Nurhan Eren tarafından yazılan ve 2010 yılında Psikiyatri Hemşireliği Dergisi’nde yayınlanan “Kişilik Bozuklukları ve Hemşirelik Girişimleri – Bölüm I” adlı makaleye göre:
Kişilik, bireyin her işlevinde otomatik olarak kendini gösteren, kolayca değişmeyen, büyük ölçüde bilinçdışı olarak kazanılmış davranış örüntüleri, algılama ve düşünme biçimleridir. Kişiliğin sağlıklı bir biçimde gelişip olgunlaşması, genetik, ailesel, çevresel birçok faktörden etkilenen, karmaşık, bazen risklerle dolu yaşam süreçlerinden geçerek gerçekleşir.
Bu süreçler boyunca yaşanan eksiklikler/travmalar/bozukluklar, ruhsal yapıyı oluşturan birçok parçanın bütünleşmesini (integration) engelleyerek, kişiliğin yapılanmasında bozuklukların gelişmesine yol açabilir. Kişilik bozukluklarının tedavisinde psikoterapi esas olmak üzere, ilaç ve gerektiğinde hastane tedavisi birlikte kullanılır ve genellikle iyileşme uzun bir süreci kapsar. Sık hastaneye yatış gerekebilir.
Kişilik bozukluğu, bireyin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden önemli ölçüde sapmalar gösteren, iş yaşamında ve ilişkilerinde ciddi sorunlara yol açan, ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde başlayan süreğen bir durumdur. Kişilik bozukluğu gösteren hastalarda, düşünce, duygulanım, kişilerarası ilişkiler ve dürtü kontrolü gibi temel alanlarda sorunlar vardır. Belirtiler aloplastik (dış çevreyi değiştirme ve kendine uydurma) ve egosintonik (benlik ile uyumlu) yapıdadır. Diğer bir deyişle bu bireyler eylemlerinden rahatsızlık duymazlar ve başkaları üzerinde yarattıkları etkinin ya çoğu zaman farkında değildirler ya da bu etkiyi kendi gereksinimlerine yönelik olarak manipüle ederler.
A Kümesi Kişilik Bozuklukları
Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler diğerlerinin davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlama, sürekli şüphecilik ve güvensizlikle karakterizedirler. Sık olarak düşmanca, huzursuz ve kızgındırlar. Tutucu, haksızlıkları biriktiren, takıntılı biçimde adalet arayışı içinde olan, patolojik kıskançlık davranışları gösteren kişilerdir. Sürekli kendilerinin sömürüleceği hissi ile en yakın ilişkilerinde bile açık olmazlar. Yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının niyet ve davranışlarını kendilerine yönelik aşağılama olarak algıladıkları referans fikirleri nedeniyle olaylardan gerçek olmayan sonuçlar çıkarırlar. Paranoid kişilik bozukluğunun yaygınlığı toplumda %0.5-2.5 arasındadır. Bu kişiler nadiren tedavi arayışı içindedirler ve genellikle yakınlarının teşviki ile tedaviye gelirler.
Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler yaşam boyu sosyal çekingenlik içindedirler. İlişkilerinde yetersiz, duygulanımları kısıtlı, donuk, içe dönük ve insan ilişkilerinde yakınlık kurmaya karşı isteksizdirler. Şizoid kişilik bozukluğunun yaygınlığı kesin olarak saptanamamıştır. Ekip çalışmasından çok yalnız başına yapılan işlerde çalışmaya yatkındırlar. Kızgınlık duygularını doğrudan gösteremezler. Matematik ve astronomi gibi insansız ilgilerde afektif enerjilerini kullanabilirler. Hayvanlara, diyet ve sağlıkla ilgili konulara, felsefi hareketlere ve özellikle kişisellik içermeyen toplumsal ilerleme projelerine ilgi duyabilirler.
Şizotipal kişilik bozukluğu gösteren hastalar tuhaf ve yabancıdırlar. Düşünce yapısı ve ilişkileri bozulmuştur. Büyüsel düşünce, garip fikirler, referans fikirleri, illüzyonlar ve yabancılaşma (depersonalizasyon) belirtileri mevcuttur. Batıl inançları olabilir ve gelecekten haber verebildiklerini iddia ederler. İç dünyaları, çok canlı hayali ilişkilerle ve çocuksu korku ve hayallerle doludur. Yakın ilişkilerde birdenbire rahatsızlık duyma ve geri çekilme görülebilir. Toplumda %3 oranında görülür.
B Kümesi Kişilik Bozuklukları
Borderline (sınırda) kişilik bozukluğu gösteren hastalar nevroz ve psikoz sınırında yer alırlar. Sıra dışı, stabil olmayan affekt, mizaç ve davranış özellikleri gösterirler. Kendilik ve nesne ilişkileri değişkendir ve zıtlıklar içerir. Kimlik duygusunda ve duygulanımda tutarsızlıklar gösterirler. Dürtülerini kontrol etmede güçlük yaşarlar. Yalnız kalmaya tahammülleri yoktur ve her zaman bir ilişki içinde olmak isterler ve sürekli terk edilme korkusu yaşarlar. Manipülatif intihar girişimleri, eyleme vuruk davranışlar, alkol ve uyuşturucu kullanımı ve rastgele cinsel ilişkiler sıktır.[20] Kronik boşluk duygusu vardır ve ani değişken belirtiler gösterebilirler. Toplumda görülme sıklığı %2-3 iken, psikiyatri kliniklerindeki kişilik bozukluklarının %30-60’ını borderline kişilik bozuklukları oluşturur.
Histrionik kişilik bozukluğu olan kişiler dramatik, renkli özellikleri olan, kolay heyecanlanan, dışa dönük ve duygusal davranışlar gösterirler. Bu kişilerde aşırı derecede başkalarının dikkatini çekme, duygu ve düşüncelerini abartma, aşırı onay ve övgü bekleme, giyim ve davranışlarında baştan çıkarıcı davranma özellikleri vardır. Bağımlılık ihtiyaçları yoğundur, ilişkilerinde yüzeyseldirler, gerçek duygularını ifade edemezler ve kolay aldanırlar. İstekleri gerçekleşmediğinde ve hayal kırıklığına uğradıklarında huysuzluk, ağlama krizleri ve diğerlerini suçlama davranışları gösterirler. Toplumda görülme oranı %2-3’dür.
Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, sürekli olarak toplum normlarına uymayan ve suç türünden davranışlar gösterirler. Yalancılık, okuldan, evden kaçma, hırsızlık, kavgacılık, madde kullanımı, yasal olmayan aktiviteler gösterirlerve bunlardan dolayı suçluluk duymazlar. Kendi gereksinimleri için başkalarını kötüye kullanabilir, fiziksel, cinsel ve maddi zararlar verebilirler. Dışarıdan normal, zeki, cana yakın ve sevimli görülebilirler. Toplumda erkeklerin %3’ünde, kadınların %1’inde görülür.
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler kendilerini aşırı derecede önemser ve aynı alanda eşi benzeri olmadığı şeklinde büyüklük duygularına kapılırlar. Eleştirilere tahammülleri yoktur ve öfke hissederler. Diğerlerine empati göstermekten yoksundurlar. Benlik saygıları düşüktür, ilişkilerinde kırılgandırlar ve depresyona yatkındırlar. Kendilerini değerli hissetmek için sürekli bir şeyler başarmaları gerekmektedir. Toplumda görülme sıklığı %2-6 arasındadır.
C Kümesi Kişilik Bozuklukları
Çekingen kişilik bozukluğu olan kişilerin en temel özelliği yetersizlik ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık hissetme ve bu nedenle sosyal ketlenme içinde olmalarıdır. Bu yapıdaki kişiler topluluk içinde konuşmaktan ve kendilerini göstermekten kaçınırlar. Sıcak ve arkadaşça olmalarına karşın eleştirilmeye ve aşağılanmaya karşı aşırı duyarlılıkları nedeniyle utangaçtır, fobik kaçınmaları vardır ve sınırlı işlevsellik gösterirler.
Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu duygusal katılık, düzenlilik, ısrarcılık, inatçılık ve kararsızlıkla karakterize bir yapı gösterir. Mizaçları genellikle ciddidir ve mizah duyarlılıkları sınırlıdır. Mükemmeliyetçi yapı nedeniyle yöntem ve düzen gerektiren işlerde başarılı olabilirler, ancak katı kuralları ve düzenleri bozulduğunda buna tolerans gösteremezler ve anksiyeteleri artar. Kendilerinin ve birlikte yaşadıkları kişilerin davranışları üzerinde kontrol sağlama eğilimindedirler.
Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler başkalarının gereksinimlerini kendilerinin önüne koyarlar. Kendilerine güvenleri yoktur ve yalnız kaldıklarında rahatsızlık duyarlar. Başkalarından güvence ve destek almadıkça karar vermekte güçlük çekerler. Karamsarlık, pasiflik, itaat etme ve sorumluluk almaktan kaçma nedeniyle başkalarına bağımlıdırlar. Kötüye kullanılmaya açık bir yapı gösterirler.
Kaynak: Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, Cilt I, Sayı I.
- Nurhan Eren, 2010, Kişilik Bozuklukları ve Hemşirelik Girişimleri – Bölüm I, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, Cilt I, Sayı I.

Psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşiredir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu ve insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com