Son zamanlarda medyada sıklıkla yer alan “kadına şiddet” yahut “insana şiddet” haberlerini büyük bir üzüntü ve kaygı içerisinde takip etmekteyiz. Haberlerin yoğunluğu, bu durumun “normalleşmesi” açısından da tehlike barındırmaktadır.
Bu konuya bakış açımız salt “kadına şiddet”ten oluşmamaktadır. Nitekim, kadın üzerinden bir başka erkeğe de şiddet uygulanabilmektedir. Bu nedenle cinsiyetten bağımsız “insanın insana uyguladığı şiddet”i konu alacağız.
Öfkenin bilinçli ve bilinçdışı birçok nedeni olabilir. Öfkenin sağlıklı yaşanması istendik bir durumdur ancak öfkenin saldırganlığa dönüşmesi asla kabul edilemez. Bu nedenle öfkenin bastırılması değil, yönetilmesi önemlidir.
Bu konulara girerken, saldırganlığın bir nedenini de toplumun sıklıkla değinmekten çekindiği dini, inançsal, kültürsel, öğretilmiş ve bir baş etme mekanizması olarak kullanılıyor olması oluşturmaktadır. Bir başkasını yok ederek var olmak istenmesi ise tehlike çanlarını çalmaktadır.
Toplum tarafından yine bu tür durumların “ruhsal hastalık” ile bağdaştırılması, pek çoğu saldırgan olmayan aksine toplumun kendilerine saldırdığı ruhsal acı çeken bireyleri de haksız bir şekilde yaftalamaktadır. Toplum onarmaya çalışırken ikinci bir yara açmaktadır.
Tüm bu bileşenleri topladığımızda öfkemizin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerektiği, geçici duygularla kalıcı çözümler aranmaması ve kendimize yahut bir başkasına “zarar” verme noktasında iki kere düşünmemizin gerektiğini düşünmekteyiz.
Bu gibi toplumu ilgilendiren konularda susmak yerine, bilimi temel almak kaydıyla gerektiği yerde gerekli mesajları paylaşmaya devam edeceğimizi de bildiririz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Hipokampus Akademi Yönetim Kurulu