Çoğul kişilik bozukluğu (dissosiyatif kimlik bozukluğu) 1800’lü yıllardan beri tanımlanan, dissosiyatif bozukluklar içinde en çok ilgi çeken, bellek ve kimlik bozukluklarıyla giden bir psikiyatrik bozukluktur. Bu bozukluk 1900’lü yılların başında ABD’de kazandığı önemi, önce şizofreni daha sonra borderline kişilik bozukluğu gibi tanıların ortaya çıkması ile yitirmiş ve uzun yıllar çok az sayıda hasta, bu tanıyı alarak sağaltım görmüştür.
Çoğul kişilik bozukluğu tanısı alan olguların büyük bir çoğunluğu kadındır. Yapılan araştırmalarda kadınların oranı %88-98 arasında değişmektedir.
NEDENLERİ
- Örseleyici yaşam olayı: Genellikle çocukluk dönemine ilişkin fiziksel ya da cinsel istismardan (sıklıkla da ensestten) söz edilmektedir. Diğer örseleyici olaylar arasında; yakın bir akraba ya da arkadaşın ölümü, ölüm ya da bir örselenmeye tanıklık etme, terk edilme, duygusal baskı sayılabilir.
- Bozukluğun temelinde bedensel, ruhsal ya da kültürel bir eğilimin olması: Çoğul kişilik bozukluğu tanısı konmuş olgularda, bu bozukluğa yol açabilecek bir neden ortaya çıkarabilmek için çok çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bireysel olgularda yapılan incelemeler sonucunda çoğul kişilik bozukluğunun tek bir nedene bağlanamayacak denli karmaşık bir yapısının olduğu gösterilmiştir.
- İyatrojenik bir bozukluk: Kimi yazarlar terapistlerin bazı belirtileri öne çıkararak çoğul kişilik bozukluğu olgularını etkilediklerini vurgulamışlardır. Spanos, bozukluğun sosyal psikolojik çerçevesi içinde iyatrojenik bir boyutu olduğunu kabul etmiştir. Hastaların edindikleri bilgileri aktif olarak kullanarak, kendi amaçlarına uygun bir imaj yaratabileceklerini ve bu yolla bir bireyin, bu tür hastaların toplumun ilgisini çeken kitaplardan ve filmlerden esinlenerek çoğul kişilik bozukluğu rolü oynamayı öğrenebileceği ileri sürülmüştür.
- Dış desteğin olmaması: Çoğul kişilik bozukluğu olan birçok olguda, anne, baba, öğretmenler ve diğer yakınlar gibi yatıştırıcı olarak rol alan önemli kişilerin desteğinin olmaması bozukluğun gelişmesinde bir neden olarak ortaya konmuştur.
- Bir kişilik bozukluğunun alt tipi olması: Çoğul kişilik bozukluğunu bir kişilik bozukluğu olarak açıklayan teorilerin temelinde kişiliğin gelişim sürecinde, erken çocukluktaki birbirine karşıt düşüncelerin derin bir etkisi olduğu görüşü vardır.
KLİNİK ÖZELLİKLERİ
Çoğul kişilik bozukluğu süreğen dissosiyatif bir bozukluktur ve tanısı bir bireyde bir ya da daha fazla alt kişiliğin varlığının saptanmasıyla konur. İkinci kişiliğin ya da diğer alt kişiliklerin ilk ortaya çıkışı kendiliğinden ya da bu durumu çabuklaştıran olaylar (hipnoz, ilaç yardımıyla yapılan görüşme) aracılığıyla olabilir. Çoğul kişilik bozukluğu olan hastaların büyük bir çoğunluğunda çocukluk döneminde (sıklıkla beş yaşından önce) bir örselenme öyküsü olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle bozukluğun ilk bulgularının ortalama 6 yaş dolayında ortaya çıktığı, bunun 3 yaşına kadar inebileceği bildirilmiştir.
Alt kişilikler arasındaki ilişkiler arkadaşlıktan, düşmanlığa değin değişebilir. Alt kişilikler arasındaki çatışmalar o denli fazladır ki, bir alt kişilik diğer alt kişiliği öldürmeye çalışır. Böyle durumlarda hastalarda özkıyım ya da kendini yaralama girişimi gözlenebilir. Asıl kişilik sağaltım için başvurandır ve hastanın herkesçe bilinen kimliğini taşır. Bu kişilik çökkün, bunaltılı olma eğilimindedir.
SONUÇ
Çoğul kişilik bozukluğu tanısının ister ülkemizde isterse yurtdışında olsun dar bir klinisyen grubu tarafından konması, nedeni ne olursa olsun birçok psikiyatristin hekimlik yaşamları boyunca tek olgu bile görememeleri, bu tanıya olan kuşkulu yaklaşımlar belki de önyargıların çok zor kaldırılabileceğinin açık göstergeleridir. Ülkemizde yapılmış ya da yapılacak olan nesnel, yansız, bilimsel çalışmaların açık biçimde sergilenmesi hem psikiyatristlerin bu konudaki eğitimlerine katkıda bulunacak, hem de bu yolla gizli kalmış çoğul kişilik bozukluğu olgularının ortaya çıkmasına yardımcı olabilecektir.
YAZARDAN ÖNERİ
Bu yazılanlar doğrultusunda ufak bir film tavsiyesi yapacağım. 1976- ABD yapımı “SYBIL” filmini çoğul kişilik bozukluğunu anlamlandırabilmek adına izlemenizi öneririm.
Şimdiden iyi seyirler.
KAYNAK VE İLERİ OKUMA
Lut Tamam, Nurgül Özpoyraz, Mehmet Ünal, Çoğul kişilik bozukluğu (Dissosiyatif kimlik bozukluğu): Bir gözden geçirme,3P Dergisi,s.45-53