‘’Nasıl katlanacaktım içimdeki bu yabancıya? Aslında kendimden başkası olmayan bu yabancıya? Onu nasıl görmezden gelecektim? Nasıl bilmezden gelecektim? Başkaları onu gördüğü halde ben görmezken onu daima beraberimde taşımaya nasıl mahkum edilecektim?’’
Luigi Pirandello
Yalnızlık, uzun süredir dünyanın her yerinde ve bütün kültürlerde, sanatın çoğu alanında işlenmekte olan bir temadır. İnsanlar tarafından bilinen en yaygın tecrübelerden biri olmasına rağmen tanımı çok zordur. Psikanalist Winnicott (1958) yalnızlığı kendi başına olma kapasitesi olarak tanımlar. Kendi başına kalma kapasitesi “ başkasının varlığında yalnız kalabilmek ve bunu olumlu bir deneyim olarak algılamak ‘’ anlamına gelir. Winnicott’ a göre bu duygusal olgunluğun işaretidir. Kişi kendi başına kalabilme kapasitesini geliştirmişse, yalnızlık onun için yararlı bir içsel deneyime dönüşecektir. Bu deneyimi geliştirmek için kişinin kendi içindeki yıkıcı parçalarla barışması ve diğer insanların yaptıklarından eksik kalma korkusundan sıyrılıp kendi yaptıklarıyla ilişkide olması gerekmektedir.
Dante ise yalnızlığı; “Yalnızlık yamacında terk edildim, hayatın karanlığında kayboldum” ifadeleri ile dile getirmiştir.
Yalnız kalmak, içimizde bir ben varken yalnız kalabilmek.. Kafamızın içinde susmadan konuşan, mekanik bir düzenek gibi sürekli bir şeyler fısıldayan iç sesimizden kurtulabilmek. Yalnız kalmak için her şeyden, herkesten soyutlanmak gerekir. Gerek evde tek başımıza kalalım, gerekse de kalabalık bir ortam içerisinde bulunalım, her iki koşulda da yalnızlık ile karşılaşabiliriz. Farklı boyutlardan yalnızlığı inceleyebilir, yalnızlığın bize hissettirdiklerini konuşabiliriz. Şu an yaklaşmakta olan yılbaşı için süslemiş olduğum çam ağacımın yanında yalnızken hissettiklerimi ve davranışlarımı düşünüyorum. Bazen tarif edilemez bir şekilde boşluk hissi ile birlikte sakalımdan bir tutam tutup onunla oynarken dalıp gidiyorum. Yalnızlık o an ne hissettiğimiz ile değil, son zamanlarda yaşadığımız olaylar ile anlam kazanıyor. Yakın zamanda yaşanmış olan kötü bir olay karşısında yalnızken hissettiklerimiz ve yaptığımız davranışlarda değişiyor. İçsel hesaplaşmalar, aşamadığımız sorunlar, bitmek bilmeyen kavgalar… İnsanın kendisi ile ne kadar barışık olduğu ve kendisini ne kadar tanıdığı bu durum için önemli rol oynuyor. İnsanlarla verdiğimiz savaşlardan önce kendimiz ile verdiğimiz savaşı kazandığımızda diğerlerinin bir önemi kalmıyor. Başkaları tarafından yargılanmadan önce kendi bedenimizi, kendi düşüncelerimizi ve davranışlarımızı kabullendiğimizde kişilerin söylemlerine karşı daha bilinçli yaklaşıp, bu söylemleri daha ince değerlendirebiliyoruz.
Yalnızlık ile benlik kavramı arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Az önce bahsetmiş olduğum gibi kendimizi tanımak için kendimiz hakkında öznel eleştiriler yapmamız gerekmektedir. Kim olduğumuza dair sahip olduğumuz inançların tümüne birden benlik adı verilir. Benlik, ego’yu da içine alan bir kavramdır. Kişinin deneyimleridir ve geçmişi yaşayan yönüdür. Her birimizi, bir diğerinden ayıran özelliktir. Organizma içinde, bireyde bütünü oluşturan parçaların, hem birbirlerine, hem de çevreye karşı geliştirdikleri ilişkidir. İnsanın herhangi bir şey olmasından öte, bir nitelik olmasıdır. Gelişme ve olgunlaşma ile ortaya çıkan kişisel bilinçliliktir. En geniş benlik açıklaması benliği, ideal ve gerçek olmak üzere iki boyutta inceler. İdeal benlik, kişinin kendisini ideal olarak, olmasını istediği gibi algılaması olarak tanımlanabilir. Gerçek benlik ise, kişinin kendini gerçekte olduğu gibi algılamasıdır, ideal benlik ile gerçek benlik arasında çok kesin bir ilişki vardır, kişi gerçek benliğini ideal benliğine yaklaştırmak için üstün çabalarda bulunur. Kişi eğer bunu başarabilirse yalnız kaldığında hissedeceği duygular olumlu şekilde ‘’iyi’’ ye yaklaşır. Genel olarak baktığımızda pozitif benliğe ne kadar yaklaşırsak, yalnızlığı o kadar lehimize kullanabiliriz. Benlik değerlendirmesinin ne denli pozitif olacağını üç unsur belirler:
- Özsaygı
- Öz yeterlilik
- Denetim odağı
Bu üç unsur açısından, Kendimi ne kadar seviyorum? Bir görevi başarmak için motivasyonum, yeteneğim var mı? Hayatımdaki olayları kontrol edebiliyor muyum? İç denetim ve dış denetim nasıl işliyor? Gibi sorulara cevap verebildiğimiz zaman yalnızlık ile birlikte ilerleyip bir üst basamağa çıkabiliriz.
Kaynakça
- Duclos, G. (2016). Benlik saygısı, yaşam için bir pasaport (Çev. O. Kunal). Yapı Kredi Yayınları (Orijinal yayın tarihi, 2010).
- Winnicott, D.W. (1958) The Capacity to be Alone. London: The Hogarth Press