Engellilik; varoluşsal, fiziksel, zihinsel, sosyal ve psikoloji kavramlarıyla nitelendirilebilen, çok boyutlu bir durumdur. Kendimizde ya da çevremizde gözle görünmeyen engelliliklerimiz acı verse de; bunun somut, fizyolojik olmaması farkındalığımızı etkiliyor gibi görünüyor. Fakat bu yazıda değineceğim engellilik “zihinsel” olacak. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyada yaklaşık 650 milyon engelli insan olduğunu ve bu kişilerden 700.000–1.500.000 arasındaki kısmın zihinsel engelli bireyler olduğunu bildirmektedir. Bu konuyu seçmiş olmamın nedeni, sizlere yakından bir farkındalık sağlayabilecek olmamdır. Kardeşim zihinsel engelli bir birey. Sunmak istediğim yaşanmışlık, tüm süreçleri yaşayan ve şahit olan annemin bu konuda kısaca düşüncelerini kaleme aldığı seslenişidir. Keyifli okumalar.
Ben zihinsel engelli bir çocuğun annesiyim. İnsanlara engelli denildiği zaman değişik bir gözle bakıyorlar. Engelli çocukların bakımı tabii ki diğer çocuklara göre daha zor ama insan çocuğunu sevdiği zaman bence zor gelmez. İnsanları anlayamıyorum, engelli çocuklarımızın topluma kazandırılabileceğini bilmiyorlar. Ben kızımın yaşamının daha iyi olması için çok fedakârlıklar yaptım, geriye baktığımda bunların hiçbirinden pişmanlık duymuyorum.
Kızımın engelli olduğunu ilk duyduğumda dünyam yıkılmıştı. “Sevmek”, bu kelime o kadar anlamlı bir kelime ki; bunun sayesinde ve sabırla başarabilmenin meyvelerini almak çok güzel. Çocukları engelli olan çok aile tanıdım. Bu ailelerin içinde çocuklarından utananları, çocuklarını bırakmak isteyenleri gördüm. Oysa çocuklarımız o kadar masumlar ki; insanlar onları sevmeyi deneseler, kendileriyle barışık olsalar, yaşama onların gözleriyle bakabilseler daha iyi anlayacaklar. Çocuklarımızın yapabilecekleri çok şey var. İlgi alanlarını anlamak lazım. Mesela benim kızım okulda el işi (örgü) yapmayı öğrendi ve el işi (örgü) yapınca çok mutlu oluyor. Bize bağımlı olsa da bazı konularda kendi ayakları üzerinde durmayı öğreniyor. Aileler çocuklarını dışlamak yerine, çocuklarıyla konuşmayı deneyebilir. Ben anne olarak kızımı gezme, eğlence, nereye olursa götürüyorum. Ondan utanmıyorum. Biz de bir engelli adayıyız. Toplum olarak bazı yapıları değiştirmeliyiz. Engellilerin yaşamını kolaylaştırıp onlara destek vermeliyiz.
İnsanlara Sesleniyorum!
İnsanlar artık bizim sesimizi duysunlar. Duysunlar ki hayatımızı da kolaylaştırsınlar. Sizlere çocuğumun dışlandığı birçok olaydan bahsedebilirim. Öncelikle eğitim evde başlar. Anneler çocuklarını bizim gibi engelli çocukları olan kişilere karşı eğitmeliler. Engellilik, veba gibi bulaşıcı bir hastalık değil. Kızım okula başladığında yüzüne ‘engelli’ diye bağırıyorlardı. Ona bunu, diğer çocuklara nazaran biraz daha zor öğrendiği için diğerleri gibi çabuk koşup oynayamadığı için yaptıklarını anlatıyordum. Ama onu böyle çok sevdiğimi her seferinde anlatsam da çevre var ya o çevre… İlla ki etkiliyor. Yakınımdaki insanlar kızımı kabullendi. Ellerinden geleni yapıyorlar. Fakat uzak çevre öyle değil. Parka götürdüğümde çocuklar garip bakıyor, hatta dışlıyorlar. Okulda bazen altına kaçırabiliyordu. Bununla da çok dalga geçildi. Anne olarak psikolojim bozuluyordu ama dimdik ayakta durmam da gerekiyor. Özellikle annelere sesleniyorum. İnsanların kendi doğruları var, bunlardan kolaylıkla vazgeçilmiyor ama sizin çocuklarınız da bir gün bu durumda olabilir. Yardımcı olmak güzel bir şey. Bu rahatsızlıklarla dalga geçmeyin diyebilmek, çocuklarınıza bunu öğretebilmeniz gerekiyor. Özel çocuğa sahip anneler olarak biz zaten zorluklarla karşı karşıyız. Lütfen daha da zorlaştırmayın.
Biz, özel ve güzel çocuklarımız ve anneleri; varız, hayattayız, sağ oldukça…
Annem Sevgi Güneş’e sonsuz teşekkürler ..
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve pediatri hemşiresiyim. Adli psikiyatri, çocuk ve ergen psikiyatrisi, sosyal psikiyatri, pediatri yakından ilgilendiğim alanlardır. Yaşam yolunda bazen umutlu, bazen umutsuz birisiyim. İçerik Üretim ve Sosyal Medya Komisyonlarında görev alıyorum. İletişim için; tugba@hipokampusakademi.com
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim romanı aklıma geldi. Akıl hastanesi, dışarıdaki hayattan daha kolaydı. Dışarıdaki çevrede savaş vardı ve dışarıda savaşmak gerçekten büyük mücadele gerektiriyordu.