Raportör: Beyzanur Aydın
İnsanlar yeryüzünde pek az yer kaplarlar. Yeryüzündeki iki milyar insanı bir mitingi dinlermiş gibi, sıkışık durumda ayakta dursaydı üst üste küçük bir adaya sığdırabilirdiniz. Ama insan yüreği kadar yer kaplarmış. Kuşkusuz Eda hocamın yüreği tüm dünyayı kaplardı. İnsan gerçeği yüreğiyle görebilir zaten. Kendisi benim çok kıymet verdiğim bir hocam. Bugün kendi gibi pozitif bir konudan bahsedeceğiz röportajımızda. Pozitif psikoterapi. Daha önce duymuş muydunuz? Gelin bir bilenden öğrenelim. Çok kıymetli Eda Hocam’a röportaj teklifimi kabul ettiği için teşekkür ediyorum.
– Merhaba Eda Hocam, öncelikle sizi tanımayan kişiler için kendinizi tanıtıp, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Tabi ki, merhabalar. Ben Eda Albayrak. Rizeliyim. 2016 yılında Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Bölümünden mezun oldum. Üç yıldır Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yapmaktayım. Aynı zamanda ruh sağlığı ve psikiyatri hemşireliği üzerine lisansüstü eğitimimi sürdürmekteyim. Geçtiğimiz yıl pozitif psikoterapi temel eğitimimi başarıyla tamamladım.
-Yolunuz Pozitif Psikoterapi ile nasıl kesişti?
Yaşam tarzlarımızın birbirine benzediği çok sevdiğim bir akademisyen arkadaşım Kübra Gülırmak ile koyulduk bu yola. Bir anlam yolculuğu içindeyken kendimizi pozitif psikoterapi eğitimi için sıralarda otururken bulduk. İyi ki çıkmışız bu yolculuğa. 🙂
-Bize biraz Pozitif Psikoterapiden bahsedebilir misiniz?
Tabi ki. Seve seve. 🙂 Pozitif psikoterapinin temelini Prof. Dr. Nossrat Peseschkian atmıştır. Psikodinamik yaklaşımlar, varoluşçu-humanistik yaklaşımlar, kültürel terapi yaklaşımları ve davranışçı yaklaşımlar terapide kullanılır. Pozitif psikoterapi bizlere insanın en temel özelliklerinden birinin sevme ve bilme yeteneği olduğunu söyler. Sağ beynimizin sevmeyle; sol beynimizin de bilme ve öğrenmeyle alakalı olduğunu söyleyebiliriz. İnsan doğduğunda boş bir levha değildir. Aksine; insan, sevme ve bilme yeteneğiyle dünyaya gelmiş olan, doğduğunda henüz okunmamış bir kâğıt gibidir. En temel olarak gelişen bu yeteneklerimizden başka yeteneklerimiz de gelişir.
-Peki hocam gelen bir danışan için pozitif yönden kasıt tam olarak nedir?
Güzel bir soru Beyzanurcum :). Aslında pozitif demek sadece olumluyu ifade etmez. Gerçek ve var olanı (positum) anlatır. Yani bu gerçekliğin içindeki olumsuz ve olumlu yanların bir arada olduğunu kabul eder. Genellikle hastalığa yakalandığımız zaman veya yaşamın getirdiği çatışma gibi durumlarda gerçeği tam olarak göremeyebiliyoruz. Pozitif psikoterapide danışanda var olan şikâyetler, gerçek yetenekler vurgulanarak pozitif olarak yeniden yorumlanır. Mesela “depresyon” hastası için geleneksel yorum “çökkünlük, yoğun acı hissetmek” olarak ifade edilirken pozitif yorum olarak bu durumu “kişinin yaşadığı çatışmalara derin duygusallıkla yanıt verme yeteneği” olarak görürüz. Veya “yalnızlık korkusu” yaşayan bir kişinin geleneksel yorumu “kendi başına kalamama” olarak tanımlanırken biz bu durumu “başkaları ile ilişkide bulunmaya değer verme” olarak yorumlarız. Ve bu pozitif yorumlarımızı danışanla da paylaşırız. Danışanı yargılamamak, onu anlamaya çalışmak bu süreçte çok önemli.
Pozitif psikoterapiden bahsetmeye devam edecek olursak terapi; umut, denge ve konsültasyon olmak üzere üç temel prensipten oluşmakta. Pozitif psikoterapinin insana bakış açısı pozitiftir. İnsanın dört temel kapasiteyle (beden, başarı, ilişki, gelecek) gelişim gösterdiğine inanır. Günlük hayatımızda herhangi bir çatışma yaşadığımızda problemle baş edebilmek için her birey belli bir alana yönelir. Bazı insanlar, yaşadığı zorluk karşısında fiziksel yakınmalar (beden) gösterirken, kimisi de kaçış yolunu kendini işe vererek (başarı) bulabilir. Bu kaçışlar kısa süreliğine işe yarayabilir fakat uzun vadede problem çözülmemiş olur. Ayrıca denge uzun vadede bozulduğu için kişide bazı semptomlar görülebilir. Terapideki amaç; bireye bu kaçış tepkilerinden hangisine başvurduğunu fark ettirmek, temel yeteneklerini geliştirmesini sağlamak ve günlük hayatında dengeli bir yaşam sürdürmesine yardım etmektir. Bu süreçte özellikle hikâye ve atasözleri de kullanılmaktadır. Terapi, gözlem/mesafe koyma, envanter uygulama, durumsal cesaretlendirme, sözelleştirme ve amaçları genişletme olmak üzere beş basamaklı bir süreçten oluşur. Gözlem/mesafe koyma basamağında, danışanla ilk temas sağlanır ve danışanın probleme belli bir mesafede bakması amaçlanır. Ayrıca pozitif yorumlarla kişinin olaylara farklı bir şekilde bakmasına yardımcı olunur. Envanter basamağında, danışanın denge modelinde hangi boyuta daha çok başvurduğu anlaşılmaya çalışılır. Durumsal cesaretlendirme basamağında, danışan gerçekçi bir bakış açısıyla durumun pozitif yönleri bakımından cesaretlendirilir. Sözelleştirme basamağında ise, danışanla yaşadığı temel çatışma üzerinde çalışılmaya başlanır. Son olarak amaçları genişletme basamağında, danışanın gelecekte hayatını nasıl yaşamak istediği üzerinde durulmaktadır.
-Bu güzel bilgiler için çok teşekkür ediyoruz hocam. Peki, buradan röportajı okuyacak olanlara ne söylemek isterdiniz?
Ne demek. Davetiniz için ben teşekkür ederim. Cümlelerimi Sabahattin Ali’nin sevdiğim bir sözü ile bitirmek isterim. “Perişan bir haldeydim. Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı.” Kendi gücünüzü fark etmeniz ve hayattan umudunuzu kaybetmemeniz dileğiyle.
Sevgilerimle.
Pozitif Psikoterapi Eğitiminden Kareler
(Olgu Psikolojik Danışma ve Pozitif Psikoterapi Merkezi, 2019-2020)
Eda Albayrak ‘a bu güzel röportaj için teşekkür ediyoruz. Sorularınızı yorum kısmına yazarak sorabilir, yazıyı daha çok kişiye ulaştırmak için paylaşabilirsiniz. Röportajın ikinci kısmı da gelebilir 🙂
Kaynakça ve İleri Okumalar:
Eryılmaz, A. (2020). Meta teori: Bir gelişim ve psikoterapi kuramı olarak pozitif psikoterapi. Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.
Karataş, Z. & Yavuzer, Y. (2019). Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları örnek uygulamalarla temel ve güncel kuramlar. Ankara: Pegem Akademi, 581-613.
Peseschkian, N. (2002). Günlük yaşamın psikoterapisi. (Çev. Ed. H. Fışıloğlu) İstanbul: Beyaz Yayınları.
Peseschkian, N. (2005). Pozitif aile terapisi. (Çev. M. Naim). İstanbul: Beyaz Yayınları.
Peseschkian, N. (2019). Doğu hikâyeleriyle psikoterapi. (Çev. Ed. H. Fışıloğlu) İstanbul: Beyaz Yayınları.
Peseschkian, N. (2020). Pozitif psikoterapiye giriş. (Çev. Ed. T. Sarı) Ankara: Anı Yayıncı
Okuması oldukça keyifli bir röportaj , merakımı kabarttığını da söyleyemeden geçemeyeceğim, emeğinize sağlık!
Öncelikle değerli geri bildirimleriniz için çok teşekkür ediyorum. Sizlerde merak uyandırabilmişim, ne mutlu bana 🌸 🙂
Girişi çok güzel yapmışsınız, sonucun Sebahattin’le olması daha güzel olmuş. Soracağım soru şu: Psikoloji bilimini seven, öğrenebilen, öğretebilen ve pozitif yönden değerlendirme yapabilen fakat bir türlü öfkesine hakim olamayan ve önyargılı olan bir öğrenci/kişi sizce bu alanda ilerleyebilir mi? İlerlese bile ne kadar sağlıklı kararlar verebilir?
Öncelikle kıymetli geri bildirimleriniz için röportajda emeği geçen herkes adına çok teşekkür ediyorum. Bir yerlerde birilerine dokunabilmiş olmak beni inanılmaz mutlu hissettirdi. 🙂
Sevmeye, öğrenmeye, öğretmeye ve pozitif yönden değerlendirme yapabilmeye olan ilgi ve isteğiniz ne kadar hoş. ✨
Tıpkı mutluluk, üzüntü gibi öfke de normal bir duygudur. Önemli olan ise öfkenin nasıl ifade edildiğidir. Eğer öfke kontrol edilemiyorsa öfkeyi kontrol edebilmeyi öğrenmemiz gerekir.
Psikiyatri bilimi kendine ve karşıdakine anlayışlı ve kabullenici bir tutumu içerir. Öncelikle önyargılarınızın sebeplerini iyi anlamak gerekiyor. Ve önyargılarınız kişilerarası süreci ne kadar etkiliyor? Önyargılarınızı fark edip bunu bir kenara bırakabilmek veya bunun üzerinde çalışıp sonra karşınızdakini anlamaya çalışmak terapötik ilişkiyi daha arttıracaktır. Çünkü bu yolculukta önce kendimizi anlamaya çalışmak çok önemli.
Eğer istiyorsanız tabi ki bu alanda ilerleyebilirsiniz. Ama bu söylediğim noktalara dikkat etmeniz bu süreci daha sağlıklı kılacaktır. ✨
İlginize teşekkür ediyorum, umarım faydalı olmuştur. 🙂
Eğer kelebekleri tanımak istiyorsak birkaç tırtıla katlanmak gerekir ✨🦋
Kesinlikle katılıyorum sevgili Beyza Nur 🙂
Hayat iniş çıkışlarla dolu. Eğer hep tekdüze yaşasaydık bazı şeyler bu kadar anlam ifade etmezdi. Tırtıllara katlanınca kelebekler daha bi anlamlı 🦋
Harika bir röportaj olmuş. Gerçekten de kendi gibi pozitif bir konu.
Canım Eda hocam, Sizin samimiyetiniz, insanlara yaklaşımınız, bakış açınız, desteğiniz…
Bi insan bi terapiye bu kadar mı yakışır. Seviliyorsunuz EDA HOCAM 🌸
Mervecim, ne kadar içten ve samimi bir mesaj bu🙂
Güzel yorumların için çok teşekkür ediyorum. ✨🦋
Birtanecik Eda Hocammm🤩🥰
Röportajı okurken sesinizdeki huzur, samimiyetiniz, pozitif yaklaşımınız, içten gülümseyişleriniz.. hepsini taa buradan yeniden hissetmek çok iyi geldi💪🏻
Terapi sizi ne güzel anlatıyor. Çok yakışıyorsunuz bu alana🌟
Sizin öğrenciniz olmak muazzam bir duygu. Sizi çoook seviyoruz❤
Büşracım, samimi ve içten yorumun için çok teşekkür ediyorum. Çok duygulandım. Her biriniz çok kıymetlisiniz. Sevgilerimle. 🌸🥰