İrem Eker ve Banu Yılmaz’ın 2016 yılında Klinik Psikiyatri Dergisi’nde yayımlanan ‘Risk Alma Davranışı: Çocukluk Çağı Travmaları ve Benlik Saygısı Temelinde Bir Değerlendirme’ isimli makalesinden alınan verilere göre:
Sağlıklı bir toplum oluşturabilmek ve bunun devamlılığını sağlayabilmek için ülkenin genç nüfusunun önemi tartışılmaz bir gerçektir. Bu yaş grubunun özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, farklı disiplinler tarafından ele alınmasını gerektiren çeşitli sorun alanları söz konusu olmaktadır. Genç yaş grubunda yaygın olarak görülen sorunlu davranışlar, farklı alanların bu sorunla ilgili önleme ve müdahale çalışmalarında yer almasını gerektirmektedir. Bu sorunlu davranışlardan biri son yıllarda üzerinde daha fazla sayıda çalışmanın yapıldığı risk alma davranışlarıdır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre alkol ve tütün kullanımı, korunmasız cinsel ilişki, şiddet içeren olaylara karışma gibi riskli davranışlar 10-24 yaş aralığında yüksek oranlarda görülmektedir. Risk alma davranışı gelişimsel süreçte uyuma yönelik olarak değerlendirilse de uzun süreli olumsuz etkileri de gözlenebilmektedir.
Bu çalışmada genç nüfusu önemli ölçüde temsil ettiği düşünülen üniversite öğrencilerinde risk alma davranışlarının türleri ve yaygınlığı, aynı zamanda bu davranışların oluşumunda etkili olabileceği düşünülen çocukluk çağı travmaları ve benlik saygısıyla ilişkisi incelenmiştir. Katılımcıların 18 yaş öncesi travmatik maruziyetlerini değerlendirmek amacıyla bir ölçek kullanılmış (Çocukluk örselenme yaşantıları ölçeği) ve bu formda “duygusal kötüye kullanım ve duygusal ihmâl”, “fiziksel kötüye kullanım” ve “cinsel kötüye kullanım” olmak üzere üç alt boyut incelenmiştir. ‘’Benlik saygısı ‘’ ve ‘’Risk alma davranışları’’ da farklı ölçeklerle değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde yaşanan çocukluk çağı travmalarının, gençlerde risk alma davranışıyla (RAD) doğru orantılı olduğu, benlik saygısıyla ise ters orantılı olduğu saptanmıştır. Risk alma davranışı ve benlik saygısı arasında da ters orantı gözlenmiştir. Çocukluk örselenme yaşantıları ölçeğinin alt boyutları olan ‘çocukluk döneminde yaşanan duygusal kötüye kullanım ve ihmal’, ‘çocukluk döneminde yaşanan fiziksel istismar’ ve ‘çocukluk dönemi cinsel istismar’ kategorilerinin de benlik saygısı ve RAD ile ilişkileri ayrı ayrı incelendiğinde yukarıdaki sonuçlarla tutarlı olduğu bulunmuştur.
Yapılan analizler sonucu varılan bir başka çıkarım da en sık görülen riskli davranışların sigara ve alkollü içki kullanmak ve fiziksel kavgalara girmek olduğudur. Ayrıca sonuçlar cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, erkeklerin daha fazla risk alma davranışı sergilediği görülmüştür. Bu çıkarım, 2006 yılında Harris ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarını destekler niteliktedir. Harris’in çalışmasında da kadınların sağlık, eğlence ve kumar oynama alanlarında riskli davranışlarda bulunma olasılıklarının daha düşük olduğunu gözlenmiştir. Kadınlar bu alanları değerlendirdiklerinde erkeklere oranla daha fazla olumsuz sonuç̧ ve daha az zevk algıladıklarını belirtmişlerdir. Pawlowski ve arkadaşlarının 2008’de yaptığı başka bir çalışmanın sonuçları da cinsel seçilim kuramı temelinde değerlendirildiğinde genç̧ erkeklerin, etraflarında genç̧ kadınlar olduğunda günlük yaşam olaylarında daha riskli davranmaya meyilli olduğu düşünülmüştür.
Çalışma sonuçları daha derinlemesine incelendiğinde, cinsel istismar yaşantılarına maruz kalan bireylerin korunmasız cinsel ilişki, alkol ve madde kullanımı gibi riskli davranışlara daha eğilimli olabildikleri yönünde bulgulara rastlanmıştır. Fiziksel istismar geçmişi olan bireylerin ise, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde alkol ve sigara içme, yasal olmayan ilaç̧ kullanma gibi riskli davranışlara daha eğilimli oldukları gözlenmiştir. Aile içi şiddete maruz kalan çocukların daha fazla saldırganlık eğilimi gösterdiği; bunun da risk alma davranışlarıyla ilişkili olabileceği belirtilmiştir.
Bu çalışmanın sonuçları gençler arasında hem kendi hem de başkalarının yaşamlarını tehlikeye atabilecek davranışların yaygınlığı konusunda bir ipucu vermekte; dolayısıyla, bu örüntünün ortaya çıkmasında etkili olabilecek etmenlerin belirlenmesi ve önleyici müdahalelerin belirlenmesinin önemini ortaya koymaktadır. Çocukluk çağında maruz kalınan travmaların yetişkinlikte pek çok sorunla ilişkili olduğu bilgisinden hareketle, ergenlik ve genç yetişkinlikte bireysel ve toplumsal açıdan önemli bir sorun alanı olan risk alma davranışlarının bu olası temelini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Müdahalenin odağını belirtiden kökene kaydırmanın gerekebileceği durumlar olabileceği de akılda tutulmalıdır. Bu çalışma ayrıca benlik saygısı konusunda da tedavi kadar, benlik saygısına yönelik programlarla, önleyici müdahalelerin de göz önünde bulundurulabileceğine ilişkin kanıt sağlamaktadır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Eker, İ. & Yılmaz, B. (2016). Risk Alma Davranışı: Çocukluk Çağı Travmaları ve Benlik Saygısı Temelinde Bir Değerlendirme. Klinik Psikiyatri Dergisi, 19(1): 27-36