Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar Dergisi’nde 2015 yılında Süheyla Doğan Bulut, Kadir Özdel ve Cebrail Kısa tarafından yayınlanan Belirtiden Bozukluğa İstifleme konulu makaleye göre:
Bir belirti olarak istiflemek gelecekte bir gün işe yarabileceği düşüncesiyle belli bazı nesneleri biriktirmeyle başlarken bir ruhsal hastalık olarak istifleme bozukluğu değeri olmayan, işe yaramaz her şeyi biriktirmeye kadar gider. İstifleme bozukluğu olan bireyler pek çok kişinin değersiz ve gereksiz bulduğu nesneleri (eski gazete ve dergiler, bir gün giyilir diye saklanan kıyafetler, mektuplar, önemsiz posta, pişirme ekipmanları, el sanatları yapmak için yararlı olabilecek şeyler, kırılmış nesneler, çöpler, promosyon ürünler v.b) biriktirirler. İstifleyiciler için biriktirilen nesne tek çeşit olmamaktadır. Biriktirilen bu nesneler yaşamlarında o kadar önemlidir ki onları atamazlar.
İstifleme ile ilgili düşünceler, girici düşünceler olmaktan çok bireyin normal düşünce akışının bir parçası gibi görünmektedir. Tipik obsesyonlar gibi aynı şekilde tekrarlayıcı olmamaktadır. İstifleyici bireyler yaptıkları davranıştan sıkıntı duymamakta tam tersine hoşlanmaktadır. Eşyalarla ilgili düşünceler, onlardan kurtulmak için bir dürtüye veya herhangi bir ritüele yol açmaz. İstifleme davranışı olan hastaların sıkıntısı davranışın kendisinden çok sonucundan kaynaklanmaktadır. Hastaların duyduğu sıkıntı sadece eşyalarını atmak zorunda kalma ihtimali karşısında tetiklenmektedir, hastalar bu ihtimalle karşı karşıya kaldıklarında anksiyete, öfke, üzüntü hissetmektedirler.
OKB’nin tersine istiflemenin ciddiyeti hastalığın her on yılında bir artmakta, hastalığın sebep olduğu sıkıntı ve olumsuzluklar hastalığın geç evrelerinde ortaya çıkmaktadır. Tipik OKB hastalarının tersine istifleme davranışı egosintonik (benlikle uyumlu) olup, bu hastalarda daha az içgörü bulunmaktadır. Bu nedenle tedaviye uyumları oldukça düşüktür. OKB hastaları, obsesyon ve kompulsiyonlarının makul olmadığını, uyumlarını bozduğunu bildirir ve bundan rahatsızlık duyarak kendiliğinden tedaviye başvurmaktadırlar. İstifleme davranışı gösteren hastaların çok azı durumlarından rahatsızlık ve huzursuzluk duymakta ve genellikle akrabalar veya yerel makamlar gibi üçüncü şahıslar tarafından tedavi için getirilmektedirler.
Hastalık her iki cinsiyeti de eşit etkiliyor gibi görünmektedir. Dağınıklık ve atmakta zorlanma her iki cinste farklılık göstermezken, kadınlarda kompulsif alışveriş yapma, erkeklerde bedava ve değersiz şeyleri istifleme daha fazla görülmektedir. Kadınlar parfüm, mücevher, kıyafet ve makyaj malzemeleri satın alırken, erkekler genellikle elektronik, hırdavat, otomobil ve saat gibi gereçleri satın almaktadırlar. Satın aldıkları nesneleri çoğunlukla gizlerler, alışverişe çok fazla zaman ayırırlar ve eğer çalışıyorlarsa iş yerlerinde sorun yaşar hale gelirler. Yaşadıkları ortamda birçok yerine erişilemez, hatta odalar kullanılamaz hale gelir. Dağınıklık ve karmaşa toplumsal ve mesleki işlevsellikte bozulma, ek ruhsal bozukluk ve fiziksel hastalıklara yol açabilir. İstifleme bozukluğunun duygudurum bozukluğu, anksiyete bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve OKB spektrumunda yer alan diğer bozukluklarla birlikteliği yüksektir.
Yapılan bir çalışmada klinik olarak önemli istifleme sorunlarının genç yetişkinler ve çocuklara göre yaşlılarda daha yaygın görüldüğü bildirilmektedir.
Yapılan geriye dönük bir çalışmada, istifleme belirtilerinin ilk çocukluk ya da erken ergenlik döneminde, ortalama 12-13 yaşlarında ortaya çıktığı ve bireylerin günlük çalışmasına engel olmasının 30 yaşların ortasında başladığını gösterilmiştir. Hastalığın tanısı genellikle 40’lı yaşlarda konulmakta, gidişat genellikle kronik bir seyir göstermektedir. Yapılan çalışmalarda, yaş artışı ile belirti şiddetinin arttığı bildirilmektedir.
İstifleme davranışı olan hastaların yaklaşık %50’sinde aynı davranışın bulunduğu bir akrabası olmasından dolayı davranışın ailesel olduğu düşünülmektedir.
Hastalar, hastalığın başlangıcından önce veya seyri esnasında belirtilerin arttığı dönemlerden hemen önce stresli veya travmatik bir yaşam olayı belirtmektedirler. Travmaya maruz kalan kişilerin gerçek anksiyete ya da travmaları ile yüzleşmemek için psikolojik acılarını istifleme davranışı göstererek bastırabildikleri düşünülmektedir. Cinsel istismar, cinsel taciz gibi travmatik yaşam olayları olan bireylerde davranış daha sık görülmekte ve belirtiler daha şiddetli olabilmektedir.
İstiflemenin bellek ve dikkat zorlukları, organizasyon, sınıflandırma ve karar verme ile ilgili bilgi işlem eksikliklerinden kaynaklandığı belirtilmektedir. Ayrıca istifleyiciler belleklerine güvenmemekte ve hatırlama ve bilgiyi kaydetmeye aşırı önem vermektedirler.
İstifleme bozukluğu gösteren bireylere uygulanan nöropsikolojik testlerde dikkatte azalma, reaksiyon süresinde değişkenlik, saf OKB tanılı bireylere göre daha fazla bulunmuş, dürtüsellik ve hedef uyaranları algılama yeteneğinde bozukluklar saptanmıştır.
Saxena ve meslektaşlarının yaptığı pozitron emisyon tomografi (PET) çalışmasında istifleme davranışı gösteren bireylerde prefrontal korteks ve anterior singulat kortekste düşük beyin aktivitesi bulunmuştur. Bu bölgelerde glikoz metabolizmasında yavaşlama bildirilmiştir.
Nörokognitif çalışmalarda ise sol lateral orbitofrontal korteks, parahippokampal girus ve ventromedial prefrontal kortekste aktivite artışı saptanmıştır.
İstiflemeyle ilişkili iki tür duygusal bağlanma ileri sürülmüştür: birincisi saf duygusallık ki bunda nesneler kişinin bir uzantısı gibi algılanır (örn., bir istifleme nesnesinin atılması iyi bir arkadaşın kaybedilmesi gibi bir etki yaratabilir) ikincisi ise istiflenen nesnelerin “güvenlik sinyalleri” olarak değerli bulunmasıdır.
İstifleme bozukluğunun tedavisinde motivasyonel teknikler, psikoeğitim, istiflemeyle ilişkili bilişleri modifiye etmeye yönelik bilişsel teknikler, beceri geliştirme (kategorizasyon, organize etme ve karar verme konusunda), toplamama ve kurtulabilme durumuyla yüzleşme, yineleme önleme şeklinde basamaklı bir tedavi protokolü kullanılır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Bulut, S. D., Özdel, K., & Kisa, C. (2015). Belirtiden Bozukluğa İstifleme. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar Dergisi, 7(3), 319.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisidir.
Toplum ruh sağlığı hemşireliği, kişilik psikolojisi, sağlık sosyolojisi ve tiyatro ile ilgilenir.
Yaşamın içerisinde kendisini arayan birisidir.
İçerik Üretim Komisyonu üyesidir.
İletişim: darkatamer@gmail.com