Müziğin insan üzerindeki etkisi eski çağlardan beri bilinmektedir. Müzik, savaşlarda, bayram günlerinde, kutsal günlerde, dini ayinlerde, eğlencelerde, yapılan etkinliğin türüyle uyumlu olarak insanların duygularını harekete geçirmek amacıyla yaygın olarak kullanılan bir araç olmuştur (Colombe, 2006).
Altınölçek (2004) müziğin insan beyninde sevgi, öfke, korku, coşku vb. duyguların yönetildiği yer olan limbik sistemi hareket geçirdiğini belirtmektedir: “Müziğin duygu yönüyle meydana getirmiş olduğu etkilerin toplanıp organize olduğu ve değerlendirildiği yer, beyindeki limbik sistemdir. Bu sistem, beyindeki davranış ve heyecanlarımızı, temel biyolojik dürtülerimizi, belleğimizi ve öğrenmeyle ilgili bazı yapıların nöral mekanizmalarını içerir. Sevinç-keder, heyecan gibi duygu ve davranışlarımızı etkileyecek onları yönlendiren çeşitli olaylar, beyindeki limbik sistemin organizasyonuna uyarak yaşamımızda değer kazanmaktadır. Bu nedenle etkileme gücü olan müzikal bir eser, limbik sistemin bu özelliklerini harekete geçirerek, bireyin motivasyonunda ve davranışlarında değişiklik meydana getirebilmektedir.”
Müziğin son yıllarda hem üretim, hem de tüketime dönük etkisi de önemli araştırmalara konu olmuştur. Antep (2004) müziğin üretimle ilişkisini incelediği makalesinde, müziğin moral, motivasyon ve konsantrasyon yönünden çalışanlar üzerinde önemli bir etki yaptığını belirtmektedir. Kaplan (2008) ise müziğin tüketim amaçlı olarak da kullanıldığına dikkat çekiyor. Büyük marketlerde tüketimi arttırmak amacıyla hareketli ve hızlı müzikler çalındığı belirtilmektedir. Yine barlarda çalınan gürültülü ve hızlı müziğin içki tüketimini arttırmayı amaçladığı ifade edilmektedir.
Müzik Olumsuz Davranışlara Neden Olur Mu?
Müzik yapılış biçimine ve müzikle birlikte kullanılan sözlere bağlı olarak her iki duygu biçimini ve bunlara bağlı davranışları harekete geçirebilmektedir. Bu konuda Aristo da şunu söylemektedir: “Müzikte ahlaki nitelikler vardır. İşittiğimiz melodiler bunları temsil eder. Böyle olduğu besbellidir, çünkü bir kere, makamlar ya da uyumlar arasında doğal ayrılık vardır. Bunlar dinleyenlerde farklı tepkiler yaratırlar, hepsi aynı yönde etkilemez. Aynı şey çeşitli ritim türleri için de doğrudur. Bazılarının durultucu bir etkisi vardır, bazılarının ise denge bozucu. Bütün bunlardan müziğin gerçekten belli zihin halleri yaratma gücü olduğu anlaşılıyor.” (Akt. Uslu, 2007) Almanya’da Yeşiller Berlin eyalet milletvekillerinin müzik ve şiddet üzerine düzenledikleri panellerde, bazı küfürlü ve toplumun bazı kesimlerini aşağılayan müzik türlerinin gençleri şiddete özendirdiği belirtilmektedir.
Rock Müzik, Metal Müzik ve Heavy Metal Müzik
Metal müzik, rock müziğin daha agresif ve sert ritimlerden oluşan bir türüdür. Heavy metal müzik, rock müziğin altında yer alan metal müziğin bir alt türüdür.
Rock müzik özellikle 60’lı yıllardan itibaren siyasal ve sosyal düzene karşı bir protesto, başkaldırı ve isyan aracı olarak kullanılmıştır.
Çalış (2006) rock müzikte şiddet ve uyuşturucu unsurlarının öne çıktığını belirtmekte ve şiddetin/anarşinin politik etiğin yadsınmasıyken, uyuşturucunun ise egemen ahlakın yadsınması olarak ortaya çıktığını aktarmaktadır.
Solmaz (1998) rock müzikte hakaret içeren ifadelerin sürekli olarak var olduğunu belirtir. Ancak metal müzikte bunun aşırılaştığını, heavy metalin daimi bir küfür halinde bulunduğunu vurgular. Solmaz’a göre, komünizm, faşizm, anarşizm, ırkçılık, devrimcilik, lümpenlik, asilik, Hristiyanlık gibi hemen hemen her şeyin heavy metalde bulunduğunu söyler. Heavy metalde sebepsiz bir asiliğin, genel bir vahşiliğin söz konusu olduğu belirtilmektedir. Bir tepki söz konusudur ama bu tepkinin muhatabı belirsizdir.
Yurt İçi ve Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar
Martin, Clarke ve Pearce (1993) tarafından yapılan bir araştırmada ise rock/metal müzik dinleyen liseli gençler arasında intihar düşüncelerinin, depresyon, uyuşturucu kullanımı ve kendine zarar verme davranışlarının anlamlı bir şekilde fazla olduğu bulgulanmıştır.
King’in (1988) heavy metal müzik ve ergenlerde madde kullanımını ele aldığı makalede yapılan çalışmalardan elde edilen kanıtların heavy müzik ile madde kötüye kullanımı, rastgele/gelişigüzel cinsel davranış ve şiddet arasında bir ilişki gösterdiğini belirtiyor.
Roberts ve arkadaşları (2003) metal müzik üzerine yapılan birçok korelasyonel araştırmada bu müzik türü ile rahatsız edici tutumlar arasında pozitif ilişki bulunduğunu belirtmektedirler. Bunun yanında heavy metal tutkunlarının öğretmenleriyle ve diğer okul yöneticileriyle daha çok çatışma yaşadıklarını ve bu öğrencilerin akademik açıdan daha az başarılı olduklarını ifade etmektedirler.
Kaynak:
- GÜLTEKİN, M. (2010). Müzik Psikolojisi: Heavy Metal Müziğin Psiko-Sosyal Etkileri
Hemşirelik lisans öğrencisi.
İletişim: melike@hipokampusakademi.com