BAĞIMLILIK NEDİR ?
Bireyin fark etmek istemediği ancak gözden kaçırılmaması gereken oldukça önemli bir sorun olan bağımlılık, fiziksel ya da psikolojik olarak zarar vermesine rağmen bir nesneye, kişiye ya da varlığa karşı duyulan önlenemez istek olarak tanımlanır. Ruhsal ve fiziksel olarak ayrılan ancak ele alındığında bütünsel işlenen ve araştırılan bu konu oldukça dolgun bir formata sahip. Ruhsal bağımlılık, kişinin kendini duygusal olarak tatmin etmesi amacıyla madde kullanımı şeklinde tanımlanırken fiziksel bağımlılık, kişinin maddeyi fizyolojik olarak istemesi ve karşı koyamaması olarak tanımlanır.
Bağımlılık yapıcı maddeler alındığında iyi, güçlü hissettirici ve kaygı giderici etkileri vardır. Bunun nedeni alınan maddenin beynin ödül sistemini uyaracı olmasıdır.İlk karşılaştığında beyin algılar, kaydeder ve tekrar ister.
Psikoterapist Karen B. Walent “düşkünlük” kelimesinin, bağımlılığın işleyişine yönelik bir ipucu olduğunu savunuyor. Esas mücadelenin kişinin uzun süreli ilişkileri kurma ve sürdürme konusunda problem yaşadığı bağlanma bozukluğu olduğunu belirtiyor.
Bu tür davranışsal ve duygusal sorunlar tipik olarak ihmal veya istismar içeren erken çocukluk deneyimlerinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda birincil bakıcıdan kaynaklanmış duyarlılık eksikliği ya da altı ay – üç yaş arasındaki çocuğun bakıcısından ani şekilde ayrılmasından ileri geldiğini söylüyor.
BAĞIMLILIK ÇEŞİTLERİ :
- TÜTÜN (SİGARA) BAĞIMLILIĞI
Tütünün tarihçesi 4000yıl öncesine gittiği bilinmekte. Amerika kıtasını keşfeden Kristof Kolomb yerlilerin çiğnediği tütünü Avrupa’ya taşımıştır.
Osmanlı döneminde tütünün kağıda sarılıp yakılarak içilmesi ve sigara makinesinin icadı (1800) sigara içme alışkanlığının artmasına sebep olmuştur.
Sigara ve tütün dünyada önlenebilir ölüm nedenlerinden en önemlileridir.
- ALKOL BAĞIMLILIĞI
İnsanlık tarihi kadar eski olan alkol tarih boyunca tedavi edici ya da dinsel amaçlarla kullanılmıştır.
Alkolün kullanılmasının eski tarihlere dayanmasına karşın alkol bağımlılığının hastalık olarak ifade edilmesi yakın zamanda ortaya çıkmıştır.
- İNTERNET BAĞIMLILIĞI
Günümüzde her anımıza tanıklık eden ve hayatımızı kolaylaştıran bu teknoloji bizi sosyal, özel ve diğer alanlarda da oldukça etkiler hale geldi. Bilgilerin çok daha ulaşılabilir olması, iletişimin daha hızlı ve kısa sürede olmasına karşın birçok olumsuzluğu beraberinde getirdi.
1996 yılında ilk kez Goldberg tarafından kullanılan internet bağımlılığı terimi daha sonra psikiyatri literatüründe yer almıştır.
Her yaşta ve cinsiyette karşımıza çıkan bu sorun yeteri kadar önemsenmemekte.
Bu bağımlılığın tipik belirtileri :
- İnternet ve sosyal medya kullanılmadığında neler olup bittiğini fazlasıyla merak etmek.
- İnternet ve sosyal medya kullanıldığında saatin nasıl geçtiğini anlayamamak.
- Kullanım süresi hakkında yalan söyleme.
- KUMAR BAĞIMLILIĞI
DSÖ tarafından patolojik kumar oynama, dürtü kontrol bozukluğu olarak tanımlanmıştır.
Kişi istediği heyecanı duymak için giderek artan miktarda oynama gereksinimi duyar.
- SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI
İnternet bağımlılığından ayrı kategorize edecek olursak;
İnsan var olduğundan beri birlik olma telaşında. Yeni insanlar tanıma yeni yerler görme ve sosyalleşebilme…
Sosyalleşmek son derece sağlıklı bir insan ihtiyacıdır. Ancak aşırı sosyalleşmek, bu durumun hayatın merkezine alınması beynin ödül sisteminin aşırı çalımasına ve sonunda sağlıksız bağımlılıkların ortaya çıkmasına sebep olmakta. Her “like” alışında sevinen insan tipi buna örnek gösterilebilir.
- YİYECEK – İÇECEK BAĞIMLILIĞI
Vücudumuzun en çok kullandığı enerji kaynağı glikozdur. Aynı zaman da glikoz ödül sistemi uyarıcıdır.
1900 – 2000 yıllarında Amerika şeker tüketimini ikiye katlamış ve şekeri “sağlıklı” besin olarak tanımlamıştı. Yağı azaltılmış her besinin şekerini artırmışlardı.
Ancak bugün sahip olduğumuz teknolojiyle ulaştığımız bilgiler şekerin karaciğer için toksik olduğu ve en önemlisi kokainden 8 kat daha bağımlılık yaptığıdır.
İşlenmiş her gıda vücutta farklı etkilere sebep olur. Yenen her çikolatanın, dondurmanın veya hamburgerin neden mutlu ettiği ortada.
- DUYGUSAL BAĞIMLILIK
Gün içinde hissettiğimiz her duygunun bağımlısı olabiliriz. Her sözün veya söyleyenin de öyle. Her insan farklı duygularla dürtülenir. Kimisi iltifat aldığında, kimisi onaylanınca, kimisi de gücünü gösterince kendini mutlu hisseder.
Eksikliği hissedilen ya da bastırılan duygular bu şekilde mi gün yüzüne çıkıyor yoksa? Neden “başarılı, zeki, çalışkan, güçlü ve güzel” sıfatlarına ihtiyaç duyuluyor. Bu kelimeler ciddi ödül merkezi uyaranlar.
BİR MADDENİN BAĞIMLILIK YAPMASINA YOL AÇAN ŞEY NEDİR?
Bağımlılık yapan tüm maddelerin ortak özelliği doğrudan ya da dolaylı olarak beynin ödül sisteminin harekete geçirmeleridir.
Haz ilk hissedilen anda beyin, dopamin adı verilen nörotransmitteri salgılar.
Dopaminin ilk gittiği yer amigdaladır. Amigdala duygularla ilgilenir. Aynı zamanda dopamini ödül merkezine gönderir. Bu merkez beynin motor fonksiyonlarını kontrol eder. Burada çıkan dopamin prefrontal kortekse gider. Burada odaklanmak veya planlama gibi işlere yardımcı olur.
Son olarak hipokampusu ziyaret eder. Temporal lobda olan bu yer anıların düzenlemesinden sorumludur.
Bu nörotransmitter hazzı arttıran ve yapılan işi tekrarlama hissiyatını ortaya çıkartır.
BAĞIMLILIK ÖLÇÜTLERİ
- Tolerans geliştirilmesi.
- Madde kesildiğinde ya da azaltıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması.
- Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşa çıkan sürekli çabalar.
- Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için büyük çaba harcanması.
- Madde kullanımını nedeniyle sosyal, meslek, ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tümüyle bırakılması.
- Maddenin tasarlandığından daha uzun süre ve yüksek miktarda kullanılması.
- Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımın sürdürülmesi.
BAĞIMLI OLMAYA SADECE İNSAN MI YATKINDIR?
Beyni olan tüm canlılar için bu konuyu konuşabiliriz.
20.yy’ da Prof. Alexander farelerle yaptığı deneyde ortama kokainli ve normal su konulur. Fare yalnız olduğunda kokainli suya yönelirken ortam da birden fazla fare olunca normal suya yöneldiği görülür.
Bağımlılığı tekrar ele alacak olursak; kişilerin yanlış pencerelerden baktığı bir konu. Bu yüzden çoğu bağımlı toplumdan uzaklaşır. Bağımlı kişiye destek çok önemlidir. “Bunu yapamayacak ne var kullanmazsın olur biter(!)” gibi cümleler hiçbir kapıyı açmaz. Aksine bağımlı kişiyi daha da uzaklaştırabilir.
Bağımlı olan bir çevrede şunlardan söz edebiliriz:
- İnkar mekanizması: Kişinin bağımlı olmadığını inkar etmesi.
- Suçlama: Bağımlısı olduğu şeye karşı suçlama.
- Kurban mekanizması.
- Kurtaran mekanizması: Bağımlının yanlış yaptığına inanmak ve akabinde ben merkezci davranış göstererek bağımlıyı ikna yoluna gitmek.
KAYNAKÇA :
- http://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/46/nikotin-sigara-bagimliligi
- http://mood.ist/tibbi-hizmetler/tedavi-programlari/eriskin-psikiyatrisi/bagimlilik/alkol-bagimliligi/
- https://www.nevzattarhan.com/internet-bagimliligi-hakkinda-her-sey-.html
- http://www.libidodergisi.com/sosyal-ve-psikolojik-semptom-bagimlilik/
- https://www.youtube.com/watch?v=x-lTdS4v6Wc
- http://tip.baskent.edu.tr/kw/upload/600/dosyalar/cg/sempozyum/ogrsmpzsnm15/15.P1.pdf