Görsel kaynağı: https://disneyturkiye.com.tr/filmler/malefiz-kotulugun-gucu Malefiz, görkemli boynuzları, güçlü kanatları ve kusursuz makyajıyla klasik cadı prototipinden oldukça farklı.
Malefiz (Maleficent) isimli film, Disney tarafından, 1959 yılında animasyon filmi olarak sinemaya aktarılmıştır. Uyuyan Güzel Masalı’nın uyarlaması olan bu filmde olaylar, kötülük ile özdeş ‘cadı’ karakterinin gözünden anlatılır. Cadı prototipinin ana kahraman olduğu filmin ikinci yapımı, 2014 yılında sinemaya aktarılırken; serinin üçüncü filmi 2019 yılında sinemaya aktarılmıştır. Kuşkusuz ki sinema endüstrisi, elde edeceği kâr marjını ve ticari kaygıları gözetir. Ancak bu yazıda tartışmak istediğim, masallar ve filmler gibi kültürel mecralarda, açık veya örtük olarak okuyucuya\izleyiciye iletilen kadın temsiline yoğunlaşmaktır. İncelenecek filmlerin içerik analizi yapıldığında, filmlerin kurgularının\ senaryolarının kadının konumuna dair izler taşıdığı anlaşılmaktadır. Klasik masallarda cadı prototipinin cinsiyeti kadındır. Kadın, cadı imajı ile özdeşleşerek okuyucuya aktarılır. Bu aktarım kültürden kültüre ülkeden ülkeye yayılarak yeniden üretilir. Cinsiyetçi öğeler içeren Uyuyan Güzel Masalı’nın sinemaya aktarılan bu üç uyarlamasında ise ‘kadın temsili’, ticari kaygılar bakımından benzerlikler ve farklılar içerir. Öncelikle, 1959 yapımı filmde olaylar her ne kadar cadının gözünden anlatılsa da cadı; klasik masal cadısı imajıyla örtüşür. Filmde Malefiz büyü yapar, çirkindir, güçlüdür, yalnızdır ve güzeller güzeli Aurora’nın başına türlü belalar açar.
Serinin ikinci filminde ise kadının konumuna dair değişiklikler göze çarpar. Filme dair ilk izlenim, kurgunun oldukça eşitlikçi olduğu yönünde olabilir. Çünkü bu kez Malefiz, klasik cadı imajında olmayan özellikler ile donatılmıştır. Filmin içerik analizi yapıldığında ise güçlü, güzel, görkemli, anaç ve şefkatli özellikleriyle Malefiz’in hem cadı hem de peri olduğu anlatısı dikkat çeker. Filmde esasen cadının kötü yönleri iyileştirilmiştir. İyi ve ideal olana yakınlaştırılmıştır. Bu dönüşüm bir garip peri masalı çıkarmıştır ortaya. Malefiz ne cadıdır ne de peridir ama peri imajının eşsiz özelliklerine de sahip bir varlıktır. Bu bağlamda Malefiz’in dönüştürülmesi, birçok açıdan çağın algısına uygun bir tiptir. Cadı prototipinin istenmeyen, aşağılanan ve ötekileştirilen çirkinliği ve yaşlılığı; fiziki bir güzellik ve gençlik normlarıyla aşılmak istenmiştir. Burada üzerinde durulması gereken, çirkinlik-yaşlılık sarmalının ters yüz edilmesiyle cinsiyetçiliğin aşılamamış olmasıdır. Çünkü böylesi bir dönüşüm güzellik-gençlik normlarını yücelterek ve yeniden üreterek; güzel-çirkin ve genç-yaşlı dikotomik kurgusunda ilkine, yani güzel\genç olana değer atfedilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla kadına hasredilen roller güzel ve genç görünümüyle, toplumsal güzellik algısına gönüllü rıza göstermesidir.
Filmde yeniden üretilen ikinci rol ise ‘annelik rolü’dür. Ormanda yalnız yaşayan, kötü kalpli ve çirkin cadı; bu defa güzeller güzeli masum kıza yaptığı kötülüğü düzeltmek için çaba sarf eder. Çünkü onda klasik cadı prototipinde asla görülmeyen özellikler vardır. Malefiz, bir annede olması gerektiği düşünülen şefkatli, vicdanlı, fedakâr gibi duygulara haizdir. Malefiz doğurmamış olsa bile sahip olduğu bu duygular bir anne gibi tutum ve davranış sergilemesine yol açmıştır. Nitekim 20. yüzyıldan itibaren annelik algımızda bir değişiklik yaşanmıştır. ‘Kutsal anne’, ‘iyi anne’ gibi kavramlar; annelik içgüdüsüne dair tutum ve davranışları canlı tutan kavramlar olarak ön plana çıkmıştır. Filmde Malefiz’in doğurma gücü var mıdır, yok mudur belirsizdir. Ancak klasik cadı prototipinin çocuk düşmanlığı ve yamyamlık gibi vahşi özelliklerinin ters yüz edilmesiyle bu özellikler aşılmak istenmiştir. Böylelikle ters yüz ediş, geleneksel söylemlerin yeniden üretimine yol açmıştır.
Malefiz, ormanlarda yalnız yaşayan hem kötü hem de iyi bir melektir. Filmde salt ticari kaygıların gözetildiği ve ataerkil sistemin eylem ve pratiklerinden bağımsız olmayan; toplumsal norm ve değerlere uygun ve hegemonik kültürel söylemleri pekiştiren garip bir karakter yaratılmıştır. Malefiz isyan etse bile onun bu öfkesi sisteme zarar vermez. Yaşadığı Moors ormanını (doğasını) ve Aurora’yı kötülüklerden korumak için savaşır yalnızca. Oysa Uyuyan Güzel Masalı’nda -ve cadı prototipinin yer aldığı diğer masallarda- cadının öfkesi, sisteme zarar verdiği noktada kendisi için yıkıcıdır. Cadı, hâkim sistem tarafından dizginlenemediği yerde, vahşi bir şekilde cezalandırılır. Kötücül varlığı nedeniyle de başına gelenleri hak etmiştir üstelik. Kırk katıra bağlanır, uçurumdan yuvarlanır veya kızgın fırınlara atılır. Böylelikle hayata geri dönüşü sonsuza dek engellenir. Malefiz ise filmin sonunda elbette ki cezalandırılmaz.
Üçüncü film ise Uyuyan Güzel’in masal anlatısından oldukça kopmuş bir senaryoya sahiptir. Filmin bu yapımında ticari kaygıların baskın bir şekilde ön planda olduğu anlaşılmaktadır. Malefiz’e atfedilen roller değişmemiş olmakla birlikte bu filmde, onun kırılgan bir ruh haline sahip olduğu anlaşılır. Kızı yerine koyduğu Aurora’nın en ufak olumsuz bir sözü bile Malefiz’in kalbinde derin yaralar açar. Eşsiz bir güce ve gösterişe sahip böylesi bir karakterin ruhsal açıdan yıkılması, ancak böyle mümkündür. Her ne kadar bir cadı olsa da duygusal yönleri ön plana çıkan Malefiz, klasik cadı imajından koparılmak istenmiştir. Dahası yaşadığı yeri\doğasını ve kızı gibi sevdiği Aurora’yı korumak için gözünü kırpmadan belalar ile savaşır.
Klasik masal ve ilk animasyon filmindeki cadı imajı; diğer iki uyarlamada ters yüz edilmek istenmiştir. Ancak ters yüz etme, kadın-erkek dikotomik kurgusu içinde kadına karşı ötekileştirici söylemleri yeniden üretmiştir. Malefiz, kadınların böylesi kültürel mecralarda nasıl temsil edileceği konusunda tartışılması gereken çeşitli açmazlara düşer zira filmde kadınlara biçilen roller, hegemonik kültürel söylemler tarafından belirlenmektedir. Böylelikle de ters yüz ediş aksi bir biçimde hem ataerkil sistemi hem de filmler gibi kanallar aracılığıyla hegemonik söylemleri pekiştirerek, sistemi yeniden üretmektedir.
Kaynakca ve İleri Okumalar:
- Tokdemir, Kinem (2020). Uyuyan Güzel Masalında Malefiz Filmine Ötekileştirmenin Yeniden Üretimi: Cadı Prototipinin Ters Yüz Edilmesi Mi?. Toplum ve Kültür Araştırmaları Dergisi , (6) , 111-130.
- Tokdemir, Kinem. (2019). Kötü Kadın/İyi Kadın Zıtlığı: Batı ve Doğu Masallarında Cadı Prototipinin İncelenmesi. Marmara Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi, 3 (1), 38-50.
- Federici, Silvia (2001). Caliban ve Cadı: Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim. (Çev. Ö. Karakaş). İstanbul: Otonom Yayıncılık.
- Akın, H. (2002). Cadının Cinsiyeti Kadındır, Kebikeç 1, 157-166.
- Yaraman, Ayşegül (2002). Toplumsal Cinsiyetin Üretimi ve Yeniden Üretimi Bağlamında Psikoloji, Sosyal Psikoloji ve Medya Araştırmalarında Feminist Eleştiri. Toplumbilim, 2.
- Zipes, Jack (2018a). Peri Masalları ve Yıkma Sanatı: Çocuklar İçin Klasik Masal Türü ve Uygarlık Süreci. (Çev. Z. Ç. Kanburoğlu). İstanbul: Alfa Yayınları.
- Zipes, Jack (2018b). Dayanılmaz Peri Masalı: Bir Türün Kültürel ve Toplumsal Tarihi. (Çev. V. Atmaca). İstanbul: Alfa Yayınları.

Beykent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (İngilizce) bölümü araştırma görevlisi, Marmara Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Doktor Adayı. Siyaset sosyolojisi ve toplumsal cinsiyet alanlarında çalışır. Edebiyat, masal araştırmaları ve siyaset felsefesine ilgisi var. Ayrıca psikanaliz okumaları yapmayı sever.
knm.tkdmr@gmail.com