Hayaller kurmayı severiz. Şüphesiz ki çoğu insan ulaşmak istediği hedeflere vardığı anı kafasında canlandırmış ve o anda bir süreliğine gerçekmiş gibi yaşamıştır. Ya da anın stresinden ve karmaşasından kısa bir süre çıkıp rahatlamak için hayallerimizi kullanmışızdır. Bunun yanında birçok başarılı insan da hayalleri ile çalışmalarını birleştirip ortaya yaratıcı fikirler ve ürünler koymuşlardır. Hayal kurmanın rahatlatıcı, yaratıcı ve problem çözücü nitelikleri olduğunu söyleyebiliriz. Peki hayal kurmanın da bir sınırı var mıdır ya da bir insan, saatlerce ya da belki de günlerce gerçek dünya ile bağlantısını koparıp kurduğu hayallerinin içine gömülüp orada kendisine ait yeni bir yaşam kurabilir mi?
Hayal kurmanın bireyler açısından olumlu yönleri olsa da bazı araştırmalarda hayal kurma sürecinin bazı bireyler için vazgeçilmez ve sürekli olarak devam eden bir durum olduğu gözlenmiştir. Bu durum İsrail’de Klinik Psikoloji Profesörü olan Eli Somer (2002) tarafından “Maladaptive Daydreaming” (“Uyumsuz Hayal Kurma”) olarak adlandırılmıştır.
Somer’e (2002) göre Uyumsuz hayal kurma (Maladaptive Daydreaming), insan etkileşiminin yerini alan ve/veya akademik, kişilerarası veya mesleki işlevselliğe müdahale eden kapsamlı fantezi etkinliğidir. Birey kendisini hayal kurma davranışından kaçıramamakta hatta bazen bilinçli olarak bu durumun içinde kalmaktadır. Araştırmalara göre pek çok MD temasında bireyin geçmiş travmatik anıları ve baş edilemeyen olumsuz duygularla yakından ilişkili gizlenmiş birincil mesele olduğu izlenimi vardı. Dünya ile ilgili temel varsayımların ve benlik imajlarının geliştiği dönemlerde yaşanan acı verici deneyimler bireyleri çok daha güvenli olan hayal dünyalarına gönderdi. (Somer,2002)
Burada ve şimdi olanlardan bir kaçış. Günlük hayatta beni korkutan birçok durum vardır. Hayal kurmak korkuyu hissetmeme yardımcı oluyor…Fantezilerimde kendimi çok güçlü hissediyorum. Ne yazık ki, hayal dünyamı terk ettiğimde bu güçten hiçbir şey bende kalmıyor. (Somer,2002)
MD durumunda birey, gerçeklikten kopup kurduğu hayallerle yaşamaya başlar. Gelişim sürecinde yaşamış olduğu çözülmemiş travmatik olaylardan ya da günlük yaşamın acımasız gerçekliklerinden kaçmak ve yaşadığı yoğun duyguları bastırabilmek için bir savunma mekanizması olarak hayallere yönelir. Kurulan hayaller acıyı azaltır ama kişi hayallerin sınırlarını genişlettikçe kaygı durumu ortaya çıkar. Kişi ortaya çıkan kaygıyı bastırmak için de hayallerin dünyasında geçirdiği süre daha da artmaya başlar ve durum bir kısır döngüye sebep olur. Sonuç olarak birey gerçek yaşamla bağlantısını koparmaya başlar.
Bu fanteziler temelde benim için çok acı veren durumlardan beni koparıyor. Sanki hayalde yaşamak benim için gerçekte yaşamaktan daha kolaymış gibi. Fantezide ne olacağını belirleyebilirim …Kendime daha iyi bir hayat yaratıyorum …Çok istediğim şeylere sahip olduğumu hayal edebiliyorum… bir kız arkadaş. (Somer, 2002)
Somer ve Soffer-Dudek (2017) uyumsuz hayal kurma bozukluğuna eşlik eden rahatsızlıkları inceledikleri araştırmalarında araştırmaya katılan 39 kişinin %76,9’unda hiperaktivite, %71,8’inde anksiyete, %66,7’sinde depresyon ve %53,9’unda ise obsesif kompulsif belirtilerin gözlendiğini belirtmişlerdir. (Yam,2021) Schimmenti ve arkadaşları (2019) uyumsuz hayal kurma davranışının klinik belirtilerini saptamak için yapmış oldukları çalışmalarında bu bireylerde yüksek fantezi eğilimi, dikkat eksikliği, obsesif kompulsif, dissosiyatif kişilik bozukluğu belirtilerinin bulunduğu, bunun yanı sıra uyumsuz hayalperestlerin kasıtlı olarak hayal kurdukları, hayali kişiler oluşturdukları ve bunları film sahnesi gibi kurguladıkları ortaya çıkmıştır (Yam,2021)
Henüz yeni bir araştırma alanı olan ve klinik belirtileri yeni yeni tanımlanmaya başlayan MD durumlarında bireylerde:
-Uzun süreli gündelik yaşamı aksatacak seviyede hayal kurma ve bu hayalleri sürdürmede karşı konulmaz istek duyma. Buna bağlı olarak da hayalleri sürdürebilme amacıyla uygulanan sosyal izolasyon.
-Hayallerin uzun süreli, geniş ve bir film/dizi kurgusu niteliğinde olması
-Hayal kurduğu sırada dışarıdan gözlenebilecek jest ve mimik kullanımı
-Hayal kurarken fısıldama veya sesli konuşma
-Hayal kurma aktivitesi ile uzun süre ilgilendiği için görev ve sorumluluklarını aksatma
-Bir müzik, kelime, görüntü, konuşmadan etkilenip anında hayal kurmaya başlayabilme
-Hayal kurduğunun farkında olmasına rağmen gerçek hayata dönmekte zorluk yaşama
-Uyku Problemleri, uykuya dalmakta zorluk
-Hayallerde geçirilen uzun zamandan sonra gerçek hayatta kaçırdıklarından dolayı pişmanlık duyma
Durumlarının gözlendiği belirtilmiş.
Maladaptive Daydreaming, ruhsal hastalıklara eşlik edebildiği belirlenen bir durum olsa da durumun kendisi akademik kaynaklarda fazla yer almıyor ve bir ruhsal hastalık olarak tanınmıyor. Ayrıca literatür araştırmalarında da kısıtlı kalan bir konu olarak yer alıyor. Bu konuyla ilgili ampirik çalışmaların arttırılması ve bilgi birikimlerinin genişletilmesi ruhsal hastalıkların tanı ve tedavisinde fayda sağlayan bir konu olabilir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
1) Eli Somer (2002), Maladaptive Daydreaming: A Qualitative Inquiry, Journal of Contemporary Psychotherapy, Vol. 32, Nos. 2/3
2) F Yam, F. (2021), Uyumsuz Hayal Kurma Kavramının Film Analizi Yöntemiyle İncelenmesi, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, Volume: 13,27-39.