Doktor V. S. Ramachandran’ın Sandra Blakeslee birlikte yazdığı Beyindeki Hayaletler- İnsan Zihninin Gizemlerine Doğru” kitabına göre;
- Yüzyılda Amerika’da yaşanan iç savaş sonrası, iltihaplanıp kangren olmuş kollarının ampute olmasıyla -kesilip atılmasıyla- evlerine dönen askerler kesilip atılmış uzuvlarında ağrı, hassasiyet hissettiklerini ve bunun dayanılmaz olduğunu bildirmişlerdir. Olmayan uzuvlardaki bu ağrılar her ne kadar kaybettiği kolunda hissettiği ağrıyla ilgili “Ruhun varlığıyla ilgili doğrudan bir kanıttır.” diyen 16. Yüzyıl insanı Lord Nelson’dan beri biliniyor olsa da, ampute edilen uzuvlardaki ağrıyı tanımlayarak ona bir isim veren kişi 19. Yüzyılda yaşayanPhiladelphialı doktor Silas Weir Mitchell olmuştur.
Silas Weir Mitchell, ampute edilmesine rağmen o uzvun varmış gibi hissedilmesi ve ağrıların yaşanmasına “hayalet uzuv” adını vermiştir.
Hayalet uzva neyin sebep olabileceğiyle ilgili yıllar içinde birçok görüş ortaya atılmıştır. Örneğin, kesilen uzuvdan kalan parçadaki yıpranıp kıvrılmış sinir uçlarının ateşlenip harekete geçmesinin beyin merkezlerini aldattığı görüşü bunlardan birisidir.
Hayalet uzva neyin neden olduğuyla ilgili görüşler atılmasının yanı sıra çok çeşitli tedavi yöntemleri de denenmiş ve başarısız olmuştur.
Doktor Ramanchandran ise Tim Pons ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmadan yola çıkarak bir tedavi yöntemi geliştirmiş ve hayalet uzvun tedavisinde etkili olmuştur.
Bilimin kümülatif ilerlemesi nedeniyle Tim Pons’un da çalışmalarına ilham kaynağı olan bir cerrah vardır ki öncelikle sizlere ondan bahsetmek istiyorum.
1950 yılında Kanadalı cerrah Wilder Peinfield lokal anestezi altındaki hastalarının beyin ameliyatlarını gerçekleştirirken hastaların beyinlerinin belirli bölgelerini elektrot yardımıyla uyararak ne hissettiklerini sormuş ve bunun sonucunda her tür duyu, görüntü ve hatta anının ortaya çıkmasıyla sorumlu beyin bölgelerini haritalandırmıştır. Daha basit bir şekilde söyleyecek olursam Peinfield, vücudumuzun duyusal haritasını çıkartmıştır. Bunun yanı sıra beynin her iki yarısında yukarıdan aşağıya uzanan ve elektrotuyla uyardığında vücudun çeşitli bölgelerinde duyular ortaya çıkaran bir şerit bulmuştur. Beynin üstünde iki yarı küreyi ayıran yarıkta verilen elektriksel uyarılar genitallerde duyuya yol açmıştır. Bu bölgenin yakınındaki uyarılar da ayaklarda duyulara neden olmuştur. Bu şerit yukardan aşağıya doğru ilerledikçe sırasıyla bacaklar ve gövdeden, ellerden, yüz ve dudaklardan ve en sonunda göğüs ile gırtlaktan duyular alan alanlar bulunmaktadır. Bazı bölümler orantısız şekilde büyük alanlar kaplamaktadır. Bu haritayı insan şeklinde göstermek isteyen Peinfield’in çalışmaları sonucu bozulmuş, abartılmış bir vücut temsili ortaya çıkmış ve Peinfield Homunkulusu olarak adlandırılmıştır. Haritanın genel sırası şu şekildedir ve aşağıda görseli bulunmaktadır: Ayaklar en yukarıda temsil edilirken gerilmiş kollar en diptedir fakat harita tamamen kesintisiz değildir. Örneğin yüz olması gereken yerde değil elin altındadır.
Tim Pons ve çalışma arkadaşları da bu haritanın değişip değişmeyeceğini merak ederek bir araştırma yapmışlardır. Koldan gelen duyusal bilgiyi omuriliğe taşıyan tüm sinir liflerinin kesildiği maymunların beyin sinyallerini kaydetmişler ve on bir yıl sonra hayvanları anesteziye alarak somatoduyusal haritalarını çıkartmışlar. Sinirleri alınmış ele vurduklarında beyinde bu bölgeye karşılık gelen alanda bir etkinlik görülmemiş. Fakat maymunun yüzüne vurduklarında “ölü” el bölgesinde sinyal görülmüş. Bunun da anlamı şudur; maymunun yüzünden gelen duyusal bilgi sadece beyinde yüze karşılık gelen alana gitmemiş, ölü elin alanına da ve yüz alanı ölü elin alanını da işgal etmiştir. Bu da gösterir ki beyindeki harita değiştirilebilirdir.
Ramanchandran da hayalet uzva bu değiştirilebilir haritadan kaynaklanan yanlış beden algısının sebep olabileceğini düşünmüş ve tedavi yöntemi olarak “Aynalı Kutu (Mirror Box)” yu geliştirmiştir. Bu yönteme göre hastadan ellerini iki bölmeli ve ortasında ayna bulunan bir kutuya koyması istenir. Böylece hasta var olan elinin aynadaki yansımasını diğer eli gibi algılayarak görür ve bu sayede hastanın yeni bir beden algısı oluşturması beklenir. Bu yöntem yüzde yüz oranda bir başarı sağlamasa da yapılan çoğu hastada etkin olmuş ve hastaları rahatlatmıştır.
Ramachandran ayrıca beyindeki bu haritanın ayak fetişinin de bir açıklaması olabileceğini düşünmektedir. Şöyle ki, yukarıdaki resimde de görüleceği üzere beyinde genitallerin kapladığı alan ile ayakların kapladığı alan birbirine yakın konumlanmıştır. Buna göre, ayaktan gelen bir uyarının en yakınındaki genitallerin kapladığı alanı uyarması muhtemeldir.
Sizler de bir bilim insanının düşünce süreçlerini öğrenmek aynı zamanda beynin süper acayiplikleriyle ilgili hayrete düşmek ve bütün bunları esprili bir dille okumak isterseniz “Beyindeki Hayaletler” kitabını ısrarla tavsiye ederim.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Ramachandran, V. S., Blakeslee, S. (2019). Beyindeki Hayaletler İnsan Zihninin Gizemlerine Doğru. (Çev. L. Öztürk). İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. (Orijinal yayın tarihi, 2000).
Psikiyatri Hemşireliği yüksek lisans öğrencisi. Yoğun bakım hemşiresi. Müziğe aşık. İnsan beyninin gizemlerine hayran. Gelip geçici bir insan.
E-posta: hazalsevindik@hipokampusakademi.com
Bu durumun bir diğer adı da fantom ağrı diye geçiyordu. Bir başka örnek olarak da yansıyan ağrıyı söyleyebiliriz. Ağrılar ile alakalı çeşitli tiplerin olduğunu da fark ettim şimdi. Araştırılmalı.