Fromm ve Freud’un yazılarında ve psikanalitik yaklaşımda ortaya konulduğu gibi belli başlı karakter tipleri insanlar arasında yaygın olarak görülmektedir. Tabiki bütün insanlığı 4 tip karakter tipine sınırlandırmak mümkün değildir. Fakat Psikanalist öğreti ve Freud’un keskin gözlem yeteneği sayesinde her toplumda belirlenebilecek birkaç karakter tipi vardır. Bunlar:
1- Oral-Alıcı Karakter
2- Oral-Sadistik Karakter
3- Anal-Sadistik Karakter
4- Genital Karakter
Adlarından da anlaşılabileceği üzere bu dört karakter tipi Freud’un -yani psikanalitik teorinin- Psiko-analitik gelişim dönemleriyle oldukça bağlantılı teorilerdir.
Bunlardan ilki olan Oral-Alıcı Karakter yapısı, sürekli olarak insanlardan uyaran bekleyen ve hem maddi hem de manevi açılardan ‘’doyurulmayı’’ bekleyen insanları tanımlar. ‘’Elini açıp bekleyen’’ ve pasif-alıcı konumunda olan bu karakter tipi ihtiyacı olan her şeyi dışarıdan bekler ve uyarılmaya bağımlıdır. Bu uyarıcıları ve her şeyin kendi kendine gelmesi olayında da haklı olduğunu düşünür. Ya son derece iyi ve itaatkar bir insan olduğu için ya da üst düzey narsisizme sahip olduğu için kendini diğerlerinden üstün görerek insanların onu ‘’doyurmasının’’ kendi hakkı olduğunu düşünür.
İkinci karakter yapısı olan Oral-Sadistik Karakter de tıpkı bir önceki karakter gibi her şeyin dışardan geleceğine ve bunun için hiçbir çaba göstermemesi gerektiğine inanır. Ama bu karakteri oral-alıcı karakterden ayıran en büyük özellik, ihtiyacı olan şeylerin kendisine başkaları tarafından verilmesini doğrudan beklemeyişidir. Bir diğer deyişle başkaları ona, istediklerini kendi rızalarıyla vermezlerse oral-sadistik tip bunu zorla, onlara baskı yaparak elde etmeye çalışır. Bu tip diğerine göre daha baskın karakterli ve daha özgüvenli, sömürücü bir karakteri betimler.
Üçüncü tip, Anal-Sadistik Karakter’dir. Bu karaktere sahip olanlar yeni bir şeylerin olmayacağına elde edilemeyeceğine inanırlar. Ve bu inançlarından dolayı da sahip olduklarını ne pahasına olsun korumaları ve onları asla kaybetmemeleri gerektiğini düşünürler. Kendilerinden hiçbir şeyin ayrılmasına izin vermezler. Çevreyle olabildiğince az ilişkiye girmek, korunmaları için gereklidir. Bir bakıma yobaz tipleri betimliyor denebilir. Freud ise bu tiplerin en belirgin özelliklerini; düzenlilik, eli sıkı olmak ve inatçılık olarak gözlemlemiştir.
Dördüncü ve son karakter tipimiz olan Genital Karakter tipi diğer tiplere nazaran daha olgun ve daha gelişmiştir. Freud, yukarıda sıralanan üç karakter tipinin kolaylıkla tanınabilmesine rağmen genital karakter tipinin kolaylıkla saptanamayacağını söyler. Freud’a göre bu karakter, sevme ve çalışma yeteneklerinin temel taşıdır. Tabiki Freud’un ‘’sevme’’ kavramından anladığı bizim aldığımız sevme değildir. O’na göre kazanç avcılarının dolu olduğu bir toplumdaki, sevginin alçaltılmış biçimidir bu. Freud’un bu karakter tanımından bir burjuva ve orta sınıf insanını betimlediği anlaşılmaktadır. Yani sevgi yeteneğini kısıtlayan ya da kısıtlaması gerektiğini düşünen, başkalarının işlerini organize etme ve onları kullanma amacına yönelik bir çalışma biçimindeki ‘’erkeği’’ ele almaktadır.
Freud gözlem ve analiz yeteneklerinin büyüklüğünün sorgulanmasına gerek olmadığını bütün bilim ve felsefe camiasına kanıtlamış bir bilim adamı ve düşünürdür. Bütün hayatını insanları inceleyerek ve onlara kulak vererek geçirmiştir. Fakat bunların yanında tabiki her bilim adamı gibi hatalar yapabileceğinin de farkında olmalıyız. Bunlardan daha da önemlisi şudur ki Freud bilimde bireycilik anlayışının ve psikoloji biliminin büyük adımlar atmasına, bu ve bunun gibi gözlemleri sayesinde katkıda bulunmuştur.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
Erich Fromm – Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları
Sigmund Freud – Narsisizm Üzerine