Merhaba sevgili okuyucu , okumaya geçmeden önce senden bir isteğim olacak bir fincan kahveni al ve mümkünse Bob Dylan’ın One More Cup Of Coffee şarkısını aç, her şey tamamsa hadi o zaman kahve serüvenimize başlayalım.
Keçilerinin kahve çekirdeklerini yemesi üzerine kahveyi keşfeden Etiyopyalı Kaldi gibi bize de kahve mutluluk ve enerji veriyor. Ama Kaldi çiğ yermiş kahve çekirdeklerini bizimkinden oldukça farklı. Peki kahve dükkanlarının önünden geçerken o burnumuza gelen ve bizi kahve içmeye teşvik eden koku yani kavrulmuş kahve nereden geliyor derseniz işte onun içinde Yemenli keşişlere teşekkür etmek gerek. Acı tadını beğenmeyince ateşe atmışlar kahve çekirdeklerini ve böylece çekirdekler kavrulmaya başlamış. Sonra kahve bir kültür oluşturmuş, kendi kültürünü. Bizde kırk yıl hatırı olmuş içilince. Kıymetli misafirlere ikram edilirmiş eskiden. Kahvenin öncesine öğün bile koymuşuz mesela. Dünya çapında farklı şekilde bir kültür oluşturmuş kahve. Birinci, ikinci ve üçüncü dalgaları derken günümüze kadar gelmiş hatta bir meslek dalı bile oluşturmuş kahve. Barista yani kahve barmeni.
Bir barista olarak lafı dolandırsam da asıl kahve ve psikoloji kavramı arasında nasıl bağ kurduğumu sizlere anlatmak isterim. Albert Camus’nun “ Kendimi öldürmeli mi yoksa bir bardak kahve mi içmeliyim?” sözünü okudum bu söz bana o zaman çok ilginç geldi. Kendimi öldürmeyi düşünürken diğer alternatifin kahve içmek gibi günlük ve sıradan bir söz ile kıyaslanması oldukça garipti. Ölümü fazla mı hafife almıştı Camus yoksa kahve o kadar sıradan değil miydi?
Yapılan araştırmalara göre günde 1-3 fincan kahve tüketilmesi kişinin depresyona yakalanma riskini %20 oranında azaltıyor.
Ayrıca Seul Üniversitesi’nde farelerin beyinleri üzerinde yapılan bir araştırmada, strese bağlı uykusuzluk yaşayan farelerin kahve aroması ile birlikte beyin proteinlerini değiştirerek streslerini baskılayabildikleri gözlemlenmiş. Yani kahveyi içmek şöyle dursun kokusu bile psikolojik olarak bizleri rahatlatıyor.
Farklı bir araştırma da ABD de yapılıyor bu araştırmada intihar oranlarının kahve içen bireylerde azaldığını gösteriyor.
Uykumuzu açmak için sınav haftalarında içtiğimiz, arkadaşlarımız ile otururken muhabbete ortak ettiğimiz o kahvenin kıymetini bilelim. Son bir ricam olacak sevgili okuyucu kahve içerken önce koklayınız ve keyfini çıkararak içiniz… Afiyet Olsun😊
Betül Banu Doğru
Ankara Üniversitesi 2020 mezunu ruh sağlığı alanında akademik kariyer hedeflemektedir.
Kitapları hayvanları ve doğayı sever. Kadın hakları konusunda hassastır. Herkes için yaşanılabilir bir dünya ister.
Kişilik bozuklukları, adli psikiyatri, klinik psikiyatri alanlarına merak duyar. Tiyatroyu şiir okumayı ve yazmayı çok sever. İşaret dili eğitmenliği de yapabilir. Fotoğrafçılık ile amatör olarak uğraşmaktadır. Barista olan bir kahve severdir. Öğrenmeye meraklıdır. İçerik Üretim ve Sosyal Medya Komisyonlarına üyedir.