İnsanın yolculuğu doğumuyla birlikte başlar. Evrenin en komplike, en anlaşılmaz ve birebir aynısı yapılamaz bu organizma doğduğunda tabiatın en aciz yaratığıdır. Bakıma, sevgiye ve her türlü ihtiyaca sahip olan bu varlık bir bakıcı, bir anne veya bir gözetmen yardımı ile hayata tutunur.
Ve nefes kesici serüven başlar..
Bebeklik ve çocukluk yılları ileri yaşları için her konuda temel oluşturur.
Freud’a göre kişilik çocuklukta şekillenir ve değiştirilemez öğretiler ile insana yerleşir.
Erikson’a göre yalnız çocuklukta değil kişi yaşamı boyunca bu sınav içindedir. İstediği takdirde gelişime ve değişime açıktır.
Karen Hofney de yine Erikson gibi düşünenlerden. Benlik ve kişiliğin gelişiminin kişi yaşamı boyunca sürdüğünü savunur.
Temel kavramlar ile devam edelim :
- Kişilik Nedir?
Kişilik, kişiyi diğerlerinden, ötekilerden ayıran özellikler ve aynı payda da buluşabilinse bile farklı perspektiflerden görülen her şeydir. Kişiliğin ayrılmaz parçası ve alt kümesi benlikte bu bağımsızlığı ve farklılığı ortaya çıkartan mecradır.
- Benlik Nedir?
Kişinin kendi farkına vardığı yerdir. Bireyin kişiliğinin püf noktalarını kendi algısına açtığı yerdir.
Benlik gelişimi için birçok bilim insanı farklı yaşlar ve zamanlar verse de genel hatlarıyla bugün psikososyal aşamalardan geçip daha düzenli ve olgun bir hal alabileceğini söyleyebiliriz.
Benliği parçalayarak ele alalım :
- Varoluşsal benlik:
Ötekinden ayrı ve farklı olma hissi taşıyan her ben
Ötekinden bağımsız olabileceği her durum
- Kategorik benlik:
Varoluşsal benliği fark edince başlar.
Yaş, cinsiyet, beceri ve fiziksel özellikler de kıyaslanma artar.
Muhakeme artık birey hayatında önemli bir role sahiptir.
Carl Rogers’da benliği üç aşamada inceler :
- Öz imaj: Kişinin kendini nasıl gördüğü
- Öz güven: Kişinin kendisine kadar değer verdiği ve sevgi gösterdiği
- İdeal benlik: Kişinin kendini nasıl ve nerede görmek istediği ile ilgilidir.
Kişisel Ben ve Sosyal Ben Nedir?
Kişisel ben, sosyal ben ile ilişkilidir. Yani “sosyal ben”de olan başkalarının kişiyi nasıl gördüğü ve ötekiler ile etkileşim halindeyken kişinin kendini nasıl gördüğü, kişisel beni şekillendirir. Ötekinden aldığı tepkiye göre kendini var eder.
Burada ben – öteki ilişkisini iyi anlamak gerek.
Ben, kendi öz bilincine varmış öznedir. Kendini tanıyan, sınırlarını bilen ve ben-den olmayanın farkına varabilen özne.
Öteki ise ben-in dışında herkestir. Ben ve öteki dediğimiz her ilişki yeni bir vurgundur. Birbirleriyle var olan ve her yeni olay, ilişki ve durumda değişebilecek kavramlardır. Kendi varlıklarını ortaya koymak ve ben-öteki varlığını da ispat etmeye çalışırlar. Yani hem kendisini var etme peşinde hem de ötekinin varlığını sunma eğilimindedir ve bu ispat, anlamaya dayalıdır. Ötekiyi anlamak ve bunun için çalışmak ben-in yaptığı yegane iştir. Birbirini anlama üzerinden var olan ve toplumu var eden olgulara dönüşürler.
José Ortega y Gasset’in şu sözüyle devam edelim : “İkisi de kökten bir yalnızlık içinde bulunurlar. Ben, başkasına açık bir varlık olma özelliğinden ötürü, kendisi tavır koyan veya kendisine tavır konulan bir varlık olmasından ötürü açıldığı veya tavır koyduğu varlığı özümsemek onun tarafından özümsenmek, kendi hayatını ona vermek ve onun hayatını kendine mal etmek çabasıyla bu yalnızlıktan kurtulma arzusunu gösterir. Bu açılma, biri için yine bir içe açılmadır. Öyleyse hep birlikte varoluş iki medeniyetin varoluşudur. Bunlar ne oranda karşılıklı, kendilerini belli ederlerse o da o oranda vardır.”
Kaynak ve İleri Okuma :
- http://www.khanacademy.org.tr/sosyal-bilimler-ve-sanat/sosyoloji/bireyler-ve-toplum/oz-benlik/benlik-kavrami,-oz-kimlik-ve-sosyal-kimlik/9353
- file:///C:/Users/DEMET/Desktop/BEN%20VE%20%C3%96TEK%C4%B0%20KAVRAMLARI%20%C3%9CZER%C4%B0NE/Ali-Osman-Gundogan-Ben-Oteki.pdf
- https://www.youtube.com/watch?v=jq80I3HeJhE