Fatma Öz ve Duygu Hiçdurmaz’ın 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan “Benliğin Bilişsel Yaklaşımla Güçlendirilmesi” isimli derlemesinden alınan verilere göre;
Benlik, tüm insanların gelişimsel süreçleri içinde ebeveynleri ve diğer insanlarla etkileşim ve deneyimlerinin bir sonucu olarak geliştirdiği örgütlenmiş bir düşünce, duygu ve davranış ağıdır. Birey, çevresiyle ve diğer insanlarla etkileşim kurdukça donanımlarının farkına varır, olumlu ya da olumsuz değerlendirmelerle kendine amaç ve hedefler geliştirir. Kendileri ile ilgili olumlu düşüncelere sahip insanlar kendilerine güvenli ve saygılı olurken diğer insanlara da saygı duymakta ve ilgi göstermektedirler. Bu bireyler zorlayıcı olaylar karşısında daha esnek olabilmekte, etkili çözümler geliştirebilmekte ve böylece ruhsal sorunlar yaşama olasılıkları azalmaktadır. Tersi durumda ise bireyler çeşitli ruhsal sorunlar yaşayabilmektedir. Benlikle ilgili olumsuz algılamalar ya da değişimler ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Bilişsel davranışçı terapinin kuramcılarından, Aaron T. Beck’in kullandığı bilişsel üçlü kavramı; “bireyin kendisine, dünyaya ve geleceğe ilişkin olumsuz bir bakış açısına sahip olması” olarak açıklanmaktadır. Bu tür düşünme biçimine sahip birey kendisine ilişkin benlik değerini düşürücü tanımlamalarda bulunur, kendisini yetersiz, değersiz ya da sorunlu olarak algılar. Bununla beraber, birey kendi yaşamını genellikle doyumsuz, engelleyici, anlamsız; dünyayı ise acı ve mutsuzluk dolu bir yer olarak görmektedir. Birey geleceğe baktığında ise, mevcut durumda yaşadığı problemlerinin azalmadan devam edeceğini, hatta daha kötüye gideceğini düşünmekte ve geleceğe yönelik ümitsizlik yaşamaktadır. Bu nedenle benlik algısının iyileştirilmesinde öncelik, bireyin kendisine, dünyaya ve geleceğe ilişkin değerlendirmelerinin farkına varmasının sağlanmasına verilmelidir. Bireyin kendisini nasıl tanımladığına ve başkalarının kendisini nasıl tanımladığına ilişkin görüşlerini araştırması, kendisiyle ilgili farkındalığının artmasını kolaylaştırır. Kendisiyle ilgili farkındalığı artan bireyin dış dünya, diğer insanlar, ilişkiler, kendi geleceği gibi konularla ilgili farkındalığının da artması beklenmektedir. Farkındalığı artan birey kendisiyle ilgili değerlendirmelerinin olumlu ya da olumsuz bir yanlılık içinde olup olmadığı ile yüzleşerek, eğer olumsuz değerlendirmelere sahipse bunları değiştirme doğrultusunda çaba içine girebilmektedir.
Olumsuz Yüklemeler
Olumsuz yüklemeler, davranışların anlamını açıklamakta kullanılan otomatik düşüncelerdir. Bireyin insanlar ve durumlar hakkındaki izlenimlerine dayanarak yapılmaktadır. Benliği olumsuz olarak etkilenen bireyler olumsuz duyguların yaşandığı durumların birçoğunda olumsuzluğun nedeni olarak kendilerini ya da kendilerindeki bir eksikliği görme eğiliminde olurlar. Olumsuz duygular ve başarısızlık yaşadıklarında bunu kendilerine, sahip oldukları kişilik özelliklerine yüklerken, olumlu duygular ve başarı yaşadıkları durumlarda bunu kendileri dışındaki, kontrollerinin olmadığı bir şeye yükleme eğiliminde olurlar. Başarısızlığa dair şu yüklemeleri yaparlar:
- “Başarısızlık kendilerinden, sahip oldukları olumsuz özelliklerden kaynaklanmaktadır ve bunun sorumlusu onlardır.”
- “Başarısızlık sürekli olarak devam eder ve böylece onlar da başarısız olmaya devam eder.”
- “Başarısızlığı birçok durumda yaşarlar ve bu değişmez. Bu nedenle onlar yalnızca bir durumda değil birçok durumda başarısız olmaya devam ederler.”
Bu tür bireylerin başarıya dair yüklemeleri ise şöyledir:
- “Başarının nedeni kendilerinden çok, kendileri dışında, kontrol edemeyecekleri bir şeydir ve bu nedenle başarı onlara ait değildir.”
- “Başarı yalnızca bir şans ya da tesadüf eseri olmuştur. Başarıyı nadiren yaşarlar ve bu nedenle gelecekte de sıkça yaşamayacaklardır.”
- “Başarı yalnızca o yaşanılan durumda gerçekleşir, diğer durumlarda olmaz. Bu nedenle başka durumlarda, başka kişilerle başarı duygusunu, olumlu duyguları yaşamayacaklarını varsayarlar.”
Baş etme
Baş etme, bireyin yaptığı bilişsel ve davranışsal değerlendirme sonucunda kaynaklarını nasıl kullanacağına karar verdiği bir süreçtir. Bireyin benliği, yaşamı ve gelecekle ilgili yerleşik inançları, dünyaya ilişkin bakış açısı, o dünyada başarıyla işlev gösterme becerisi ve stresli yaşam olaylarına tepkilerini şekillendirebilme gücü ile yakından ilişkilidir. Olumsuz otomatik düşüncelerini analiz etmeye başlayan birey, stresli durumlarda ortaya çıkan düşünce desenlerini tanıyarak kendi baş etme örüntüleri konusunda da farkındalık geliştirmeye başlayacaktır. Bu farkındalık kendiliğinden, bireyin stres yaşadığı durumlarda nasıl daha etkili bir baş etme geliştirebileceği konusunda da bilişsel ve davranışsal olarak çalışmaya başlamasına sebep olacaktır.
Benlik saygısı yüksek kişilerin problemlere yaklaşma, onları çözme eğilimi fazladır ve bu kişiler daha fazla problem çözücü başa çıkma ve daha az kaçınıcı başa çıkma stratejileri kullanır. Benlik saygısı düşük kişiler ise yaşam sorunlarıyla başa çıkma konusunda kendilerine daha az güvenirler. Olumsuz duygulara açık olan bireyler problemleri etkili biçimde çözebileceklerine ilişkin daha umutsuzdur. Bu umutsuzluk stresörlerle başa çıkmak için gösterilecek çabaları azaltmaktadır.
Benlik kavramının olumsuz etkilenmesi bireylerin çeşitli ruhsal sorunlar yaşamaları için zemin oluşturabilmektedir. Ruhsal sorunlar ortaya çıktıktan sonra ise hem tedavi edilmeleri güç olmakta hem de bireylerin yaşamdaki rollerini yerine getirememesine, yaşam doyumunun ve üretkenliğin azalmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle ruh sağlığı çalışanlarının, olumlu benlik gelişiminin sağlanması ve benlik gelişiminde yaşanan sorunların önlenmesi ile ilgili koruyucu çalışmalar yapmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece bireyler üretken ve mutlu bir yaşam sürebilecek ve toplum içindeki rol ve sorumluluklarını aktif olarak yerine getirebileceklerdir. Sağlıklı bireyler ise sağlıklı bir toplum oluşturacaktır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Hiçdurmaz, D., & Öz F. (2011). Benliğin bilişsel yaklaşımla güçlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 18(2), 68-78.
Hayriye, Sakarya Üniversitesi Hemşirelik bölümü mezunu.
Şizofreni, terapiler ve sosyal psikoloji konularına ilgili.
Sosyal ve aktif olmayı sever.