Sosyal çevreyle kurulan etkileşim insanların bir eylemde bulunmasa bile başkalarının eylemlerine, duygularına ve düşüncelerine ortak olma adına bir zemin hazırlamaktadır. Örneğin insanların sevdiği, taraftarı olduğu ve duygusal bir bağ kurduğu bir takımın kazandığı bir başarı veya zafer kendini bu takıma ait hisseden insanların da sevinmesine ve kendini daha iyi hissetmesine yol açacaktır. Sosyal psikoloji alanında “Basking in reflected glory” (BIRG) olarak ifade edilen bu kavram insanların başkalarının başarılarına veya zaferlerine ortak olma eğilimini ifade etmektedir (Cialdini, Borden, Thorne, Walker, Freeman ve Sloan, 1976).
Cialdini ve arkadaşları (1976) tarafından yapılan araştırmanın amacı başarılı insanlarla veya gruplarla bir bağa sahip insanların bu bağı sosyal çevreye göstermeye neden eğilimli olduklarını ortaya koymaya çalışmaktır. Ayrıca araştırmacılar, bu kavramın insan hayatına ne kadar genellenebilir olduğunu ve bu kavramı etkileyebilecek olası etmenleri belirlemeyi hedeflemektedirler.
Araştırmacıların amacı doğrultusunda üç farklı çalışma gerçekleştirilmiştir.
1. Çalışmanın Yöntemi
İlk çalışma gözlem yoluyla toplanan verilerden oluşmaktadır. Araştırmacılar farklı üniversitelerin yer aldığı bir futbol turnuvası sezonunda yedi farklı üniversitede psikolojiye giriş dersi alan öğrencilerin pazartesi günleri giydiği kıyafetleri gözlemlemişlerdir. Bu gözlemi yaparken üç tür veri elde etmeyi planlamışlardır. Bunlar (1) psikolojiye giriş dersinde yer alan mevcut öğrenci sayısı, (2) eğitim alınan okulun isminin, ambleminin ve sembolünün kullanıldığı kıyafetleri giyen öğrencilerin sayısı ve (3) eğitim alınan okuldan ziyade başka herhangi bir okulun isminin, ambleminin ve sembolünün kullanıldığı kıyafetleri giyen öğrencilerin sayısıdır. İlgili kıyafetler ceket, tişört, pantolon ve düğme gibi materyalleri içermektedir. Bunlara ek olarak, futbol karşılaşmalarının gerçekleştiği haftada her bir üniversitelerin kazandığı ve kaybettiği maçlara ilişkin bilgiler kaydedilmiştir.
1. Çalışmanın Bulguları
Araştırmadan elde edilen gözlem verileri psikolojiye giriş dersinde yer alan öğrenci sayısının ortalama 176.8 olduğunu, öğrencilerin %8.4’ünün eğitim aldığı okulla ilişkilendirilebilecek kıyafetler giydiğini ve son olarak %2’sinin eğitim aldığı okuldan ziyade başka bir okulla ilişkilendirilebilecek kıyafetler giydiğini göstermektedir. Ayrıca, öğrencilerin giydiği kıyafetlere ilişkin olarak yapılan analizler futbol turnuvasında eğitim alınan okulun galip geldiği bir haftada öğrencilerin kendi okullarıyla özdeşleşen kıyafetler giymeyi daha çok tercih ettiğini ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla, bu bulguların BIRG kavramına ilişkin varsayımları desteklediği söylenebilir. Başka bir ifadeyle, insanlar bağlı olduğu grupların aldığı galibiyetleri, zaferleri veya başarıları sosyal çevreye yansıtmak adına onlarla ilişkili kıyafetleri veya materyalleri daha çok kullanmaya eğilim göstermektedirler ve bu şekilde başkalarının gözünde prestijlerini arttırmaktadırlar.
2. Çalışmanın Yöntemi
Araştırmacılar bu çalışmada insanların giydiği kıyafetlerden ziyade bağlılık hissettikleri takımların galip veya mağlup olmasından sonra kullandıkları zamirlerde (biz veya onlar) bir farklılaşma olup olmadığına odaklanmışlardır. Araştırmacılara göre “biz” zamiri bir başka insanla veya grupla kurulan bağı ve yakınlığı ifade ederken; “onlar” zamiri ise aradaki bu bağın veya yakınlığın zayıf olduğunu ifade etmektedir. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin eğitim aldığı okulun bir karşılaşmada galip gelmesinin ardından öğrencilerin daha fazla “biz” zamirini kullanmaya eğilim göstereceklerini; aksi durumda ise daha fazla “onlar” zamirini kullanmaya eğilim göstereceklerini ortaya çıkarmaktır.
Araştırmanın örneklemini üniversitenin telefon rehberinden seçkisiz (random) olarak seçilen 173 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmayı yürüten 16 farklı deneyci (8 erkek, 8 kadın) ilgili öğrencilerle telefon yoluyla bağlantı kurmuşlar ve kendilerini şehir dışındaki bir araştırma şirketinden arayan çalışanlar olarak tanıtmışlardır. Ardından, her bir öğrenciye üniversite öğrencilerinin yerleşkedeki sorunlarla ilgili ne derece bilgiye sahip olduklarını inceleyen bir araştırma yaptıklarını ve bu araştırmaya katılma konusunda gönüllü olup olmadıklarını sormuşlardır. Araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilere yerleşke hayatına ilişkin altı farklı soru sorulmuştur (örn; sizce bu yerleşkedeki öğrencilerin yüzde kaçı evlidir?). Öğrenciler kendilerine sorulan soruları cevapladıktan sonra araştırmadaki ilk değişimleme (manipülasyon) şu şekilde gerçekleştirilmiştir: Öğrencilerin yarısına kendilerine sorulan 6 sorudan 5 tanesini doğru yaptığına ilişkin geri bildirim verilmiştir ya da 6 sorudan 1 tanesini doğru yaptığına ilişkin geri bildirim verilmiştir. Araştırmadaki ikinci değişimleme olarak öğrencilere yerleşkedeki sportif etkinliklerine ilişkin birkaç soru daha sorulacağı belirtilmiştir. Bu değişimlemede ise öğrencilerden kendi okullarının galip veya mağlup geldiği bir futbol karşılaşmasını anlatmaları istenmiştir. Bu değişimlemedeki temel amaç öğrencilerin kendi takımlarına ilişkin bir durumu anlatırken “biz” veya “onlar” zamirlerini ne kadar kullanacaklarına ilişkin verileri toplamaktır. Örneğin öğrenciler kendi takımlarına ilişkin bir olayı anlatırken araştırmacılar “biz kazandık”, “biz yendik”, “onları mağlup ettik” veya “onlar kaybetti”, “maç 14-6 bitti” gibi ifadelere dikkat etmişlerdir.
2. Çalışmanın Bulguları
Elde edilen bulgular BIRG kavramına ilişkin varsayımın desteklendiğini göstermiştir. Başka bir ifadeyle, ilk değişimlemede kendilerine başarısız olduklarına ilişkin geri bildirim verilen öğrencilerin (6 sorudan 1 tanesini doğru cevapladığı belirtilen öğrenciler) kendilerini başarılı bir kaynakla tanımlamaya daha fazla eğilim gösterdiği bulunmuştur (takımın galip gelmesinden sonra daha fazla “biz” zamiri kullanılmıştır). Birinci çalışmanın sonunda ifade edildiği gibi insanlar başkalarının gözünde kendi prestijini korumak ve bunu arttırmak istemektedirler. Dolayısıyla, ikinci çalışmadan elde edilen bulgular insanların “başarısızlık” imajından kurtulmak adına başka insanların başarılarına, zaferlerine veya galibiyetlerine ortak olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, insanlar kendileri hakkında olumsuz geri bildirimler alsalar bile bu imajın etkisini örtmek adına benliklerini olumlayabilecekleri alanlara yönelmektedirler.
3. Çalışmanın Yöntemi
Bu çalışmanın amacı ikinci çalışmadan elde edilen bulguları genişletmek ve tekrarlamaktadır. Araştırmanın örneklemini üniversitenin telefon rehberinden seçkisiz (random) olarak seçilen 170 öğrenci oluşturmaktadır. İkinci çalışmadan farklı olarak bu çalışmada telefonla öğrencilere ulaşan deneyciler kendilerini ya üniversitenin araştırma merkezinden ya da şehir dışındaki bir araştırma merkezinden aradıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, araştırmaya katılan öğrencilerin yarısına ilk olarak kendi takımlarına ilişkin galip geldikleri bir maçı; ardından, mağlup oldukları bir maçı anlatmaları istenmiştir. Öğrencilerin diğer yarısından ise ilk olarak kendi takımlarına ilişkin mağlup oldukları bir maçı; ardından, galip geldikleri bir maçı anlatmaları istenmiştir. Araştırmacılar ikinci araştırmaya benzer olarak katılımcıların “biz” veya “onlar” zamiri kullanma sıklığına ilişkin verileri toplamışlardır.
3. Çalışmanın Bulguları
Elde edilen bulgular ikinci çalışmadaki bulgulara benzer olarak BIRG kavramına ilişkin varsayımın desteklendiğini bulmuştur. Buna ek olarak, öğrencilerden kendi takımlarına ilişkin ilk olarak mağlup oldukları ve ardından galip geldikleri bir maçın anlatılmasının istendiği koşulda ilk olarak galip geldikleri ve ardından mağlup oldukları bir maçın anlatılmasının istendiği koşua kıyasla öğrenciler daha fazla “biz” zamirini kullanmışlardır.
Genel Tartışma
Yapılan üç çalışma insanların başkalarının zaferlerine ve başarılarına neden ortak olmaya eğilim gösterdiklerini ve bu nasıl gerçekleştirdiklerini ortaya koymuştur. Araştırmacılara göre bu eğilim aslında insanların benlik değerini korumak adına izledikleri bir yoldur. Başka bir ifadeyle, sosyal çevrede saygınlığın tehdit edildiği durumlarda insanlar saygınlığını korumak ve onu güçlendirmek adına kendilerini daha başarılı gruplarla ve kişilerle birlikte tanımlamaktadırlar. Ayrıca, bu bulgular bir gözlemcinin olduğu ortamda insanların sosyal ve benlik imajlarının ne derece birbirini etkilediğini ve insanların bunları korumak ve güçlendirmek için hangi yolları tercih ettiklerini göstermektedir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Cialdini, R. B., Borden, R. J., Thorne, A., Walker, M. R., Freeman, S., & Sloan, L. R. (1976). Basking in reflected glory: Three (football) field studies. Journal of Personality and Social Psychology, 34(3), 366.
Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi
Sanırım başka birisi kazandığında, ucu bize de dokunuyorsa seviniyoruz. Platon’un Devlet kitabındaki bir söz de aklıma geldi. Birisinin, bir başka kişiye düşman olması için o kişinin kötü olmasına gerek yoktur. “İyi” olan da kendisinin yerini alabileceği için, “İyi”ye de düşmanlık etmesi gerekir.