2016 yılında Yelda Sevim ve arkadaşlarının yaptığı “Boşanan Erkeklerin Sorunları Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma (Elazığ İli Örneği)” adlı araştırmanın verilerine göre:
Birçok araştırmacı ve erkek psikolojisi üzerinde çalışan psikologlar, erkeğin evliliğe hazır olduğu yaşı 25 ve üzeri olduğunu belirtmişlerdir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2007 yılında yaptığı çalışmada ilk 5 yıl içerisindeki boşanmaların %41,8 olduğunu tespit etmiştir. Ve araştırmaya katılanların %36,7 gibi büyük bir kısmı tanıştırma ve flört ederek evlendiklerini ifade ederken görücü usulü evlenip boşananların oranı %20,5 ‘dir. Araştırmada erkeklerin %92,4 kendi istekleri ile evlendiklerini söylerken evlenme sebebi birinci neden olarak âşık olmak, ikinci neden olarak huyunu göstermişlerdir. Bugünde ise evliliklerin ilk 5 yılı içinde boşanmak için başvuranların sayısı yaklaşık %40’ı bulmuştur.
Öztan’ın “Erkekler Neden Evlenir?” kitabında, görüştüğü erkekler evliliğinde sorun olan boşanma noktasına gelmiş bireyler olup, evliliklerinin neden bu hale geldiği sorusuna cevap aramaktadırlar. Görüşmecilerden elde edilen bilgiler doğrultusunda şunları söyleyebiliriz: Yalnız kalma korkusu, hayat karşısında kendi dışında bir bireyle güçlenmek, çocuk sahibi olmak, cinsel hayatın sağlıklı olması, zaruri ihtiyaçlarının karşılanması erkekler için evlilik sebebidir. Bu saydığımız maddeler elbette ki bütün evlilik düşüncesi içerisindeki erkekler için geçerli değildir. Kitaptan elde edilen genel kanı budur. Çok uç noktalarda evliliğe bakış açısı olan erkeklerde olup örneğin evliliği “yasal seks “olarak görenlerden de bahsedebiliriz. Ancak bunlar geneli yansıtmamaktadır. Pek çok erkek göründüğünden daha kırılgandırlar, sert sözler onları derinden yaralayabilir. Kadının erkeğe ne kadar değer verdiğinin erkek tarafından fark edilmesi de önemlidir. Çok az sayıda erkek kırılganlığını kadının yanında gösterebilecek kadar kadına ya da kendisine güvenir. (Öztan,2007)
Kadının fazla kontrollü oluşu, erkeğin üzerinde fazla baskı kurması, kadının bazen önemsiz gibi görünen fakat ileride büyük sorunlara yol açacak hataları, erkekleri boşanma düşüncesine iten büyük sebeplerdendir.
R.Y “… Askerlik dönüşü bir yıl KPSS’ye hazırlanacak diye hani ev işiyle uğraşmasın diye ailesinin yanında kalmaya karar verdik.
… Eşim örtülüydü örtüsünü açtı. Verdiği sözü tutmadı. KPSS mevzusu yüzünden ailesi ve beni karşı karşıya getirdi.
… Ailesi özellikle annesi ’ Anlaşamıyorsanız boşanın boşanan ilk çift siz olmayacaksınız.’’ dedi. Bunu bana söylemesi şaşırttı.”
C.D “… Ben öyle çok önemli bir adam değilim. Nasıl görüyorlar beni bilmiyorum. Okul ortamında genç kızlar neler konuşuyor bilemiyorum. Okula gidiyor geliyor sen beni boşayacakmışsın, bütün altınları alacakmışsın. O adam mı kız mı bi laf sokamadın mı? Boşanmak için mi evlendim. Kavgamız var mı, elinden bir şeyini almış mıyım? Arkadaşlarının lafıyla oturuyor, kuruyor onu bir realite haline getiriyor.”
F.O “… Bu sürekli beni aldatıyorsun şunla bunla bense hiçbir halt etmiyordum yemin ederim. Valla yaptığım en büyük aldatma c… la gidip kafa çekmek falan ama bir insana bir şeyi kırk defa söylerseniz olur.
… Bu yine bir gün geldi yok işte sen beni ablamla aldatıyorsun ona söyle bakıyorsun da böyle bakıyorsun. Ya bir insan bir insana nasıl bakar ki. Ha ben sana böyle bakıyorum bunun başka kaç çeşidi var.
… Bu bir gün yine gelmiş bidi bidi beni şunla aldatıyorsun bunla aldatıyorsun üç gündür ortada yoksun falan filan… Ona baktım hayır seni onla değil şunla aldatıyorum dedim, döndüm.”
Erkekler bazen geçerli nedenlerle bazen de bahanelerle boşanmayı gündeme getirebilir. Erkeklerin öne sürdüğü nedenlerden bazıları sevgi eksikliği, cinsel tatminsizlik, çapkınlık isteği, anlaşmazlıklar, özgürlüğüne düşkünlüğü…
C.D “… Benim şöyle olsun dediğim konu öyle olmak zorundadır. Bu konuda asla adil değilimdir. Çemberim vardır. Artık o kararı verdikten sonra uzlaşmacı değilimdir.”
H.Ç “… Eşimi sevmedim… Ama ben sevgisizliğimi göstermedim, sevmiyorum demedim ama karşı tarafta da yoktu…”
Boşanmaya kesin karar verdikten sonra boşanma biçimleri de erkeklerin boşanma ve sonraki süreçten yaşamlarını derinden etkilemektedir. Boşanmanın barışçıl bir şekilde olması, yarı dostane, can yakıcı şekilde bitmesi olası durumlardır. Barışçıl olan boşanmalarda karşı tarafa kin beslememesi, boşanmanın yorucu ve yıpratıcı olmaması erkeğin kendini toparlamasını daha kısa bir süreye yayar. Genellikle bu tipler boşandıktan bir süre sonra evlenirler. Yarı dostane yani ufak anlaşmazlıkların olduğu boşanmalarda (nafaka, tazminat vs.) sonuçta ateşkes ilan etmeleri ile barışçıl boşanmalarda da olduğu gibi birkaç yıl geçince erkeklerin evlenme ihtimalleri yüksektir. Çünkü bu boşanmada da evlilik tamamen olumsuz bir tecrübe değildir. Can yakıcı boşanmalarda ise erkek davayı kaybetmişse çok fazla nafaka vermişse kendini sistemin bir kurbanı olarak görür. Erkeğin bu durumu bir iki yıldan fazla sürmezse evlenebilir. Ancak 5-6 yılı geçmişse bir daha evlenmesi zorlaşır.
H.Ç “… Adam orda oturmuş bir kanun yazmış demiş ki: Kadın devamlı mağdur durumdadır.1.derecede onun hakları göz önüne alınacak. Tamam diyosun gücü yoktur, çalışma kapasitesi yoktur. Ama akıl olarak onun bize vurduğu darbeyi hesaba katmak lazım. Bu şekilde sıkıntılara düşünce ekonomik olarak, psikolojik olarak ben 4 çocukla kaldım. Bunların bakımı asıl mağdur olan taraf hesaba katılmıyor. Bunu hiç kimse sormuyor orda. Bu adam boşanırken senin ne sıkıntın vardı diye soran yok. Kadınlar için mor çatı var. Erkekler için niye öyle bir şey yok.”
Eşleri tarafından terk edilen, aldatılan ve kötü davranışlara maruz kalan erkeklerin bir daha evlenmek istemesi nadir görünür. Eşlerinden duygusal darbe yiyen (yerine alan olsa) erkeklerin çoğu asla yeniden evlenmeyeceklerini söylerler. Çünkü bu tipler kadınlara olan güvenlerini yitirdikleri için bir daha düşünmezler.
R.Y “… Bu nasip meselesi kavun değil ki koklayasın. Bu hayat sürecinde evlilik bir kumar kazanabilirsin de kaybedebilirsinde sonu belli olmayan bir yol… Öyle bir düşüncem yok. Asla (Tekrar evlenmek gibi)
Birçok boşanmada karşımıza çıkan fikir uyuşmazlığının bir diğer adı da evlilikten beklentilerin farklılığıdır. Erkeklerin ve kadınların düşünme tarzları birbirinden oldukça farklıdır. Erkeği bağlayan özellikler; sevgi, duygusallık, yumuşaklık, anlayış, moral vermek, desteklemek ve teselli etmektir. Hiçbir zaman yapılmaması gereken ise şikâyet, sitem ve tartışmadır. Erkek için önemli olan bir diğer hususta tartışmalardan sonra olayda uzlaşma sağlandıktan bir süre sonra farklı bir zaman ve olay sırasında aynı mevzunun gündeme getirilmesidir. Erkekler için bir olay çözüme ulaştıktan sonra bitmiştir. Fakat kadın için her tartışmanın sonunda bir yıl önceki olayı da o anki olayla birleştirip erkeğe yansıtınca bu duruma sabır gösteremiyorlar.
R.Y “… Dayım yemeğe çağırdı onu da çağırmış. Söz verdiği halde gelmedi. Sekiz gibi ben gidiyorum dayı dedim, ben ayağına gittim. İki iki buçuk saat boyunca eski mevzular ‘Abin beni gördü selam vermedi, sen askerdeyken abin beni aramadı’…”
M.K “… Evliliğimizin üzerinden 7-8 yıl geçmiş üzerinden 7-8 yıl geçen bir olayı sürekli gündeme getirmek ve bunu anlatarak çözüme kavuşmasına rağmen problem çıkarmak adına gündeme getirmesi…
Bir problem yaşamışsınız problem tolere edilmiş onla ilgili bir sıkıntı kalmamış fakat buna rağmen 1 yıl evvelki 8 yıl önce 10 yıl önce 5 yıl önce böyle böyle bir olay oldu… Bu özellikle çok sıkıntı yarattı.”
Y.A “… Biz evlendiğimizde tüm masrafları babam karşıladı zor durumda kalmasın diye ben takıla altınlardan babama verdim. Zaten evlenmeden önce annesiyle böyle olacağını söyledim de…11 yıl boyunca en ufak tartışmada siz bizim altınlarımızı aldınız siz bizim paramızı aldınız.11 yıl boyunca o altının ne kadarı alındı satıldı ama.”
Kadınlar birini sevdiğinde sözlüyken, nişanlıyken yani ortada somut bir şey yokken bile tanımaya başladıkları duygu kıskançlık ve aldatılma korkusudur. Bu korku erkeklerde hiçbir zaman kadınların korktuğu oranda değildir.
F.O “… Bizimki ara ara kıskançlık yapıyordu. Bende ona dediğim şey bana niye güvenmiyorsun sonuç itibariyle ben böyle bir halt edeceksem senle ne işim var ya ben manyak mıyım durup dururken… Evlendik ama git gide şöyle şeyleri kıskançlıkları aşırı boyutlara gitti. Her şeyden kıskanır oldu.”
Kadınların tutumları çoğu zaman eşini huzursuz ve hasta edecek boyutlara ulaşabilir. %90 oranında boş yere çekilen bu korku ortaya çıkarır.
Kocalarını elden kaçırmamak için gayret gösterirken erkeklerin psikolojik yapılarını bilmedikleri için yanlışlar yapan kadınlar mutsuz sonlarını kendi elleri ile hazırlarlar (Kalyoncu, 2005:78).
C.D “… Askere gitmeden üççün önce ailesi ile evi topladılar ben de yardım ettim… Kavga çıktı… Evden hem onun ailesini hem de kendi ailemi attım… Askerde dört buçuk ay haber almadım… Sonra aradım ben askerden gelmeden önce eve geri dön ki seni tekrar aileme ısındıracak bir tutunacak dalım olur. Olabilir dedi sonra ne olduysa tekrar ben gelmeyeceğim dedi. Israrcı oldum .’ben o eve gelirsem ailen koynuma bir erkek sokacakmış ‘dedi. Öyle mi dedim, bizimkiler aptaldır, kendi soyadlarını taşıyan birine böyle bir suikast düzenleyip rezil etmeyi severler. O gün itibari ile ondan koptum ve anlaşmalı boşanmak için dava açtım.”
F.O “…Bu sürekli beni aldatıyorsun şunla aldatıyorsun bunla aldatıyorsun… Ben bir hanımla tanıştım oldukça da etkileyici bir kadındı da. Onla bir ilişkimiz başladı. Onla ilişkim sürerken onun çevresindeki birkaç kadınla da başladı. Bu böyledir erkeğin bir tetiği vardır, o tetiğe basınca peş peşe ateş etmeye başlar. Şey yapmaz yani makineli tüfek gibi hedef seçmez. Kime geliyorsa ona tak tak tak vurmaya başlar. Çünkü artık diğer kişinin evli olduğu eşin bir anlamı kalmamıştır.
… Bir erkek kadının onun için anlamını yitirdiği an başka bir kadınla birlikte olur. Yani öbür kadını kaybetme korkusu olmaz. Öbür kadını kaybetme korkun olmazsa aldatırsın.”
Erkeklerin boşanma ve sonrası yaşadıklarını iki farklı açıdan gözlemleyebiliriz. Cinsiyet açısından yapılacak olan değerlendirmede şunlar söylenebilir. Boşanma belirtilerinden çiftlerin evlilikleri hakkında gözlemlerini konuşmaları boyutunda kadınların erkeklere göre ilişkileri yakından incelemeye daha yatkın oldukları ilişkilerindeki sorunları daha erken fark ettiklerini ve sorunları eşleriyle tartışmak istedikleri buna karşılık erkekler evliliklerindeki sorunları tartışmaktan kaçınmaktadırlar.
B.E “… Aşırı taviz aman gerginlik olmasın, tartışmayalım diye hemen ben özür dileme bunları yaptığım için hatalı olduğumu düşünüyorum. Bu belki de bir süre sonra ben bulunmaz bir insanım. Bu benim her dediğimi yapar. Boşanma davası açınca şok geçirdi.”
Halledilmeyen sorunlar ilişkilerinin tıkanmasına ve kavgaların baş göstermesine yol açarken boşanma fikrini gündeme getirmeye başlar. Buraya kadar çiftler kendi başlarınayken sonraki süreçte ailelere durumun bildirilmesi ile boşanma yolunda artık etraflarına karşıda vermeleri gereken cevapları vardır. Bu süreçte kadınlar erkeklere oranla ailelerinin etkisinde daha da çok kalmaktadırlar. Bu süreç gerçekleşirken ailelerin tutumu ile bu süreç hızlanır veya yavaşlar. Büyüklerin olumsuz tutumları ile birlikte eşlerin ayrı evlerde yaşamaları zaten kopuk olan iletişimlerini bitme noktasına getirmektedir.
Y.A “… 11 evliliğimiz boyunca rahat 15 kez babasının evine küsüp gittiğini söyleyebilirim… Ailelerin özellikle hem kız olsun hem erkek olsun ben bunu abartısız söylüyorum, anne baba karakterleri çok önemli. Kayınpeder dünürlerin duruşları, evliliğe bakışları çok önemli. Bir kere anne kızına dese ki en ufak şeyde senin arkandayım aman işte bunu dedirtme, bunu yaptırma…Anne baba ya ben bunu çok iyi öğrendim, çıkarttığım en büyük ders kızın anne babası çok önemli… Asalet olacak, asalet parayla pulla değil kişilik olacak. Kızlarının mutluluğunu isteyecek.”
R.Y “… En önemli sorun çevrenin ve ailenin memur olmaya iteklemesi… En ufak bir sıkıntıda boşanacağım gideceğim diye bunu gündeme getirebiliyordu…
Facebook da şiirlerimi öğrenciler, arkadaşlar, beğenenler oluyor, yorumlar, annesine ablasına göstermiş onlar bile aşk meşk muhabbeti olarak görüyormuş…”
F.O “… Resmi bitiş 2002 ama 99’da ben çantamı aldım, çıktım. Nereye gidiyorsun dedi cehennemin dibine dedim. Bir tek el çantamla çıktım… Ben ona ayrı yaşamanın daha doğru olacağını söyledim.”
M.K “Evliliğimin bitmesinde baş faktör onun annesiydi. İkinci faktör babasıydı. Yani anne bu noktada yani benim yüzüme gelip tamamen bundan sonra yapmayacak deyip sonra öğrendiğim anladığım şey oydu şey yapıyor. Bana başka türlü kızına başka türlü yani bana gelip tamam bir daha yapmayacak türden şey yaparken ama kızına başka şeyler tembih ediyor. Baba kesinlikle hiçbir şekilde bu işin içine girmedi. Benimle sebep nedir yani bir yuvanın yıkılması, boşanma olayı hele hele doğu da ya da Anadolu’da kız tarafı için daha fazla bir malumat oluşturabilecek bir durum bunu göz önünde bulundurup aslında gelip şey yapmış olsaydı kanaatimce bu noktaya gelmiş olmazdı.”
Boşanmaya sebep olan faktörlere baktığımızda ise yapılan araştırmalar göz önünde bulundurulursa erkeklerin özellikle sevgi, saygı ve ilginin azalması, anlaşmazlıklar ve ailelerin müdahalesi konusunda sorun yaşadıklarını ortaya koymuştur. Elazığ’da yapılan çalışmada da en çok aile müdahalesi göze çarpmıştır.
K.G “… Tek taraflı bir karardı. O aldı. Açıklaması ailesinin etkisiyle onlara yönelik hareket etmemi söyledi, ben de reddedince ilk önce boşanmayı tehdit eder gibi kullandı… Ailesi çok müdahale ederdi… Biz bacanakla birlikte aynı zamanda boşandık… Ailesi kızlarını bize karşı korumaya alıyordu. Gece 3’te bile arayıp kızım gelip alalım mı diyordu. En ufak tartışmamızda ailesini aradı onlarda kızım gelip alalım mı deyip müdahalede bulunurlardı.”
C.D “… Kayınvalidem, kayınbabam kendi oğlu kızı için verdiği kararlar beni ilgilendirmez ancak benim hayatıma müdahalede bulunduğunda o zaman saygı sınırını aşmadan gereken uyarıyı yaparım. Kayınpederime sen ne kadar iyiliğini düşünüyorsan benim de karım kötülüğünü ister miyim ben soğan yiyorsam oda yesin senin bir tek kızınsa benim de karım…
Askere gitmeme altı ay vardı, kayınvalidem her yerde askere gidince kızımızı eve getireceğiz diyormuş bana böyle bir bilgi verilmiyor ve birtakım planlar yapılıyor. Müsaade edin de onun ve benim nerede kalacağımıza biz karar versek…
Anne babası evlilik birliğinin bir araya gelmesi için hiç yardımcı olmadılar. Onlara göre kızları benim evimde kölelik yapan bir insandı. Kızları ütümü bile yapmıyordu. Evde yemeğimde yoktu, eve yemeğe gideceğimde de telefon açıyordum.”
Boşanmaya yönelik çözümlere baktığımızda ise Türkiye’de rehberlik ve danışma merkezleri, anne baba ve çocuk eğitimi konusunda hizmetler yeterli olmadığı aşikârdır. Büyük şehirlerde bu hizmetler yavaş yavaş yerini almaya başlasa da özellikle de Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri için bundan bahsetmek mümkün değildir. Boşanan çiftlerin ve çocuklarının yeni yaşamlarına ve topluma ayak uydurmaları da zordur. Çünkü özellikle doğu ve güneydoğuda hala boşanmalara pek de sıcak bakılmamaktadır. Yine aile ve çevre faktörleri ön plana çıkmaktadır. Ancak şunu da söyleyebiliriz ki geçtiğimiz yüzyıla göre boşanmaya bakış açıları değişmiştir. Ve boşanma artık bir tabu değildir.
Boşanma sürecinin sonunda sıkıntı, stres ve üzüntüdeki artış, kişiliğe etkileri, aile baskısı ve çevrenin etkileri, ortaya çıkan çatışmalar boşanmanın bitmesi ile her şeyin bitmediğinin en açık göstergesidir. Bu sebeple diyebiliriz ki boşanma süreci ne kadar sancılı ve yıpratıcıysa sonraki süreçte bir o kadar sancılı ve yıpratıcıdır.
Evlilik Terapileri Enstitüsü psikologlarından Erhan Özdem, boşanmanın çözüm gibi algılandığına dikkat çekiyor: “Boşandıktan sonra çiftlere bakmak lazım çözüm oluyor mu diye. Boşanmış çiftler daha mutsuz oluyor. Genel anlamda bir sosyal izolasyon yaşadıkları için ömürleri daha kısa oluyor” diyor. Yaşadıkları problemlerin çoğunun evliliklere has problemler olduklarını sonradan fark ediyorlar (24 Temmuz 2010).
M.K “… Soruyorlar mutlu musun hayır, mutlu değilim ama huzurluyum çocuklar içinde aynı…”
F.O “… 45 dakika yani bir saat sürmedi ( Boşanmanın etkisi) .Yani çünkü dediğim gibi evlilik şartları oluşturan şartlar oluşmamışsa zaten o sizin için mecburi bir birliktelik oluyor. Ve sonuç itibariyle hayatınızdan çıkarttığınız insan çok hızlı çıkıyor.
… Bir anda ne kadar huzurlu bir insan olduğumu hissettim. Hayatımda kimse yok tek başımayım ve mutluyum.”
K.G “… Boşanmanın sonucu, gerçekten boşanma aşamasına gelmişsen huzur verici… Boşanma son çareydi… Mutluyuz ve huzurluyuz.”
C.D “… Benim için ha sokaktan geçen köpek ha o hatta köpekler daha sadık… Ölse gitmem.”
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Sevim, Y., Güldeste, A., & Canan, Ö. N. E. R. (2016). Boşanan Erkeklerin Sorunları Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma (Elazığ İli Örneği). Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 26(2), 293-312.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com