Aşırı Hayal Kurmanın Tehlikeleri
Hayal kurmak (veya bir şeylere dalmak) zevk verici şeylerden biridir. Sıkıcı bir toplantıdayken, trafikte kalmışken veya yürüyüş yaparken kendinizi şımartabilirsiniz. Bu hayaller, hayattan ne istediğinizin ve ne için çabaladığınızın göstergesidir. Ama aynı zamanda olduğunuz yere sıkışıp kalmanıza da sebep olabilirler. Hayalperestler hayallerini gerçekleştirenler olmadan hayatta hiçbir yere varamazlar. Hayali kurulan gelecekte takılı kalmak, onlara ulaşmak için aşılması gereken engellerin ve harekete geçme gerekliliğinin görmezden gelinmesine sebep olabilir.
Çoğumuz için hayal kurmak bir ilham kaynağıdır. Ani olaylardan, içsel düşünce ve duygulara doğru akan bir özgürlüğün zihinsel sınırlarıdır. Hayal kurma, risk almadan gelecekteki senaryoları planlayıp prova edebileceğimiz sanal bir dünyadır.
Buna karşılık, sadece mevcut gerçekliğe odaklanmak da nereye gideceğimiz konusunda yön göstermez. Sorunlarımıza yoğun bir şekilde odaklanmak her zaman pratik çözümler getirmeyebilir. Hayal kurmak, problem çözmeye ve gelecek için plan yapmaya yardımcı olur. Bununla birlikte, arzu edilen gelecek hakkında hayal kurmak insanları geçici olarak başarılı hissettirebilir. Sonuçta hedeflerinize ulaştığınız bir dünya hayal edebiliyorsanız, neden onları gerçek dünyada yakalamaya zahmet edesiniz? Hayali bir başarı deneyimini resmetmek, fanteziyi eylem yoluyla gerçeğe dönüştürmek için gereken enerjiyi azaltır.
Öyleyse neden gelecek hakkında hayal kurmaya bu kadar meyilliyiz? Böyle yapmak aslında hayallerimizi gerçekleştirme şansımızı düşürüyorsa?
Hayaller baştan çıkarıcıdırlar. Olumlu düşünceler ve imgeler, rahatlama (can sıkıntısından kurtulma) ve sahte bir güvenlik duygusu sağlar. Hızlı duygusal faydalar sağlarlar. Kişinin, gerçekleştirme çabası olmaksızın gelecekteki başarısının tadını o an ve orada çıkarmasına izin verir. Fakat hayal edilen hedefler için çalışma motivasyonunu veya bağlılığı sağlamazlar. Kişi hayal kurmaya bağımlı hale gelebilir. Uyuşturucu bağımlılığına benzer şekilde, aşırı hayalperestler hayal kurmaktan zevk alırlar ve özel dünyalarından çıkmanın çok zor olduğunu görürler. 2002’de Psikolog Eli Somerl uyumsuz hayal kurma (Maladaptive Daydreaming) terimini ortaya atmıştır. Henüz literatürde bir bozukluk olarak kabul edilmemektedir. Uyumsuz hayal kurma, hayal kurmaya bağımlılıktır; sosyal aktivitelerde, fizyolojik gereksinimlerde ve günlük yaşamda sorunlara neden olabilmektedir. Bundan muzdarip kişilerin, alışkanlıklarından ve onu kontrol edememelerinden rahatsız oldukları bilinmektedir.
Uyumsuz hayal kurma bir kaçıştır. Hayalperestler, hatıralarından ve duygusal acılarından kaçmak için bir fantezi dünyasına, belki de mükemmel bir hayat yaşayan ideal bir versiyonuna çekilir. Yani hayal kurmak, aile ve arkadaşlar arasındaki acı verici gerçek hayat etkileşimlerinin yerini alır.
Uyumsuz hayal kurma ile psikoz arasındaki fark, bireyin hayallerinin gerçek olmadığını bilmesidir. Hayal kurduklarının farkındadırlar.
Neyse ki, hayal kurmak sağlıklı bir gerçeklik dozuna eklendiğinde güçlü bir koruyucu faktör haline gelebilir. Gelecek ve ardından gerçekliğin engelleri düşünülerek, hayallere ulaşma yolunda mevcut durumun üstesinden gelmek için önlemlerin alınması gerektiği kabul edilir. Bu yüzden başarılı hedef arayışları, hangi hayallerin arzu edilir ve uygulanabilir hangilerinin vazgeçilmesi gereken olduğunu bulmayı gerektirir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- https://www.psychologytoday.com/
Shahram Heshmat, The Difference Between Dreamers and Doers
Kötü bir yaşantıda kalmak kadar iyi bir yaşantıda kalmanın da sorun oluşturabileceğini düşünüyorum. İkisinde de gerçeklikten, gerçekten kopuş yaşanıyor. Bir yandan da hayaller/hayal gücü ile yaratıcılık arasında da bağlantının olduğunu düşünüyorum. Hatta bunların da rüyaları etkilediğini zannediyorum.