Tezan Bildik’in 2013 yılında “Ölüm, kayıp, yas ve patolojik yas” isimli yazdığı Ege Tıp Dergisi‘nde yayınlanan makalesinin verilerine göre:
Her birey yaşamın doğal gidişi içinde birçok kayıp ya da kayıp tehdidi ile karşılaşabilir. Sevilen birinin kaybı, yakın bir ilişkinin bitimi, organ kaybı, iş kaybı ve vatan/bağımsızlık/bir ideal gibi düşünsel-soyut bazı değerlerin kaybı örnek verilebilir. Birey bir kaybın ardından kendisini, güvenüssü ve bağlanma kaynaklarını yok eden; terk edilme, suçluluk, öfke gibi karmaşık duygularla belirli bir anlamsızlık ve boşluk içinde yalnız ve çaresiz hissedebilir. Yaşamın her döneminde bireyler, bir ayrılık ve kaybın ardından yas süreci ile yüz yüze kalır. Yas, kaybın ardından gelişen doğal bir tepkidir. Zorlayıcı ve stresli aynı zamanda bireysel ve kendine özgü bir süreçtir ancak bir hastalık değildir. Bireyin yas tepkileri bir uzlaşmadan, ciddi kriz tepkisine kadar değişebilir. Kayıp sonrasında gelişen yas tepkileri her bireyde farklı olmakla beraber, bir dizi ortak bedensel, bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkiler görülür. Normal yas süreci genelde altı ile yirmi dört ay kadar sürer ve zaman içinde yatışır. Yas sürecinin ileri dönemlerinde bu yaşantıların sürmesi patolojik yasın belirtisi olabilir.
Ortak yas tepkileri
Fiziksel tepkiler | Bilişsel tepkiler | Duygusal tepkiler | Davranışsal tepkiler |
Midede boşluk hissi | İnanamama ve inkar | Şaşkınlık ve şok | Ağlama |
Nefes alamama | Konfüzyon | Üzüntü | Dalgınlık |
Boğulacakmış gibi olma | Ölen kişinin yaşadığı duygusu | Öfke | Arama ve çağırma |
Seslere aşırı duyarlılık | Ölen kişiyi görme ya/ya da sesini duyma | Kendini ve başkalarını suçlama | Ölen kişiyi hatırlatan şeylerden kaçınma |
Enerjisizlik ve çabuk yorulma | İşitsel halüsinasyonlar | Yalnızlık | Sosyal çekilme |
İştah artması ya da azalması | Görsel halüsinasyonlar | Umutsuzluk | Uyku bozukluğu |
Yas sürecini etkileyen faktörler
Yasın tipini, yoğunluğunu ve zamanını belirleyen birçok etmen vardır. Worden yas sürecini etkileyen yedi temel faktör belirlemiştir:
- Ölen kişinin kimliği: Yası tutulan kişinin kim olduğu kişinin yas tepkisinin nasıl olacağını belirler.
- Ölen kişi ile ilişkinin doğası: Ölen kişi ile çatışmalı bir ilişki varsa, suçluluk duyguları yaşayabilir ve yas tutma süreci sonlandırılamayabilir. Ölen kişi, kayıp yaşayan birey için bir güvenüssü ve bağlanma kaynağı, narsistik kazanımlar sağlayan ya da ölen kişi benlik değerinin korunması için gerekliyse, yas tutan birey kendini yalnız, çaresiz ve kolay incinebilir hissedebilir.
- Ölüm biçimi: Doğal ölüm, kaza, öldürülme ve intihar sonucu ölüme verilen yas tepkileri farklılık gösterir. Ayrıca, kaybın travmatik ya da beklenmedik oluşu da yas sürecini etkilemektedir.
- Geçmiş kayıpların varlığı: Kayıp yaşayan bireyin geçmişinde kayıplarının olup olmaması, bu kayıplara gösterdiği yas tepkileri ve önceki kayıplara yönelik yas sürecinin tam olarak tamamlanıp tamamlanmadığı gibi etkenler de yas sürecini ve kayba yönelik uyumu etkiler.
- Kişilik özellikleri: Bireyin cinsiyeti, yaşı, zorluklarla baş etme biçimi, bağlanma biçimi ile inanç ve değerleri bireyin kayba yönelik tepkilerinin anlaşılmasında çok önemlidir.
- Sosyal destek: Kayıp yaşayan bireyin, sosyal destek ağının olması ve bireyin algıladığı desteğin derecesi yas sürecini ve kayba yönelik uyumunu etkiler.
- Yas sürecinde oluşan sıkıntılar: Bir kaybın ardından gelişen önemli yaşam olayları, ani değişiklikler, krizler ve çoklu kayıplar sonucunda yas tutma patolojik bir seyir gösterebilir. Ayrıca, yas sürecine ciddi ekonomik sorunlar gibi ikincil kayıplar eşlik ederse, bireylerde ya da ailelerinde önemli zorluklar yaşanabilir.
Worden’ın Yas Görevleri Modeli’nde, yas sürecini belirli evrelerden oluşan bir süreç olarak kavramlaştırmak yerine, bireyin yas sürecine uyum gösterebilmesi için yerine getirmesi gereken temel görevleri tanımlanır. Bu modelde, yas tutan birey süreç içinde aktif bir rol üstlenmiştir.
Yas sürecinin dört görevi vardır:
- Kaybın gerçekliğini kabul etmek: Kayıp yaşayan bireyin, kaybedilen kişinin “öldüğü ve asla geri dönmeyeceği” gerçeğiyle tam anlamıyla yüzleşmesidir. Yas tutan birey, bilişsel olarak ölümün “sona erme” ve geri dönülemezliğini kavrayabilir. Ancak, duygusal anlamda tam olarak kabullenme ve içselleştirme zaman alan bir süreçtir.
- Yas ile oluşan acı üzerinde çalışmak ve duyguları ifade etmek: Sevilen birinin kaybı sonucu oluşan acı, hem fiziksel hem de duygusal bir acıdır. Bu acıyı kabullenmek ve yaşamak önemli bir görevdir. Bireyin kayba bağlı acısını bastıran ya da engelleyen her şey yas sürecinin uzamasına neden olur.
- Ölen kişinin bulunmadığı bir çevreye uyum sağlamak: Kayıp yaşayan bireyler, kaybın üzerinden belli bir zaman geçene kadar ölenin kendi yaşamlarındaki rollerinin farkında değildir. Bu nedenle; yas tutan birey, ölenin hayatında üstlendiği rollerin kaybına ve bunun kendi benlik duygusunda yarattığı değişikliğe de uyum sağlaması gerekir. Bireyin bu temel görevi nasıl başardığı yas sürecinin sonucunu belirleyecektir: ya bireyin yaşamındaki değişiklikleri anlamlandırması ve yaşamın amacını yeniden belirlemeye yönelik bir ilerleme ya da çözemediği bir ikilemin içinde mahkûm olduğu ve büyümenin durduğu bir duraklamadır.
- Duygusal anlamda ölen kişi ile ilişkileri yeniden düzenlemek ve yaşama devam etmek: Yas tutan bireyin, ölen kişi ile ilişkisini sonlandırmaktan ziyade, ölene ait anı ve düşüncelerini duygusal dünyasında uygun bir yere yerleştirip geride kalan yaşamını sürdürebilmesidir. Bu aşama yasın tamamlanmasında en zorlanılan görevdir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Bildik, T. (2013). Ölüm, kayıp, yas ve patolojik yas. Ege Tıp Dergisi, 52(4), 223-229.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisidir.
Toplum ruh sağlığı hemşireliği, kişilik psikolojisi, sağlık sosyolojisi ve tiyatro ile ilgilenir.
Yaşamın içerisinde kendisini arayan birisidir.
İçerik Üretim Komisyonu üyesidir.
İletişim: darkatamer@gmail.com