Çim ve kauçuk kelepçelerinin kokusunun (ayakkabılardan gelen), çocukluk futbol oyunlarının anısını, evde bu oyunlardan birinin filmini izlemekten daha ayrıntılı bir şekilde geri getirebileceğini fark etmiş olabilirsiniz. Sinir bilim sayesinde ögrendik ki; kokular hafıza ve duygu ile diğer duyulardan daha güçlü bir bağlantıya sahiptir.
Bir şeyi gördüğünüzde, duyduğunuzda, bir şeye dokunduğunuzda ya da bir şeyin tadına baktığınızda bu duyusal bilgi ilk önce beyninizde aktarma istasyonu (durak) gibi davranan talamusa gider. Talamus daha sonra bu bilgiyi başta hafızadan sorumlu ana merkez olan hipokampüs ve duygusal süreçleri işleyen amigdala olmak üzere ilgili beyin alanlarına gönderir.
Fakat kokularda durum farklıdır. Kokular talamusu atlar ve doğrudan koku soğanı (olfactory bulb) olarak bilinen beynin koku merkezine gider. Koku soğanı direkt amigdala ve hipokampüse bağlanır, bu da bir şeyin kokusunun nasıl kafamızda anımızı ayrıntılarıyla canlandırdığını, hatta yoğun duygular hissettirdiğini açıklayabilir.
Peki neden görsel odaklı canlılar olmamıza rağmen, koklamak beyinlerimizde bu denli yüce bir konuma sahip?
Bazıları bunu evrim sürecimize dayandırıyor: Koku, tek hücreli organizmaların çevrelerindeki kimyasallarla etkileşme yönteminde kökleri olan en ilkel duyulardan biridir, bu yüzden en uzun evrimsel geçmişe sahiptir. Bu durum ayrıca neden 1,000’den fazla koku reseptörüne ama sadece 4 çeşit ışık sensörüne ve 4 çeşit kadar dokunma reseptörüne sahip olduğumuzu açıklayabilir.
2017 yılının kasım ayında bilim insanları koku ile bağlantılı anıları daha canlı yapan süreçler hakkında şaşırtıcı bir şey keşfettiler: Anılar koku soğanının bir parçasında saklanıyor olabilir. Bu karmaşık parçanın adı da piriform korteks.
Almanya’da Ruhr Üniversitesinden Christine Strauch ve Denise Manahan-Vaughan’ın yaptığı Cerebral Cortex dergisinde yayımlanan bir çalışmada, sıçanların beyinlerinde yeni bellek bağlantıları kurmaya çalışmak amacıyla elektriksel uyarılar kullanıldı. Önceden yapılan çalışmalar bu tip elektriksel uyarıların başarılı bir şekilde hipokampüste (beynin ana hafıza merkezi olduğunu hatırlayın) uzun süreli anılar oluşturabildiğini ortaya koymuştu. Şimdiki çalışma aynı şeyi koku merkezli piriform kortekste yapabileceklerini görmek istedi.
Piriform korteks, orbitofrontal korteks adı verilen daha üst düzey bir yapı da dahil olmak üzere beyindeki her türlü yere bağlanır. Bu yapı genelde duyusal girdiler hakkında karar vermekten sorumludur: “bu kazak iyi hissettiriyor, tekrar giy; bu bir haftalık yemek kokuyor, yeme”. Araştırmacılar bu bölgeyi uyarmak için aynı elektriksel uyarıları kullanmayı denediler ve piriform kortekste yeterince bellek değişikliği görmeyi başardılar.
Strauch “Çalışmamız gerçekten de piriform korteksin uzun süreli anılar için bir arşiv görevi görebildiğini gösteriyor. Sadece orbitofrontal korteksten (işlevsel olarak daha yüksek bir beyin alanı), bir olayın uzun süreli bellekte saklanacağına ilişkin komutlara ihtiyacı var” şeklinde açıklama yapmıştır.
Böylece beyninizin koku merkezi doğrudan hafıza merkezine bağlanmakla kalmaz, anılarınızı da uzun süreli bellekte saklar. Devam edin, o eski parfüm şişesini veya kitapçıdaki o ciltsiz kitap sayfalarının kokusunu çekin içinize. İlerde size geri dönen anılar, beyninizin yapısının mutlu sonla biten bir yan etkisi.
Kaynakça ve İleri Okumalar
curiosity.com
Gönderinin Yazarı
Uludağ Üniversitesi
onurbayirli17@gmail.com
Bu konudaki bilgilerimizi ilerletip, işlevsel hale de getirebiliriz gibi duruyor. Bir sınava çalışırken, bilgileri koku ile hafızamıza kodlasak nasıl olurdu acaba?