Ezgi Sarı ve Hülya Arslantaş‘ın 2018 yılında Arşiv Kaynak Tarama Dergisi‘nde yayınlanan ”Ergen Suçluluğu” isimli makalesinden alınan bilgilere göre:
Ergenlik dönemi, çocukluk çağı ve erginlik arasında yer alan, hızla artan fizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimin bir arada görüldüğü, yetişkinliğe geçişi ifade eden bir yaşam dönemidir. Ergen, topluma uyum sağlama ve onay görme isteğiyle, değişen ve gelişen kişiliği içinde çevrede yeni değerler aramaya, kişiliğinin olgunlaşması adına bir yön bulmaya çalışır. Toplumsal uyumun ölçüsünü, bireyin çevresindeki kişilerle olumlu ilişkiler kurarak bu ilişkilerini sürdürebilmesi, sorumluluk alabilmesi ve özellikle toplumun oluşturduğu kurallara uyabilmesi gibi temel davranışlar oluşturmaktadır. Ergen ise bu temel davranışlar çerçevesinde toplumsal uyumunu ortaya koyabilmektedir.
Ergenlik döneminde karşımıza çıkan suç davranışı, sadece bireyi ve aileyi değil toplumu da olumsuz etkileyen sosyal bir sorundur. Ergenin suça yönelmesinde,ergenin kimliğini oluşturma çabası, yetersizlik düşünceleri ve duygularıyla başa çıkmakta zorlanma, özerk hissetme ihtiyacı veya diğer psiko-sosyal ihtiyaçlarını karşılama ihtiyacı etkili olabilir. Ergenin içinde olduğu bu keşif süreci onu tehlike içeren riskli birçok davranışa itebilir. Ergenin birey olma sürecini tamamladığı ailenin yapısı, ailenin ekonomik gücü, çevre ve aile tarafından oluşturulan denetim mekanizmaları, ergenin kendini gerçekleştirdiği ikinci alan olan sosyal çevresinin değer yargıları suça zemin hazırlayan etkenlerdendir. Ergenlik döneminde görülen suçluluğun nedenlerini bireysel olarak; kişilik özellikleri,cinsiyet,yaş, zeka seviyesi, kalıtım, çevresel olarak; ailenin yapısı, okul, akran grubu, çalışma koşulları gibi temel nedenlerle açıklamak mümkündür. Suçun öğrenilen bir davranış olduğu düşünüldüğünde, yaşı itibari ile ergenlerin her şeyi öğrendiği gibi suçu da öğrenebileceği gerçeği kaçınılmazdır.
Ergen Suçluluğunun Nedenleri
A. Bireysel Nedenler
1. Cinsiyet
Suç işleme eğilimi açısından kız ve erkek çocukları arasında var olan biyolojik ve psikolojik farklılıkların işlenen suçların niteliğini etkilediği düşünülmektedir. Suçluluk ile ilgili yapılan pek çok araştırmanın sonucuna göre kadınlar suç davranışı ve suç davranışını tekrarlama oranı açısından erkeklere kıyasla daha düşük düzeyde risk grubunu oluşturmaktadırlar. Başka bir ifadeyle, erkeklerin suç işleme riski kadınlardan daha fazladır.
2. Yaş
Ergenlik döneminin 11-20 yaş arası gibi uzun bir süreyi kapsadığı düşünüldüğünde suç olgusu için bu dönem önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırmada 16-18 yaş grubu arasında suç işlemede artış olduğunun saptanması gençlerde suç işlemenin orta ergenlik döneminde yoğunlaştığını göstermektedir.
3. Kalıtım
Genetik olarak suç davranışına eğilimli olmak uzun zamandan beri araştırmacılar için önemli bir sorunun kaynağını oluşturmaktadır. Kalıtsal özelliklerin suç davranışıyla ilişkili olduğunu savunan görüşe göre, kalıtsal olarak aktarılan kod her neyse, suç davranışına neden olan kötü bir özelliktir. Yapılan araştırmalara göre de suç davranışı üzerinde sadece çevre etkisinin değil kalıtsal faktörlerinde etken olduğu görülmüştür.
4. Fizyolojik Özellikler
Fizyolojik özelliklerle bireyin davranışı arasındaki ilişkiyi incelemiş ve “davranış yapının bir işlevidir” sonucuna varılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir beden tipinde “suçlu kişiliği yoktur” yargısına varılmıştır.
B. Çevresel Nedenler
1. Ailesel Özellikler
Çocuğun suç davranışına yönelmesinde yetiştirildiği aile, anne ve baba tutumları, ailede suç işlemiş ya da suç işlemeye eğilimli bireylerin varlığı, ailenin ekonomik düzeyi, ailede var olan çocuk sayısı, anne ve babanın birliktelik durumu, aile içinde madde kullanımı ve çocuğun aile içinde maruz kaldığı istismar gibi etmenler etkilidir.
2. Okul Çevresi
Sosyolojik suç kuramlarından olan sosyal kontrol kuramına göre bireyin suç davranışında bulunması toplumsal bağlılığıyla açıklanabilir. Birey toplumsal yapılara (aile, akran grubu, okul) olan bağlılığı arttıkça suç davranışından uzaklaşmakta, bu bağlılık zayıfladıkça suç davranışında bulunma olasılığı artmaktadır. Okulun ergenler üzerindeki etkisini araştıran bir araştırmanın sonucuna göre, ergenlerin suç davranışlarından uzaklaştırılmaları için en etkili yer okuldur.
3. Akran Grubu
Arkadaş grupları içinde suç davranışına eğilimli ya da suç işlemiş arkadaşların bulunması durumunda ergenler bunlardan kolayca etkilenebilmekte, etkilenmeyle kalmayıp uygun koşullarda eyleme dökebilmektedirler. Bu durum ergenin akran grubunda daha kolay onay görmesinin ve böylece ergenin kendine olan güveninin yükselmesinin, duygu ve düşüncelerini açıkça paylaşabilmesinin olanağını sağlamakta ancak buna karşıt olarak kazanılan olumsuz davranışların pekişmesine sebep olmaktadır.
4. İş Yaşamı
Aile denetiminden yoksun ve yaşça kendisinden çok daha büyüklerin yanında olan çocuklar, uygun olmayan çeşitli çevrelerle temasa girme, madde kullanımı, istismar gibi pek çok olumsuzluğa karşı savunmasızdırlar. Bunun yanı sıra çocuğun maneviyattan mahrum kalması, ekonomik sorunlara göğüs germeye çalışması ve para kazanma çabasının küçük yaşta başlaması gibi pek çok olumsuzluklar iş yaşamına başlayan çocukları suç davranışına itebilir.
Sonuç olarak; ergenler içinde bulundukları dönemin özelliği nedeni ile suç davranışına yatkınlık açısından risk grubunu oluşturmaktadırlar. Her an risk davranışı almaya yatkındırlar. Bu nedenden dolayı ergenler özellikle suç işleme açısından risk faktörlerine de sahiplerse suçlu ergen olma yolunda ilerleyebilirler.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Sarı, E. & Arslantaş, H. (2018). Ergen Suçluluğu. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. 27(4):397-413.

Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi . Nöropsikoloji, psikoseksüel bozukluklar ve psikoterapi ilgi alanlı keşif sever.