10 ülke, 35 akademik kurumda düzenlenen 250 etkinlikte yapılan gözlemsel çalışmaya göre kadınların, bölümle alakalı seminerlerde erkeklere göre 2,5 kat daha az soru sorma eğiliminde olduğu bulundu.
Bu eşitsizlik, kadın erkek katılım oranı eşit olmasına rağmen mevcuttu. Bu aynı zamanda konuşmaya yönelik öz duygularını yansıtmaktaki anlamlı farklılığı da yansıtmaktadır.
Cambridge Üniversitesi, Churchill Koleji’nde Genç Araştırma Görevlisi tarafından yürütülen araştırma, kadınların çeşitli bilimsel alanlarda erkeklerden daha az görünür olduğunu gösteren ve akademik kariyerlerde kadın temsilinin sıkıntısını açıklamaya yardımcı olan kanıtların arttığını ortaya koymaktadır. Avrupa’da kadınlar lisans programlarının %59’unu oluşturmasına rağmen doktora öğrencilerinin %47’sini, kıdemli öğretim üyelerinin ise sadece %21’ini oluşturmaktadır.
“Kadınların erkeklere oranla daha az soru sordukları bulgusu, genç akademisyenlerin kendi alanlarında daha az görünür kadın rol modelleriyle karşılaştıkları anlamına geliyor” diyor baş yazar Alecia Carter.
DAVRANIŞ VE ALGILARIN ÖZ RAPORU
Gözlemsel verilere ek olarak Carter ve ekibi, 20 ülkeden, 600’den (303 kadın ve 206 erkek) fazla akademisyenden anket yanıtları aldı.
Bu bireyler, seminerlere katılımlarını, soru sorma aktivitelerini, başkalarının soru sorma davranışları hakkındaki algılarını, başkalarının neden soru sordukları veya soru sormadıkları hakkındaki inançlarını bildirdiler.
Anket, özellikle kadınlar arasında, erkeklerin kadınlardan daha fazla soru sorduğunu ortaya koydu. Hem erkek hem de kadın katılımcıların yüksek bir oranı bazen bir tane soruları olduğunda soru sormadıklarını bildirmiştir. Ancak erkeklerin ve kadınların farklı nedenlerin önemine dair puanlandırması ise farklıydı.
En önemlisi, kadınlar erkeklere göre ‘yeterince zeki hissetmeme’, ‘içeriği yanlış anlamış olmamdan endişe duydum’ ve ‘konuşmacı çok seçkin / korkutucu’ gibi ‘iç’ faktörleri daha çok sundu.
Veri toplama sürecinde Cambridge’de doktora sonrası araştırmacı olan Dieter Lukas, “Ancak seminer gözlem verilerimiz, koşulların olumlu olduğu zamanlarda da kadınların soru sorma olasılığının daha düşük olduğunu gösteriyor” diyor.
SORU SORMA DAVRANIŞI
Araştırmacılar, daha fazla soru sorulduğunda kadınların daha fazla konuşabileceğini keşfetti. Toplamda 15 soru sorulduğunda kadınlar tarafından sorulan soruların oranında yüzde 7,6’lık bir artış oldu.
Ancak bir seminerdeki ilk soru bir erkek tarafından sorulduğunda, kadınların sorduğu soruların oranı, ilk soru bir kadın tarafından sorulduğu zamana göre, yüzde altı oranında düştü. Araştırmacılar, bunun bir “cinsiyet stereotipi aktivasyonu” örneği olabileceğini ve bunun sonucunda ilk soru, oturumun geri kalanı için tonu belirlediğini öne sürdü.
Arizona Üniversitesi’nde psikolog olan yardımcı yazar Alyssa Croft, “İnsanları ellerini kaldırmaları sırasına göre çağırmak adil görünebilir ancak soruları formüle etmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyabileceğinden ve cesaretini toplamak için daha fazla zamana ihtiyaç duyabilirler” diyor.
Araştırmacılar, kadınların erkek konuşmacılarla ilgili daha fazla soru sorduğunu ve erkeklerin de orantılı olarak kadın konuşmacılara daha fazla sorduğunu keşfettiklerinde şaşırdılar.
“Bunun nedeni, erkeklerin kadın konuşmacılardan, kadınlara göre daha az gözünün korkması olabilir. Kadınların bir kadın konuşmacıya meydan okumasından kaçınması da söz konusu olabilir ancak erkek bir konuşmacı için daha az endişe duyabilir ”diyor Essex Üniversitesi’nde bir psikolog olan ortak yazar Gillian Sandstrom.
Konuşmacılar kendi bölümlerinden geldiklerinde kadınlar daha fazla soru sorma eğilimindeydiler, bu da konuşmacı ile yakınlığın soruyu daha az korkutucu kılabileceğini düşündürdü. Çalışma, bunu kadın dinleyici kitlelerin bildirdiği düşük güvenin bir kanıtı olarak yorumlamaktadır.
ÖNERİLER
Alecia Carter, “Bu sorun yalnızca akademik kalıplaşmış stereotipleri kıran ve kapsayıcı bir ortam sağlayan akademik kültürdeki kalıcı değişikliklerle ele alınabilir.” diyor.
Araştırmacılar bunun zaman alacağını kabul ediyor ancak bölüm seminerlerinde durumu iyileştirmek için dört önemli tavsiyede bulunuyor:
- Mümkün olduğunda, seminer organizatörleri sorular için mevcut zamana sınır koymaktan kaçınmalıdır. Alternatif olarak, moderatörler her soruyu almak için çaba göstermeli ve daha fazla soru sorulmasına izin vermek için kısa cevap vermelidir.
- Moderatörler, ilk kadın sorucuya öncelik vermeli, “tüm odayı görmeye” konusunda eğitilmeli ve soru soranların cinsiyeti ve kıdemlerine göre mümkün olduğunca fazla denge sağlamalıdır.
- Seminer düzenleyicileri, davetli konuşmacıları ihmal etmemeye teşvik edilir.
- Organizatörler, katılımcılara bir soru formüle etmeleri için daha fazla zaman vermek amacıyla konuşma ve soru dönemi arasında küçük bir ara vermeyi düşünmelidir.
Carter, “Bu tavsiyeleri, kadınların görünürlüğünü arttırmak amacıyla geliştirmemize rağmen, akademideki diğer temsil edilmeyen gruplar da dahil olmak üzere herkese faydası olacak” dedi.
“Bu, konuşma ve görünür olmanın önünde yatan engelleri kaldırmakla ilgilidir.”
Kaynak: University of Cambridge
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com