Herkese esenlikler diliyorum.
Bir süre önce deneyimleri ve tecrübeleri anlama ve öğrenme yolunda röportaj serisine başlama adımı atmıştım. Bugün geldiğim noktada “İyi ki” diyorum. Çünkü tanıdığınızı düşündüğünüz insanları bile farklı açıdan görebilme fırsatı edinebiliyorsunuz.
Engin Geçtan’ın dediği gibi: “Zaman bana; birisi hakkında bilgi sahibi olmanın, onu tanımak anlamına gelmediğini öğretti.”
Bu süreçte kişisel insan hikayelerine daha çok odaklanmayı planlıyorum. Bu amaçla sıradaki röportajımı “Merve İnan Budak: Psikiyatri Hemşireliğinde Araştırma Görevlisi Olmak” başlığı ile sevgili dostum Merve İnan Budak ile yapıyorum.
Buradan röportaj teklifimi kabul eden Merve İnan Budak‘a da çok teşekkür ediyorum. O halde başlayalım röportaja:
– Sizi tanımayan kişiler için kendinizi tanıtıp, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Herkese merhaba, ismim Merve İnan Budak. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Daha önce Pamukkale Üniversitesi, İstanbul Arel Üniversitesi ve geçici görevlendirme ile İstanbul Üniversitesi’nde bir dönem çalıştım.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hemşirelik Bölümünden 2010 yılında mezun oldum. Yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği programında 2017 yılında bitirdim. Dört senede. Dört seneyi özellikle yazdım çünkü bu dört sene hem akademik hem de sosyal açıdan sıkıntılı geçen bir süreçti. Bir kadının sosyal hayatıyla akademik hayatını birlikte yürütmesinin sosyal desteği olmadan çok da mümkün olmadığını gördüm, en azından benim için öyleydi.
Hayatımda bez dönemi ile tez dönemi birbirine girmişti. Hatta bu süreci başarılı bir şekilde yürütememem eleştiri oklarını üzerime çekmeme neden oldu. Şimdi ise 2018 yılından beri Marmara Üniversitesi Hemşirelik Programında doktora öğrencisiyim ve nihayet tez dönemindeyim.
– Yolunuz hemşirelik ile nasıl kesişti?
İçinde duygu olmayan meslekleri, duygu katılamayanları ya da katamayan insanları ‘mekanik’ olarak adlandırıyorum. Soğuk ve mat görünüşlü, çıkan ses de metalik ve rahatsız edici. Hemşirelik öyle değildi. İçten, samimi, iletişim ve empati becerileriyle dolu, felsefesi ve bilgi birikimiyle kendine özgü bir alan. Liseden sonra üniversite sınavına girdiğimde hemşirelik bölümüne puanım tutuyordu ancak ailem tarafından engellendim ve tekrar sınava hazırlandım. Bir yıl sonrasında yine hemşireliğe gitmeyi düşünüyordum, tercihimi yaptım ve yerleştim.
– Hemşirelikte bir uzmanlık alanı olarak psikiyatriye nasıl karar verdiniz? Eğer bu alanda uzmanlaşmasaydınız hangi alanı tercih ederdiniz?
2012 yılında Yüksek Öğretim Kurumu’nun öğretim görevlisi yetiştirme (ÖYP) programına başvurdum. ÖYP akademisyen açığını kapatmak için oluşturulmuş bir programdı ama artık alım yapılmıyor. Ben de bu başvurumla Pamukkale Üniversitesi Denizli Sağlık Yüksek Okulu Psikiyatri Hemşireliği AD’na araştırma görevlisi olarak yerleştim.
Bir sonraki tercihim Kadın Hastalıkları ve Doğum Hemşireliğiydi ancak ben alanda ilerlemeye başladıktan sonra fark ettim ki, kadın hastalıkları ve doğum hemşireliğinde benim ilgi alanım anne bebek bağlanması, doğum travması, annenin sosyal desteği, eş ve anne arasındaki uyumun gebelik ve doğum üzerine etkisi vb. konulardı. Alanın fizyolojik kısmıyla değil psikososyal kısmıyla daha fazla ilgileniyordum. O zaman dedim ki iyi ki kadın hastalıkları ve doğum hemşireliğine yerleşmedim aslında ne istediğimi anlamıştım.
– Psikiyatri hemşireliğinde ilgi alanlarınız nelerdir?
Alanda öncelikle tüm mesleğe hâkim olan olmazsa olmazımız kendini tanıma, kişiler arası ilişkiler ve iletişim alanlarını keyifle takip ediyorum ve bu alanlarımı sürekli güncel tutmaya çalışıyorum. Diğer alanlardan kişilik oluşumu ve gelişimi, toplum ruh sağlığı, çocuk ve ergen ruh sağlığı, konsültasyon liyezon psikiyatrisi, kişilik bozuklukları, bilinçli farkındalık (mindfulness) ile ilgileniyorum.
– Psikiyatri hemşireliği alanı bugüne kadar size neler kattı?
Aslında alanın bana kazandırdıklarını dar zamanda sıralamak çok güç. Ancak benim için akademik gelişim dışında kendimi tanıma sürecime sağladığı katkı en büyük ve en önemlisi. Bu süreç hiçbir zaman tamamlanmayacak, bitmeyecek.
Zihnimde oluşan ancak dilime dökülmeyen cümlelerimi korkusuzca ifade edebildim. Kendi eksik yönlerimi gördüm. Birinden izin isteyeceğim zaman neden kalbimin hızlı hızlı çarptığını fark ettim. Kendimi ifade edemediğimi anladım ve ifade edebilmeyi öğrendim. Çocukluğumdaki korkuların nelere sebep olduğunu fark ettim. Tüm bunları fark edebilmem, kendimi suçlamaktan vazgeçmem, olanları, olayları anlamlandırabilmem. Farklı bakış açılarını önemsemem, empati kurmaya çalışmam (Her zaman empati kurabilmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. İnsan kendi başına gelmeden anlayamıyor).
Başkaları tarafından yapılan hatalı davranışlarda ya da bana hatalı gelen davranışlarda her bir insanın farklı olduğunu, yaşamının, kişiliğinin sadece o insana özel olduğunu, her insanın ‘biricik’ olduğunu öğrendim.
– Psikiyatri hemşireliği alanında sizi bugüne kadar en çok şaşırtan neydi?
Kesinlikle ‘insan’ kelimesini kavrama süreci. Bu süreç hala devam ediyor. Ne kadar mükemmel aslında ne kadar da basit bir varlık. Evren içinde belki bir toplu iğne ucu kadar hacmi olan ancak içinde devasa dünyaları barındıran. Kendini anlamaya çalışan, dünyayı anlamlandırmaya çalışan, gelişen değişen, milyarlarcası olmasına rağmen her biri kendine özgü davranış kalıpları, mizaç ve kişiliğe sahip, her birinin ayrı yaşam yolu olan mucizevi varlık. Minnetle, şükürle.
– Öğrenciler ile beraber çalışmak nasıl? Size neler öğretti?
Yaşadığım en keyifli anlar onlarla geçiyor okulda. Çok yorulmam gerekir aslında çünkü neredeyse hiç boşluk bulamıyorum nefes almaya ancak derse girdiğimde, staja çıktığımda yani öğrencilerle etkileşime girdiğimde öyle bir enerji veriyorlar ki. Bazen onlara da söylüyorum; çok canlısınız, kıpır kıpırsınız enerjimi sizden alıp öyle dönüyorum eve diye.
Bunun dışında sosyal hayatta daha güncel kalmamı sağlıyorlar aslında, teknolojik bazı gelişmeleri onlardan öğreniyorum. Ancak ne kadar genç olursam olayım (Kendimi genç hissediyorum hala) aradaki jenerasyon farkını iliklerime kadar hissediyorum. Ayrıca olaylara bakış açıları, sundukları fikirler çok orijinal ve çok kıymetli.
Daha önce maruz kaldığım davranışları onlara göstermemeye çalışıyorum. Çoğunlukla ilk tanışmamızda her birini tek tek fark edemeyeceğimi, kalabalık olduklarını, eğer herhangi bir sorunla karşılaşırlarsa benimle, kendi yaşamlarıyla ya da derslerle ilgili benimle paylaşmalarını talep ediyorum. Sanırım bu onları rahatlatıyor, dönem içinde baş edemediği sorunlarla karşılaşan ya da yakını için destek arayan öğrenciler için birlikte çaba sarf ediyoruz.
– Mesleki sürecinizde ilerlerken “Şunu iyi ki yapmışım” ya da “Keşke şunu yapsaymışım” dediğiniz bir şey var mı?
İyi ki yapmışım dediğim: Yüksek lisans tezim. Konusuyla, yöntemiyle kesinlikle iyi ki dediğim en önemli şey benim için. Hiç bilmediğim bir alanda hiç bilmediğim bir yöntemle çalıştım ve kazanımlarım bana mükemmel hissettirdi. Doktora tezimi de aynı konunun devamı olarak planlamaktayım.
Keşke çok önceden başlasaymışım alana diyorum, sanki çok vakit kaybettim ve bir şeylere geç kalmışım gibi hissediyorum. Sonra içimi bir söz rahatlatıyor; nefes aldığım sürece hiçbir şey için geç değil.
– Buradan röportajı okuyacak olanlara ne söylemek isterdiniz?
Dünyanın ve insanın anlamını fark etmek için mükemmel bir alandayız. Hiçbir şey tesadüf değildir. Eğer bu alandaysak hem kendimiz hem de dünya için yapılması gereken güzel işler var demektir.
Röportaj katkısından ötürü Merve İnan Budak‘a tekrar teşekkür ediyoruz. Siz de bu röportajı paylaşarak, daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Sorularınız varsa yorum olarak gönderebilirsiniz. Belki röportajın ikinci bir kısmı da gelebilir. 🙂
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com
Psikiyatri hemşireliği alanı önceden beri istediğim ve ilgi duyduğum bi alandı. Merve hocamı tanıyıp ders aldıkça vizyonu idealistliği ve bakış açısı beni oldukça etkiledi, bu alanı daha da cok sevmeme katkı sağladı..
Bu röportajı bizlerle buluşturduğun için teşekkürler Enes emeğine sağlık .