Araştırmalar yeme bozukluklarının tehlikelerinin, ağırlığa bağlı olmadığını göstermektedir.
“Yeme bozukluğu yaşayacak kadar zayıf değilsin.”
Eğer bir yeme bozukluğu ile mücadele ettiyseniz ve daha geniş bir vücutta yaşıyorsanız, muhtemelen bunun bir versiyonunu duymuşsundur. Belki de cesurca doktorunuza ofisinizde yemeği kısıtladığınızı söylediniz, o da “Ağırlığınız iyi görünüyor, çok fazla endişe etmeyin” dedi veya aileniz ve arkadaşlarınız dramatik kilo verme durumunuza övgü ve tebrik yerine endişeyle tepki gösterdiler. “Harika görünüyorsun, devam et!” Kilo önyargılı kültürümüzde, şişman bir kişi kilo verdiğinde, neredeyse her zaman iyi bir şey olarak görülüyor. Zayıflama yeme bozukluğundan kaynaklanıyor olsa bile.
Yüksek ağırlıktaki insanlarda yemek yeme bozuklukları sıklıkla yanlış tanı konarak gecikmiş tedaviye ve daha da korkunç prognozlara neden olur. Bazen, yeme bozukluğu kişinin kilolu olması noktasına gelinceye kadar değil, nihayetinde umutsuzca ihtiyaç duyduğu tedaviyi bulabildikleri anlamına gelmez. Birçok doktor, yüksek kilolu birisindeki bir yeme bozukluğunu, kilolu birisindeki bir yeme bozukluğundan daha az ciddi görmektedir. Ama bu doğru mu? Yüksek ağırlıktaki insanlarda yeme bozuklukları daha az ciddi midir?
Sawyer ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırma (2016) atipik anoreksiya nervoza (AN) olan ergenleri incelemiş ve bu iki hastalığın fiziksel ve psikolojik komplikasyonlarının nasıl karşılaştırıldığını değerlendirmek için tipik AN’li ergenlerle karşılaştırmıştır. Atipik anoreksiya nervoza, DSM-V tarafından “önemli kilo kaybına rağmen bireyin ağırlığı normal aralıkta veya üzerindedir” şeklinde yineleme bozukluğu olarak tanımlanmaktadır.
Bu çalışmanın bulguları, tipik AN ile karşılaştırıldığında, atipik AN tanısı alan ergenlerde daha şiddetli yeme bozukluğu belirtileri, daha düşük benlik saygısı ve daha uzun bir süre daha fazla kilo kaybı olan tedavi mevcuttur. Atipik AN ve tipik AN’nin tıbbi komplikasyonları benzerdi; dinlenme nabız hızı, bradikardi sıklığı, belirgin ortostatik değişiklikler, hipotermi veya hastaneye yatış gerektiren hastalarda anlamlı farklılık bulunmadı. Ayrıca aşırı yemek yeme, psikiyatrik eş tanı, psikotropik ilaç kullanımı, kendine zarar verme, intihar düşüncesi, depresif belirti semptom şiddeti veya obsesif kompülsiflik ölçümleri üzerinde önemli bir farklılık yoktu. Atipik AN’li katılımcıların “aşırı kilolu” ya da “obez” için beden kitle indeksi ölçütlerini karşılama öyküsü olma olasılığı daha yüksekti ve menstrüasyon (adet) kaybetme olasılığı daha azdı.
Bu çalışma, ergenlerde atipik AN’ın fiziksel ve psikolojik komplikasyonları tipik AN’ye benzer şekilde önemli bir psikiyatrik hastalık olduğunu ancak yeme ve vücut imgesi ile ilgili daha ciddi sıkıntılar olduğu sonucuna varmıştır. Düşük kilolu olmasa da, atipik AN’li bu çalışmadaki yaklaşık 1/4 ergende bradikardi (düşük nabız) vardı, 3’ünde birinde amenoresi (adet görmeme) vardı ve %40’tan fazlası için hastanede yatışı gerektiriyordu. %38’inde psikiyatrik bir eş tanı vardı (% 31 ile depresif bozukluklar en sık, % 17 anksiyete bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk %5 idi) ve %43’ü kendine zarar verme veya intihar düşüncesi yaşıyordu.
Yeme bozukluklarını teşhis ederken vücut ağırlığının ötesine bakmalıyız. Kilo kaybı daima kırmızı bir bayrak olmalı, özellikle ağırlıkları genelde yukarı yörüngeye doğru ilerleyen ergenlerde. Bu, kilo kaybeden herkesin yeme bozukluğuna sahip olduğu anlamına gelmez. Gerçek şu ki, başkasının kilo kaybının ardında ne olduğunu nadiren biliyoruz; yaşam tarzı, ameliyat, kanser, depresyon, keder veya yeme bozukluğunda bir değişiklik olabilir. Tıbbi bir profesyonelseniz, neler olup bittiğini sormanızın zorunluluğu vardır. Zayıflamanın sağlıklı veya kasıtlı olduğunu düşünmeyin. Altta yatan, hastalığın ve acının en belirgin belirtilerinden biri olabilir.
Kaynak: PsychologyToday
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com