Son günlerde toplu intihar haberlerini büyük bir üzüntüyle takip etmekteyim. Tabii burada “toplu intihar” derken, bunun gerçekten “toplu” intihar olup olmadığından da şüpheliyim. Zira; birisini öldürüp, ardından kendini de öldürme durumuna intihar denilir mi? Bilemiyorum.
İntihar davranışı, toplumda pek çok insanın farklı açılardan yaklaştığı bir konu. Kimi insanlar kendi yaşamına son vermenin bir “hak” olduğunu savunuyor. Kimi insanlar da dini gerekçelerle buna karşı çıkıyor. Daha seküler boyuttan bakanlar ise; kişinin vereceği kararların gelecekte değişebileceğini düşündükleri için intihar davranışının engellenmesi gerektiğini savunuyorlar. Yani bu durumu, geçici bir buhran dönemine yönelik kalıcı çözüm olarak nitelendiriyorlar.
Ben ise bu duruma daha farklı bir noktadan bakacağım. Burada söz konusu davranış intihar olsa da yapılış amaçları birbirinden farklılık gösteriyor. Üstelik dünyada birbirinin aynısı iki insan olmadığını düşünürsek, aslında tek değil binlerce intihar türü var demektir.
Bu yazıyı özellikle psikiyatri hemşireliğinde eğitim alan birisi olarak değil, halktan birisi olarak yazmak istiyorum. Zira “intihar” olgusu, çoğu insanın “uzmanlık” taslayabileceği bir alan değil. Birçok uzmanın bile yeri geldiğinde boğazının düğümlendiği, etik birçok tartışmanın olduğu bir konu. Ben de bunu “Enes” olarak ele alacağım. Biraz da serbest çağrışım ile ilerleyeceğim.
Hayatımızda dalgalanma yaşadığımız, her şeyin anlamsız geldiği yahut baş edemediğimiz problemlerin olduğu dönemler olabilir, oluyor da. Burada bizim hayatta kalma kararından vazgeçiş nedenimize odaklanmak da gerekiyor. Evet, yaşam anlamsız olabilir yahut çok zor şartlar altında yaşıyor olabiliriz, duygusal olarak bize son derece acı ve kaygı veriyor olabilir. Peki bize bu düşünceleri ve duyguları hissettiren koşullar nedir?
Yaşamın anlamsızlığını düşünebiliriz ama bu düşünceler yine bizim şahsi düşüncelerimiz değil mi? Yaşamın anlamına yönelik verilecek cevap herkesçe farklı olabilir. Peki senin; yaşamın anlamına yönelik sorunun cevabını olumsuz vermene katkı sağlayan özellikler ne? Hayata yönelik verdiğin cevapların ortak bir teması var mı?
Peki hayatındaki diğer soruların cevaplarını düşün. Onlara da olumsuz yanıtlar veriyor musun? Eğer veriyorsan neden olumsuz sence? Eğer diğer konularda olumsuz yanıt vermiyorsan, bu konuda neden olumsuz yanıtlar veriyorsun?
Yaşadığın hayatta, yaşadığın gibi yaşamak zorunda mısın? Örneğin okula ve işe gitmek zorunda mısın? Hayır, hemen cevap verme. Dur biraz düşün önce. Hemen cevap verirsen, kafandaki otomatik cevapları vereceksin. Ben senin aklındaki otomatik cevapları sormuyorum. Ben senin zihnini biraz yorduğun zaman çıkacak cevaplarla ilgileniyorum.
Verdiğin yanıtlarda gerçekten haklı olabilirsin ama bu durumda bile alternatif ne olabilirdi? Örneğin bisikletini alıp Türkiye ya da Dünya turuna çıkmak? Çok mu ağır geldi? Tamam o zaman. Bulunduğun mahallede her gün bisikletle turla. Bisikletin yoksa yürü. Eve geç gel. Ardından şehir dışı gezisine çık. Paran mı yok? Otostop çek. Güvensizlik mi duyuyorsun? Arkadaş bul. Arkadaşın mı yok? Otostop platformlarına katıl.
Yaşadığın hayatın alternatifini düşün. Dünyada bir gün yaşam hakkın olsaydı neler yapardın? Kendini ne kadar iyi tanıyorsun? Ne tür korkuların var? Korkuların hayatını ne kadar esir alıyor? Korkuların gerçek mi? Gerçek olsa bile, bununla gerçekten baş edemez misin?
Fazla uzatmayalım, yazıyı buraya kadar okuduysan ve bu tür düşünceler de aklından geçiyorsa bil ki bence çok kıymetlisin. Senin gibi düşünen insanların sayısı az. Seninle saatlerce sohbet etmek isterdim. Belki bir gün mümkün olur. Sadece alternatif bir hayat hakkında biraz düşünmeni ve bu dönemini kendin için bir şans olarak görmeni öneriyorum. Çünkü bundan sonra çoğu şey, eskisi gibi olmayacak. Çok güzel bir noktadasın.
Eğer benimle iletişime geçmek istersen: enes@hipokampusakademi.com
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com
Ne kadar şefkatli, samimi bir dille, niyetle yazılmış, hayatımızın karanlık günlerine umut ışığı olabilecek bir yazı. Emeklerinize, yüreğinize sağlık. 💐