanrıya yönelik öfke tepkileri geliştirebilir. “Neden ben?”, “niye benim başıma geldi?” soruları sık sorulur (8,10).
3) Onarım Dönemi: Tedavinin en aktif olduğu dönem sona erince, hasta yeni durumuna uyum sağlamaya çalışır. Hasta gelecekle ilgili plan yapmakta zorluk yaşayabilir. Sık sık “neden” sorusu gündeme gelir. Ölüme bu kadar yaklaştıktan sonra hayata bakış açısını sorgulayabilir. Bundan sonra yaşamı nasıl değerlendirmek gerektiği sorusu bu hastaların önemli sorularından bir diğeridir. Tahlil yaptırma zorunluluğu hastaya sürekli hasta olduğunu hatırlatır. En ufak bir belirtinin nüks olarak algılanması kaygı düzeyini arttırabilir (8,9,10).
4) Yeniden Uyum Dönemi: Bu dönemde hayatın anlamı üzerine düşünme ve varoluşçu sorular gündeme gelir. Kişi yeni kimliğini benimsemeye başlar. Hastalığın akut devresinin ardından hastalar daha önce yaşamlarının birer parçası olan şeyleri dahi sorgulamaya başlar ve bazen bu dönemde depresyon ortaya çıkar (8,9,10).
Kanser tanısı konulan hastalar bu dönemleri sırasıyla yaşıyabileceği gibi, dönemler iç içe olabilir veya kimi dönemler yaşanmayabilir (2). Kanser tanısına gösterilen yanıtlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
1) Nihal Bostancı Daştan, 2008, Evre 1-2 Meme Kanseri Hastalarına Uygulanan Psikoeğitimin Kanser Uyum, Anksiyete, Depresyon ve Duygudurum Profiline Etkisi, Doktora Tezi
2) Fettahlıoğlu, M. (1996). Meme Kanserli Hastalardaki Psikososyal Etkenler. Adana: Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi.
3) Güner, P. (1999). Evre I-II Meme Kanseri Tanısı Alan Hastalara Uygulanan Sorun Çözme Eğitiminin Anksiyete, Depresyon, Umutsuzluk ve Başetme Biçimine Etkisi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri Hemşireliği Doktora Tezi.
4) Özkan, M. (1999). Kanser Hastalarında Psikolojik Tedavi. İstanbul: Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi 1998-1999 Kongre Kitabı;154-158.
5) Natan, İ. (2000). Kanser Teşhisi Almış Hastalarda Kansere Tepki Tarzı Ölçeği’nin (Mental Adjustment to Cancer Scale) Güvenilirlik ve Geçerlilik Yönünden İncelenmesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikososyal Onkoloji Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.
6) Ateşçi, F., Oğuzhanoğlu, N.K., Baltalarlı, B., Karadağ, F., Özdel, O. ve Karagöz, N. (2003). Kanser hastalarında psikiyatrik bozukluklar ve ilişkili etmenler. Türk Psikiyatri Dergisi, 14 (2), 145-152.).
7) Holland, J. (1997). Principles of Psycho-Oncology. İçinde J. Holland, R. Bast, D. Morton, E. Frei, D. Kufe, R.Weichselbaum (Ed.), Cancer Medicine. USA: 1327-1343.
8) Anuk, D. (1999). Kanser, Kanserli Hasta, Hasta Ailesi ve Tedavi Etkileşimi. İstanbul: Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi 1998-1999 Kongre Kitabı; 166-173.
9) Ersoy, M.A. (1999). Kanser Hastalarında Depresyon Tanısının İncelenmesi. İzmir: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi.
10) Okanlı, A. (2003). Meme Kanserli Hasta ve Eşlerinin Yaşam Doyumları ve Duygu Kontrol Düzeyleri ve Evlilik Uyumlarının Mastektomi Öncesi ve Sonrası Karşılaştırılması. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Doktora Tezi
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com