Herkese merhabalar.
Kişilerin bilgi, deneyim ve görüşlerini aktardıkları röportaj serilerine devam ediyorum.
Her insanın okunması gereken ayrı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu röportajları yaparken bu düşünceme birçok kez daha hak verdim. Tanıdığımı düşündüğüm insanlara sorduğum sorular karşısında aldığım yanıtlar beni şaşırtıyordu. Bu röportajda da beni en çok şaşırtan noktalardan birisi Emel’in küçükken aynı zamanda polis olmayı istemesiydi. Kendisini tanısam da bu bilgiyi bilmiyordum. İnsanları korumaya dair ilgisinin olduğu aşikar. Hem belki hümanist bir tarafı da vardır. Tahminleri bırakıp, röportaj içeriğine dair sizlere de daha fazla gizli bilgi vermeden kısa bir takdim ile sizi röportaj ile baş başa bırakayım.
Emel ile ruh sağlığı alanında tanıştık. Onunla ortak bir yönümüz daha var. Kendisi de benim gibi acil serviste görev yapıyor. Bu nedenle birbirimizi gerçekten iyi anlayabildiğimizi düşünüyorum. Yalnız olmadığınızı bilmenin, kendiniz ile benzer koşullarda insanlarla görüşebilmenin ve ihtiyaç duyduğunuz anda destek alabilmenin kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Özellikle röportajın son kısmında verdiği bir alıntı, beni de derinden sarstı. Keyif aldığım ve yeni öğrendiğim aktarımların olduğu bu röportajı sizlerle de paylaşıyorum.
Kendisine röportaj teklifimi kabul ettiği için teşekkür ediyorum.
Değerli bir insanın röportajı için iyi okumalar diliyorum efendim.
– Sizi tanımayan kişiler için kendinizi tanıtıp, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Tabii. Merhabalar, ben Emel. 6 aydır acil servis hemşiresi olarak görev yapmaktayım. Ruh sağlığı ve psikiyatri hemşireliği üzerine lisansüstü eğitimimi sürdürmekteyim. Tez sürecine yeni giriş yapmış bulunmaktayım. Trakyalıyım. Tenis oynamayı, yeni yerler, yeni insanlar, yeni tatlar tanımayı; ukulele çalmayı ve İstanbul’u çok seviyorum 😊
– Yolunuz hemşirelik ile nasıl kesişti?
4-5 yaşında başlayan, “Yılan Hikayesi” isimli diziyi izlerken “Memoli” karakterine hayranlığımdan dolayı polislik isteğim dışında çok küçük yaşlarımdan itibaren ideallerim arasında sağlık alanında çalışmak vardı. Bunun da altında insanlara faydalı olmayı ve insanlarla kurulan ilişkiyi sevmem yatıyordu. Üniversite tercihlerine kadar aklımda hemşirelik yoktu ve danıştığım hemşireler bu mesleği tercih etmemem gerektiğini söylüyordu. Ancak yakın arkadaşımla konuştuğumda hemşirelik yazmaya karar vermiştim. Eğitim hayatına ve uygulama sürecine başlamamla mesleğin aslında ne kadar geniş ve insan ilişkilerine dayalı bir meslek olduğunun farkındalığını kazanıp mesleği kısa zamanda sevmeye başlamıştım. Staja çıkmaya başladığım ilk dönemlerde hastaların mevcut durumundan etkilenip kendimi ağlarken buluyordum. Bir hastayla konuştuğumda onun için umut kaynağı olmam beni bir yandan çok değerli hissettirirken diğer bir yandan da bana ağır geliyordu. Kendimi sadece bir meslek yapmak için değil de insanlara yardım etmek için orada var olduğumu hissediyordum. Sevdiğim birçok şey aslında hemşireliğin en önemli ve kıymetli özelliklerindendi. Belki küçükken ‘’Hemşire olmak istiyorum’’ demiyordum ama ‘’İşimi severek yapmak ve işime severek gitmek istiyorum’’ diyordum ve ben şu an bu dileğimi gerçekleşmiş hissediyorum.
– Psikiyatri hemşireliğinde yüksek lisans yapmaya karar vermişsiniz. Psikiyatri hemşireliğinde uzmanlaşmak nasıl bir duygu?
Okulumuz yeni olmasına rağmen lisans dönemimde alanında deneyimli ve yetkin birçok hocadan teorik ve uygulamalı dersler aldım. Açıkçası bu da lisansüstü eğitimde alanımı seçmemde işimi zorlaştıran sebeplerden biri oldu. Çünkü bir öğrencinin derse ilgisinin öğretmeniyle başladığını düşünüyorum.
Son sene psikiyatri dersimizin stajını toplum ve ruh sağlığı merkezinde yapacaktık. Öncesinde her ne kadar teorik eğitimini almış olsak da staja çıkmadan önce oldukça kaygılıydım. Hastalarla nasıl iletişime geçeceğimi bilmiyordum, yanlış bir davranışta bulunmaktan ve söylenmemesi gereken bir şey söylemekten endişeleniyordum.
Tabii tüm bu kaygı dolu düşünceler staja çıktığım merkezdeki psikoloğumuz Murat Bey’le tanışmamız ve onun bizleri hastalarla tanıştırmasıyla beraber henüz ilk günden kayboldu. Hastalarla etkili iletişimi sağladıkça, teorik bilgimi uygulayabildikçe ve bu uygulamalarla hastalardan olumlu geri bildirimler aldıkça ilgimin daha da arttığını fark ettim. Bu merkezde hastalarla birçok etkinlik yaptık. Yapmış olduğumuz bu etkinliklerde karşılıklı bir etkileşim söz konusuydu. Hastalarla birlikte bizlere de iyi geliyordu. Bu alana hizmet ederken; benim yolun başında var olan yargılarımı yıkan tüm deneyimlerimi çevremle de paylaşmaya, onların da var ise bu yargılarını kırmaya çalıştım. Ben bu konuda başarılı olduğumu düşünüyorum. Staja çıkacağım ilk gün benim için endişelenen annemi, yüksek lisans stajımda TRSM’ye getirdim ve tüm hastalarla tanıştırdım. Hastalar ‘’Emel Hemşirenin annesi gelmiş’’ diyerek annemi öyle içten karşıladılar ki, annemin şaşkınlığını hatırlıyorum 😊
İlgi alanımın psikiyatri olduğunu anladığımda ve bu alanda araştırmalar yaptığımda psikiyatrinin -en azından benim için- lisans bilgisiyle sınırlı kalmaması gerektiğini düşündüm. Derya deniz bilgiye, eğitime, uygulamaya sahip ve daha bilinmeyen, uygulanmayan birçok konu…
En az benim alanıma sağlayabildiğim kadar, alanım da bana her gün katkı sağlıyor. Bunun için kendimi çok şanslı hissediyorum.
– Lisans ve yüksek lisans eğitimleri arasında nasıl bir fark var?
Öncelikle lisans eğitiminde daha yüzeysel olarak anlatılan konuların lisansüstü eğitimde biraz daha derinine girmeye başlanıyor. Öğrencinin daha aktif rol oynamaya başladığı bir süreç olmasının yanında birçok sorumluluğu da yanında getiriyor. Daha ciddi, daha özenli ve titiz olunması gerektiğini düşünüyorum.
– Ruh sağlığında hangi alanlar ilginizi çekiyor? Neden?
Sanırım ilgimi en çok çeken alan çocuk ergen psikiyatrisi. Bu alanda araştırmalarımı yaptığım zaman büyük keyifle okuyor, aynı zamanda bu alana vereceğim katkı beni ayrı heyecanlandırıyor. Hemen arkasından acil psikiyatri geliyor. Belki ilgimin artacağı ama üzerine çok okuma yapmadığım alanlar da vardır. Yukarıda da dediğim gibi çok geniş ve keşfedilmeyi bekleyen çok alan var. Geri kalan konuları ayırt etmiyorum, hepsi benim bebeklerim 😊
– Acil serviste çalıştığınızı söylediniz. Acil servislerde, psikiyatrinin yeri var mı?
Acil serviste psikiyatri hemşiresine duyulan ihtiyaç, en az psikiyatri servisinde duyulduğu kadar dersem abartmış mı olurum? Bu konuya sadece psikiyatrik bir tanıyla gelen hastalar üzerinden yaklaşmıyorum. Psikiyatrik tanıyla gelen hastaların sayısı da yadsınamaz elbette.
Acil servise gelen hastaların büyük bir çoğunluğunun kaygı düzeyi yüksek ve kurulan en ufak bir iletişimin etkisi bile çok önemli olup, büyük etkiye sahip olmakta. Etkili kurulan iletişim sayesinde hastanın tedaviye ve hastalığına uyumu artıyor, acil serviste kaldığı süre azalıyor, hemşirenin yapacağı her uygulamada hasta da daha yardımcı bir yaklaşım sunuyor. Karşılıklı kazanç sağlanmış oluyor.
– Sizce insanların neye ihtiyacı var?
Ben bu soruda ayrım yapmadan tüm insanlığı ele almak istiyorum. Bence hepimizin anlayışa ve birleştiriciliğe ihtiyacı var. Her konuda insanlar devamlı bölünüyormuş gibi hissediyorum. O siyah, bu beyaz; o çalışkan, bu tembel; o kıdemli, bu çömez… Daha sayabileceğimiz, çevremizde gördüğümüz/görmediğimiz, belki bizim için de yapılan ve hatta belki bizim bile istemli/istemsiz yaptığımız sayısız ayrım. Psikiyatri hastaları da öyle değil mi? Toplumu psikiyatri hastalarından korumak için yıllardır süregelen dışlama, uzak tutma davranışları ve uygulamaları…
Tüm bunların oldukça gereksiz olduğunu düşünüyorum. Belki hiç kimse eşit şartlarda doğmadı ama bu kimsenin kimse üzerinde üstünlüğü olacağı anlamına gelmiyor.
– Buradan röportajı okuyacak olanlara ne söylemek isterdiniz?
Paulo Coelho’nun en sevdiğim kitabı olan Simyacı’dan bir alıntıyla bitirmek isterim. “Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle.” Staja çıkmadan önceki korkum, çıktığıma oranla daha yüksekti; denize girmeden önce suyun soğukluğuna karşı duyduğum endişe, denize girdikten iki dakika sonra kayboluyordu. Denemekten, başlamaktan çoğu zaman korktum ama denediğim için hiçbir şeyden pişman olmadım. Hayatta iyikilerinizin, keşkelerinize galip gelmesi ümidiyle!
Röportaj katkısından ötürü Emel Küçüktatar‘a tekrar teşekkür ediyoruz. Siz de bu röportajı paylaşarak, daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Sorularınız varsa yorum olarak gönderebilirsiniz. Belki röportajın ikinci bir kısmı da gelebilir. 🙂
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com
İçerikte belirtilen gereklilikler ile ilgili Acil servislerde;
Hastalar başta olmak üzere hem hasta yakınları açısından hem de ekibin etkin iletişimi ve çalışması açısından kesinlikle Psikiyatri Hemşiresi uzmanı bulunulması gerekiyor diye düşünüyorum.
Aynı zamanda kaleminize sağlık Emel hanım.
Alanımıza katkılarınız ve deneyim paylaşımınız için teşekkürler.
Hipokampus akademi aracılığı ile bu güzel paylaşımların bizlere ulaşmanı sağlayan Hipokampüs Akademi’nin güzel ekibine katkılarından dolayı kendi adıma çok teşekkür ederim. Güzel örnekleri görmek mutluluk verici. 🥰🙃
Öncelikle değerli geribildiriminiz için ve bu röportajda emeği geçen herkese tekrar teşekkür ederim.
Kesinlikle sizinle aynı görüşü paylaşıyorum. Acil serviste görev yaptığımdan beri bu ihtiyacın önemini daha iyi kavramış bulunmaktayım. Umarım ihtiyacın fark edildiği bu alanlarda sayımızın ve yetkinliğimizin artması dileğiyle…
Çok içten ve ümit verici bir röportaj olmuş. Elinize emeğinize sağlık.
Bunu sizlere hisstirebilmişim, ne mutlu bana. Teşekkür ederim 🙂
İlk 24 ümde okudum röportajınızı ve 24 nöbetime başlamadan önce nasıl geçecek diye endişe ederken şu an endişemin azaldığını düşünüyorum 🙂 Emeğinize sağlık . Başarılarınız katlanarak artsın
Merhaba Ceyda Hanım. Ben de benzer duyguyu ilk 3 günaşırı 24’ümde yaşamıştım. Diğer korkularım gibi bu durum da korktuğum gibi olmadı ☺️
Bir işe başlamak benim için bitirmenin yarısından fazlası.
Umarım hepimiz başlama cesaretine her zaman sahip oluruz. Kendinize iyi bakın 🌸
Lisansüstü eğitim yapmak istediğim ancak alan seçme konusunda karasızlık yaşadığım şu zamanlarda çok tatlı geldi bu röportaj. Teşekkürler bu samimi paylaşım için. Emeklerinize sağlık.
Kararsızlık konusunda kendi günlük yaşamını bile zorlaştıran biri olarak, size bu konuda dokunabilmiş olmak beni inanılmaz mutlu hissettirdi. Ben teşekkür ederim ✨
Bu kadar iyi bir röportaj ile karşılaştığım için kendimi şanslı hissediyorum
Çok çok teşekkür ederim Gülşah Hanım 🌟💖