Duyduğunuz seslerin kokularının olabileceğini hiç düşündünüz mü? Ya aldığınız kokuların renkleri olsaydı yaşamınız nasıl bir hâle gelirdi? Çikolata yerken kulağında piyano sesi duyan insanlar olduğunu söylesem şaşırır mıydınız? Gelin “Sinestezi (Synesthesia)” denen bu duruma daha yakından bakalım.
Kelimenin kökenine baktığımızda Latince “esthesia”; algılamak, hissetmek anlamında kullanıldığını görürüz. Başına “An” olumsuzluk eki getirdiğimizde “Anesthesia (Anestezi)” hissizleşme, hissedememe anlamına gelirken beraber/birlikte anlamına gelen “Syn” ekini getirdiğimizde “Synesthesia (Sinestezi)” yani duyuların birlikte algılanması gibi bir anlam söz konusudur. Yani bu bireyler birden fazla duyuyu birlikte algılayabiliyorlar. Örneğin kırmızı rengi gördüklerinde ağızlarında şekerli bir tat oluşurken sarı rengi gördüklerinde metal tadını alabiliyorlar veya rap müzik duyduklarında burunlarına patates kızartmasının kokusu gelirken rock müzik duyduklarında et kokusu alabiliyorlar. Sinestezi durumu ilaçlara, duyusal yoksunluğa veya beyin hasarına yanıt olarak da ortaya çıkabiliyorken araştırmalar sinestezinin genetik nedenlerine odaklanmıştır.
Normal bireylerde görsel uyaranlardan gelen sinyaller beyindeki görme merkezine (Oksipital lob), işitsel uyaranlardan gelen sinyaller beyindeki işitme merkezine (Temporal lob), aldığımız kokulardan gelenler beyindeki koku alma merkezine, diğer duyulardan gelen sinyaller de beyinde belirli yollardan geçerek ilgili merkezlere giderler. Sinestezi durumuna sahip bireylerde örneğin görsel bir uyaran beynimizin arka kısmındaki görme merkezine sinyal gönderirken tat alma merkezine giden sinyalleri de aktifleştirir. Böylece bu bireylerin gördükleri renkler ağızlarında farklı tatlar bırakır.
En sık rastlanan durum “grafem-renk türü sinestezi” durumudur. Bu bireyler harf ve sayıları hepsi siyah kalemle yazılmış olsa bile her birini farklı renkte görebilir. Örneğin “S” her zaman yeşil, “5” kırmızı, “8” ise sarı olabilir.
Yukarıdaki örnekte soldaki resimde 5 rakamları arasında bulunan 2 rakamlarını ayırt etmede sinestezi durumuna sahip bireyler oldukça başarılıdır. Çünkü bu rakamları sağdaki resimdeki gibi farklı renklerde göreceklerdir. Bu konu üzerinde araştırmalar yapan Ramachandran ve arkadaşları (2001) beyinde harf ve rakamların şekillerini algılayan bölgeler arasında çapraz bağlantılar olduğunu bildirmiştir. Daha sonra yine Ramachandran ve ekibinin yaptığı bir çalışmayla (2011) grafem-renk türü sinestezide benzer şekilli harflerin, benzer renkleri anımsattığı belirtilmiştir.
Aslında hepimizde az da olsa var olan bu durum bebeklerde maksimum düzeydedir. Yani bebekler örneğin salladıkları sesli oyuncaklarla birlikte çeşitli renkler görebilirler. Fakat bu durum zaman geçtikçe bazı genlerin aktifleşmesi nedeniyle körelir. Buna rağmen karanlık bir odada havlama sesini duyduğumuzda hepimizin gözlerinde bir köpek imgesi oluşur. Bir çekiç gördüğümüzde dokunmasak bile onun soğuk, ağır ve gürültülü olduğu bilgisi kafamızda canlanır. Örneğin aşağıda harf olduğu bilinen iki sembol bulunmaktadır. Sembollerden birisinin okunuşu “kiki”, diğerininki ise “bouba”. Sizce harflerden hangisi kiki, hangisi bouba olurdu?
Yapılan araştırmaya göre (2015) insanların çoğu soldaki harfi bouba, sağdakini kiki olarak adlandırmaktadır. Bu duruma “Bouba/Kiki Etkisi“ denir ve ilk olarak sesler ile şekiller arasında rastgele bir bağlantı olmadığını düşünen Wolfgang Köhler tarafından 1929’da fark edilmiştir. Ramachandran ise bu durumu sinestezi benzeri bir durum olarak tanımlamıştır. Kiki kelimesi okunurken yaşanan kesiklik (ki ki) sembolde köşelere karşılık gelirken, bouba kelimesi birbirini takip eden kıvrımlara karşılık gelmektedir.
Sinestezi durumu şaşırtıcı olsa da evrimsel süreçte insan popülasyonu içerisinde %4 gibi yüksek (insan popülasyonunun büyüklüğü düşünülürse) bir oranda kalarak günümüze kadar oran değişmeden gelmiştir. Öyle ki bu duruma sahip birçok ünlü sanatçı ve bilim insanı vardır. Bunların arasında fizikçi Richard P. Feynman ve şair Arthur Rimbaud ile Charles Baudelaire’i sayabiliriz.
Sinestezi durumunun evrimsel süreçte neden elenmeyip nesilden nesile aynı oranda aktarıldığı hâlâ merak konusudur. Araştırmalar bunun nedenini anlamak için genetik nedenlere odaklanmıştır. Bu nedenler tespit edilirse sinestezinin evrimsel süreçteki faydaları daha iyi anlaşılabilir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Brang, D., & Ramachandran, V. S. (2011). Survival of the synesthesia gene: Why do people hear colors and taste words?. PLoS biology, 9(11), e1001205.
- Brang, D., Rouw, R., Ramachandran, V. S., & Coulson, S. (2011). Similarly shaped letters evoke similar colors in grapheme–color synesthesia. Neuropsychologia, 49(5), pp.1355-1358.
- Karaismailoğlu, Serkan. “Sinestezi ve Gökkuşağını Koklamak”. Erişim: 19 Ocak 2020. https://www.youtube.com/watch?v=h7XfjFaKdE0
- McCormick, K., Kim, J., List, S., & Nygaard, L. C. (2015, July). Sound to Meaning Mappings in the Bouba-Kiki Effect. In CogSci (Vol. 2015, pp. 1565-1570).
- Ramachandran, V. S., & Hubbard, E. M. (2001). Synaesthesia–a window into perception, thought and language. Journal of consciousness studies, 8(12), pp.3-34.
Uludağ Üniversitesi
onurbayirli17@gmail.com