Genellikle orta yaş döneminde ortaya çıkan “Boş Yuva Sendromu”; yaşamlarını evlatlarıyla geçirmiş ailelerin yaşadığı üzüntü, bağımlılık, boşanma ve depresyonla geçen zaman dilimini ifade etmektedir. Tanım ilk kez Deykın ve arkadaşları tarafından 1966’da kullanılmaya başlanmıştır (Tot, 2004; Strong ve Cohen, 2014). Bu dönem her zaman olumsuz geçirilmeyebilir. Baş başa kalınan eşlerin evliliğe olan doyumu artabilir, dinlenme süreci olarak da görülebilir (Tunca ve Durmuş, 2019). Kadınlarda daha yaygın görüldüğü için bazı kaynaklara göre menopoz dönemi ve kadının uyum sağlamasını gerektiren değişiklikleri yaşadığı dönemdir (Shakya, 2009; Tot, 2004).
Orta yaş hem kendine yönelme, üreticilik hem de durgunluk arasında kalınan bir dönemdir. Sıklıkla kadınlarda görülen (orta yaşta) depresyonuyla ilişkilendirilmiştir (Mansoor ve Hasan, 2019). Önceki yaş dönemlerini sağlıklı geçiren bireyler bu dönemde boşalan evi (çocukların evden ayrılması, evlenmesi gibi nedenlerle) daha olumlu yönleriyle kabul etmektedirler. Örneğin; çocuklarına destek olarak, eşlerin birbiri ile ilgilenmesi ile.
Bu dönem; yaşlanan anne-baba ile ilgilenmeyi, torun varlığına alışmayı da içerir. Torun, ailelerin kendi kültürlerini aktarabilmelerini ve manevi doyumu sağlar. Bir nevi orta yaş krizi olarak görülen bu sendrom geçmişlerinden memnun ve doyum alarak geçirmiş bireyler için yeni ve olumlu bir dönemdir (Tunca ve Durmuş, 2019). Westberg (1971), bu dönemi “keder” olarak tanımlar ve “bir çocuk ölümle değil, evlilik aracılığıyla kaybolur” diyerek yaşanan kederi açıklar. Depresyon, yalnızlık, üzüntü ve sonrasında kabullenmenin olduğunu; yas tepkilerine benzeyen bu süreçlerin ise her ebeveynde farklı düzeylerde olduğunu, bazen de hiç görülmediğini ekler.
Sendromun görülme nedenleri arasında şehirleşmenin artması, aile bağlarının güçlü olmaması ve çocuk bakma süresinin uzun olması gösterilmektedir (Chen ve ark, 2012; Piper ve ark, 2017). Bunun yanında; ebeveynin cinsiyeti, bekar ebeveynlik, kültürel faktörler, eğitim de bu süreci etkilemektedir (Mansoor ve Hasan, 2019).
Psikolojik iyilik hali ile boş yuva sendromunun birbiriyle ilişkili olduğu düşünülmüştür. Örneğin, psikolojik sağlığı yüksek bir birey bu dönemi daha sağlıklı atlatabilmektedir (Mansoor ve Hasan, 2019).
Sonuç olarak kavramsal çerçevede boş yuva sendromu; orta yaşlı ebeveynlerin yaşadıkları psikolojik duruma geçiş ve rollerin yeniden düzenlediği süreçtir (Mansoor ve Hasan, 2019; Mitchell, 2016).
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Tot, S. (2004). Menopozun psikiyatrik yönleri/Psychiatric aspects of menopause.Anadolu Psikiyatri Dergisi, 5(2), 114-119.
- Strong, B. ve Cohen, T.F. (2014). The marriage and family experience intimate relationships in a changing society. Belmont, CA: Wadsworth.
- Tunca, A., & Durmuş, E. (2019). Büyükannelerin Torun Büyütme Yaşantılarının İncelenmesi/Investigation of Grandmothers’ Grandchild Rearing Experiences. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, (41), 209-226.
- Chen, D., Yang, X., & Aagard, S. D. (2012). The empty nest syndrome: Ways to enhance quality of life. Educational Gerontology, 38(8), 520-529.
- Piper, A., & Breckenridge-Jackson, I. (2017). She’s Leaving Home: A Large Sample Investigation of the Empty Nest Syndrome.
- Shakya, D. R. (2009). Empty Nest Syndrome-An Obstacle for Alcohol Abstinence. Journal of Nepal Health Research Council, 7(2), 135-137.
- Mansoor, A., & Hasan, S. S. (2019). Empty nest syndrome and psychological wellbeing among middle aged adults. Pakistan Journal of Social and Clinical Psychology, 17(1), 55-60.
- Westberg, E. G. (1971). Good grief: A constructive approach to the problem of loss. Fortress Press. 35, 1-64.
- Mitchell, B. A. (2016). Empty nest. Encyclopedia of family studies, 1-4.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve pediatri hemşiresiyim. Adli psikiyatri, çocuk ve ergen psikiyatrisi, sosyal psikiyatri, pediatri yakından ilgilendiğim alanlardır. Yaşam yolunda bazen umutlu, bazen umutsuz birisiyim. İçerik Üretim ve Sosyal Medya Komisyonlarında görev alıyorum. İletişim için; tugba@hipokampusakademi.com
Bu durum herkesi etkileyebilecek potansiyelde olsa da özellikle yaşamını sadece eşi ve çocuklarından oluşturan kişileri daha fazla etkileyebilir gibi duruyor. Gelişmiş bir sosyal çevre bu durum için koruyucu olabilir.