Olağanüstü şeyler yazmaya çalışıyorum ama mükemmel olmak zorunda, demek istediğim hepiniz beğenmelisiniz. Yoksa tekrar yazmam. Yazmayı sevip sevmemem ya da keyif almam önemli değil, sadece herkesten güzel yorumlar almam önemli. Her şeyi en iyi şekilde kâğıda dökmeli, takdirinizi kazanmalıyım. Daha azını düşünemiyorum!
Koku geliyor. Sanırım cezveyi yaktım.
Başarı, yetersizlik konuları konuşulduğu zaman akıma ilk gelen isim Erikson oluyor. Bireyi çevrenin etkilediğini söyleyen ve buna yönelik araştırmalar yapan farklı yaklaşımlar olsa da aklımda en çok yer eden yaklaşım Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı oldu. İnsanı sekiz evrede ele alan bu yaklaşımın dördüncü evresi “Başarılı olmaya karşı yetersizlik duygusu”. Üretmeye çalıştığım içeriklerde mutlaka kendimden bir şeyler yakalamaya çalışıyorum. İstemli yaptığım bir durum olmasa da bu böyle. Bu konu da içimde bir yerde ne şekilde yer ettiyse artık, yazıyorum işte.
Bu arada kulaklığımın teki bozuk, ıhlamur demlemiştim, soğumaya başladı. Çabuk olmam lazım. Ilık su içiyorum sonra. Düşüncelerim kaçacak, yakala sonra işin yoksa…
Erikson’a göre 7-11 yaş dönemi bireylerin çalışkanlık duygusunu kazandığı evredir. Bu evre de diğer evreler gibi çevreden etkilenmektedir. Okulda öğretmenlerin tavır ve davranışları, evde ebeveynlerin çocuğa karşı tutumları başarı ve aşağılık duygularını etkiler. Ailesi ve öğretmenleri tarafından desteklenen bir çocuğun benlik saygısı olumlu şekilde etkilenirken; aksi bir davranış ile karşılaşan çocuk, kendini başkalarıyla kıyaslayarak yetersizlik duygusuyla karşılaşmakta ve kendine olan saygısı azalmaktadır (Gürses ve Kılavuz, 2011).
Ebeveynlerin bilmeden bu dönemde yaptığı bir şey vardır ki; çocuklara yapabileceğinden daha yüksek bir beceri yükleyerek başarı göstermelerini beklemektir. Oysa olması gereken, çocukların yapabilecekleri becerileri üzerine yoğunlaşmak ve onların beğeni ve takdir edilme ihtiyaçlarının doyurulmasını sağlamaktır (Gürses ve Kılavuz, 2011).
Unutulmaması gereken ise sağlıklı geçirilemeyen her evrenin bireyin yetişkin döneminde iz bırakacağıdır.
Kimdir; üçüncü, dördüncü, beşinci kişi bilinmez… birkaç örnek yalnızca;
Resim yapmayı çok seviyorum ama en son ne zaman yaptığımı bile hatırlamıyorum. Güzel sanatlar öğrencisi değilim, çizimlerim beğeni toplamıyor, zaten bir sergide sergilenecek şeyler de çizemiyorum. Kimse bir şey kaybetmiyor o halde!
Dil öğrenmeye çalışmak ve pratik yapmak eğlenceli ama hala C2 düzeyinde değilim. İnsanlar soruyor yabancı dil biliyor musun diye; üst seviye değilsen diğerlerinin bir anlamı yok. Orta düzey demenin anlamı ne? insanların aklında iyi olarak hatırlanmayacaksın ne de olsa. Her zaman daha iyileri akılda kalır.
Bir fikrim ama söylersem birer ampul yanmayacak kimsenin kafasında. Önemli değil yani, bana kalsa da olur.
Yüksek lisans başvurusu yaptım. Ama direterek. Direkt çalışsam daha mutlu olurlardı muhtemelen. Sonuç hakkında fikir yürütüyorlar. “Kontenjan azmış, alınmaz bence” -gülüyorlar- Olmaz mı gerçekten? Başarılı olamaz mıyım? Olduysam da artık söylemek istemiyorum zaten.
.
.
.
Düşünmekten beynimdeki ampuller patladı…
Kendimizi bazen birine şartlarız; o birinin bizi takdir etmesi diğer her şeyden önemlidir. Dünya beğense bir önemi yoktur. Kimi zaman da kendimizi sayısız insanla karşılaştırırız. Her seferinde kaybeden ben olmak zorunda mıyım?
Başarılı olmak istemek, başarınla mutlu olmak, takdir edilmek, ortaya güzel bir iş çıkartmak güzel şey hocam. Bu duygular herkeste var olan normal ihtiyaçlar. Öyle ki Maslow da ihtiyaçlar piramidinde bu duyguya yer vermiş. Fakat bir gün o sağlıklı çizgiden uzaklaşmaya başlamışsak, bu kadar direttiğimiz başarı, takdir edilme düşüncesi ve mükemmel sonuçların mutluluk verip vermeyeceği tartışılır.
Bu arada mükemmel olmadı gibi, silsem mi?
Eksikler, cümleler arası kopukluklar ve dahası. Kim bilir, yazabildiğim sürece mükemmele yaklaşırım ya da yaklaşamam. Bu o kadar da önemli mi?
Kaynakça ve İleri Okumalar:
Gürses, İ., Kılavuz, M.A. (2011). Erikson’un psiko-sosyal gelişim dönemleri teorisi açısından kuşaklararası din eğitimi ve iletişiminin önemi. Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 20(2);153-166.
Psikiyatri hemşireliğinde yüksek lisans yapıyor.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi, kişilik gelişimi ilgi alanıdır.
Kitaplar, resim ve spor hobileri arasındadır.
İçerik üretim komisyonu üyesidir.