Sosyal bir varlık olarak insan farklı sosyal gruplarla (örn. aile, arkadaş grupları, okul, meslek örgütleri, taraftar grupları, siyasi partiler vb.) bir bağ kurmaktadır. Kurulan bağların gücü insanların kendini ait hissettiği (iç grup) veya hissetmediği gruplarlardaki (dış grup) diğer kişilerle ilişkilerini etkileyebilir. Alanyazındaki en popüler konulardan biri iç grup üyeleri ile dış grup üyelerine karşı sahip olunan farklı tutumlardır. Yapılan araştırmalar aynı grup içerisinde yer alan insanların birbirlerine daha olumlu, yardımsever ve işbirlikçi tutumlar sergilediğini gösterirken diğer gruplarda yer alan insanlara karşı iç grup üyelerinin daha olumsuz ve saldırganca davranışlar sergilediğini göstermektedir. Farklı siyasi görüşe sahip olan veya farklı spor takımlarını destekleyen insanlar arasındaki etkileşim yukarıda betimlenen duruma bir örnek olabilir.
Brewer (1999) iç grup üyelerinin sadece birbirine yönelik olumlu tutumlara ve duygulara sahip olurken dış grup üyelerini bu durumdan mahrum bırakmalarını iç grup kayırmacılığı olarak adlandırmaktadır. Görüldüğü üzere, insanların diğer insanlara karşı tutumları bir yanlılık göstermektedir. Tajfel ve diğerleri (1971) tarafından yapılan araştırma insanların iç grup üyelerine, dış grup üyelerine kıyasla, daha fazla kaynak ayırdığını belirtmektedir. İlgili araştırmadaki diğer bulgulardan biri birbirini tanımayan veya daha önce hiç etkileşime girmemiş insanlar en basit yazı-tura yöntemi ile gruplara ayrıldıklarında bile kaynak paylaşımının iç grup üyeleriyle daha fazla olduğudur. Bu yanlılığın görülmesinin temelinde insanların kendini ait hissettikleri sosyal gruplara ilişkin kimliklerindeki olumlu izlenimi korumak istemeleridir. İnsanlar içinde bulunduğu gruplarla duygusal bağ kurmaktadır ve bu bağ sahip olunan olumlu izlenimden beslenmektedir. Başka bir ifadeyle, insanlar kendini sosyal gruplarla tanımladığında (örneğin, A partiliyim, B takımlıyım, C taraftarıyım, D ülkesinin vatandaşıyım vb.) sahip olunan sosyal kimliğin diğerleri tarafından sevilmesini, benimsenmesini, beğenilmesini isterler. Dolayısıyla, iç grup üyeleri birbirlerine karşı daha olumlu bir tutum sergileme yoluna giderken dış grup üyelerine karşı kendi sınırlarını çizmek ve kendini onlardan ayırmak isterler.
Brewer’e (2017) göre iç grup kayırmacılığı ile dış grup düşmanlığının hem birlikte hem de ayrı süreçlerde görülebilmektedir. İlgili araştırma insanların üç farklı şekilde iç ve dış gruba dair değerlendirme yaptığını söylemektedir. Birincisi, insanlar dış grubu kötülemeden veya düşmanlık beslemeden iç grup üyelerini kayırabilir. Bu durum, dış gruba karşı olumsuz tutumların zorunlu olmadığını belirtmektedir. Örneğin, tanıdığınız birine daha fazla yardım etmek herhangi bir dış grup düşmanlığını gerektirmez. Dolayısıyla, dış gruba karşı bir olumsuz tutum beslemeden de tanıdığınız insanlara daha fazla yardım edebilir veya onlarla işbirliğine sahip olabilirsiniz. İkinci olarak, insanlar iç grubu kayırmadan da dış grubu kötüleyebilir veya düşmanlık besleyebilir. Başka bir ifadeyle, dış gruba yönelik olan olumsuz tutumlar iç grup kayırmacılığından tamamen bağımsız olabilir. Sosyal hayatımızda bu durumu rekabet gerektiren alanlarda kolaylıkla görebiliriz. Birçok spor takımının taraftarının gösterdiği davranışlar bu yöndedir. Son olarak ise iç grup kayırmacılığı ve dış grubu kötülemenin eş zamanlı olabileceğini ifade etmektedir. Zimbardo’nun hapishane deneyi ifade edilen durum için iyi bir örnek olabilir.
Yukarıda belirtilen kavramların daha anlaşılabilir olması adına kolay bir uygulama faydalı olabilir.
- Kendinizi ait hissettiğiniz grupları (sosyal kimliklerinizi) tespit ederek başlayabilirsiniz.
- İç (dahil olduğunuz, ait hissettiğiniz, sevdiğiniz) ve dış (dahil olmadığınız, sevmediğiniz, hoşlanmadığınız) grup üyelerine yönelik ne tarz tutumlara sahip olduğunuzu gözlemleyebilirsiniz.
- Brewer’in (2017) sunduğu üç farklı süreci ilişkin olarak hangi sosyal kimliklerinizin bu süreçlere yol açtığını belirleyebilirsiniz.
Yapılan bir çalışma, iç gruba yardım etmeye veya dış gruba zarar vermeye ilişkin bir imkan verildiğinde insanların hangisini tercih edeceği sorusuna yanıt aramıştır (Amira, Wright ve Goya-Tocchetto, 2019). İlgili araştırmadan elde edilen bulgular insanların dış gruba zarar vermekten ziyade, iç gruba yardım etmeye tercih ettiklerini bulmuştur. Başka bir ifadeyle, iç grup üyelerine yardım etmek insanlar için daha birincil bir hedeftir. Zira, iç grup üyeleri arasındaki yardımlaşma işbirliğini arttıracak ve olumlu sosyal kimliğin pekişmesine katkı sağlayacaktır. Elde edilen diğer bulgular ise insanların sosyal kimlikleri dış grup tarafından tehdit edildiğinde yine olumlu sosyal kimlikleri korumak adına bu sefer insanların dış gruba karşı daha saldırganca davranabileceklerini göstermektedir. Görüldüğü üzere, insanlar olumlu sosyal kimliklerini korumak adına bazen iç grup kayırmacılığına eğilim gösterirken bazen de dış grubu kötüleme veya düşmanlık beslemeye eğilim göstermektedir.
İç grup kayırmacılığı farklı sonuçlara neden olabilir. Alanyazındaki bazı araştırmalar iç grup kayırmacılığının ayrımcılık gibi davranışsal sonuçlara neden olabileceğini belirtmektedir (örn. Greenwald ve Pettigrew, 2014). Konuya ilişkin olarak yapılan bir çalışma insanların sosyal kimliği tehdit altındayken iç grup kayırmacılığının daha fazla ayrımcılığa neden olduğunu bulmuştur (Perry ve diğerleri, 2018). Hatta, Brewer (1999) sosyal kimliğin tehdit altında olduğu durumda dış grup düşmanlığının tabiatı gereği ayrımcılıkla bağlantılı olduğunu vurgularken iç grup kayırmacılığının ise durumsal faktörlere bağlı olarak ayrımcılıkla ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, Perry ve diğerlerinin araştırmasından elde edilen bulgular özellikle kaynakların eşit dağılmadığı veya adil olmadığı bir koşulda iç grup kayırmacılığının daha fazla ortaya çıkacağını belirtmektedir.
Sonuç olarak, gruplar insanlara birtakım kimlikler vermekte ve üyeleriyle bir bağ oluşturmaktadır. Bu bağlar, insanların gerek durumsal gerek doğal koşullarda birbirlerine yönelik tutumlarını ciddi bir şekilde etkilemektedir. Günlük hayatın akışı içerisinde çok dikkat edilmese de insanlar sosyal kimliklerine uygun bir şekilde tepki vermektedir. Haliyle, bu tepkiler birey-birey, birey-grup veya grup-grup arasındaki etkileşimleri olumlu veya olumsuz bir yönde etkilemektedir. Bazen verilen tepkiler yanlılıklar veya düşmanlıklar içermektedir. Bu yazı bağlamında da ,olabildiğince, aynı veya farklı grupta yer alan insanların birbirlerine yönelik davranışlarının koşullara göre nasıl değişim gösterdiği ve düzenlendiği açıklanmaya çalışılmıştır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- Amira, K., Wright, J. C., & Goya-Tocchetto, D. (2019). In-Group Love Versus Out-Group Hate: Which Is More Important to Partisans and When?. Political Behavior, 1-22.
- Brewer, M. B. (1979). In-group bias in the minimal intergroup situation: A cognitive motivational analysis. Psychological Bulletin, 86,307–324. doi:10.1037/0033-2909.86.2.307.
- Brewer, M. B. (2017). Intergroup discrimination: Ingroup love or outgroup hate? In C. Sibley & F. Barlow (Eds.), The Cambridge handbook of the psychology of prejudice (pp. 90-110). Cambridge, UK: Cambridge University Press.
- Greenwald, A. G., & Pettigrew, T. F. (2014). With malice toward none and charity for some: Ingroup favoritism enables discrimination. American Psychologist, 69(7), 669.
- Perry, R., Priest, N., Paradies, Y., Barlow, F. K., & Sibley, C. G. (2018). Barriers to multiculturalism: In-group favoritism and out-group hostility are independently associated with policy opposition. Social Psychological and Personality Science, 9(1), 89-98.
- Tajfel, H., Billig, M., Bundy, R., & Flament, C. (1971). Social categorization and intergroup behaviour. European Journal of Social Psychology, 1, 149-178. doi:10.1002/ejsp.2420010202
Gönderinin Yazarı
Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi
Bir açıdan bakıldığında da haklı nedenleri var gibi duruyor. Mesela insan kendisine benzeyeni, kendisi gibi düşüneni, kendisiyle aynı durumda olanları daha iyi anlayıp, daha iyi bağ kurabiliyor.