Mutluluğu sağlayan birçok faktör vardır. Arkadaşlarımızla geçirdiğimiz vakitler, keyif aldığımız aktiviteler, dinlediğimiz müzikler bu kaynaklardan sadece birkaçı. Peki mutluluğun psikiyatri üzerindeki etkisini hiç düşündünüz mü? Mutlu olunca vücudumuzda neler gerçekleşiyor, nasıl bir etkiye sahip de her şey bir anda düzeliyor? Bu konu üzerinde yapılan birçok araştırma, bilimsel çalışma mevcut. Ben de bu konuyu oksitosin hormonu üzerinden değerlendirdim. Oksitosin , oxsy ve tokos kelimelerin birleşimiyle oluşan ‘’ Hızlı Doğum ‘’ anlamına gelen Yunanca bir kelime olup beynin hipotalamusundan salgılanan peptit yapılı bir hormondur (Taşkıran, 2017).
Oksitosin dediğimizde akla ilk gelen doğum eylemi oluyor genelde. Oksitosin, doğumda uterus kaslarının kasılmasını sağlayarak doğum eyleminin başlaması ve doğumun gerçekleşmesini sağlıyor (Serçekuş ve ark., 2012). Hamilelik boyunca salgılanan bu hormon doğum eyleminde pik yapıyor ve doğum sonrasında da etkinliğini sürdürüyor. Doğum sonu en önemli görevi ise süt bezlerini uyararak memelerden süt salınmasını sağlamak. Anne ve bebeğin ten tene teması ve emme eyleminin gerçekleştirilmesi oksitosin salınımını uyarır. Ten tene temasla ilgili yapılan bir çalışmada yeni doğan bebeğin emme sırasında, elleriyle annenin memesine yapmış olduğu masaj benzeri hareketlerin annedeki oksitosin düzeyini artırdığı gözlemlenmiştir (Matthiesen, Ransjö‐Arvidson, Nissen, Uvnäs‐Moberg, 2001). Annelerin emzirme işleminde ve emzirme sırasında mutlu olmasının sebebi de oksitosindir.
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda oksitosinin duygu, davranış, bağlanma, mutluluk, depresyon ve psikolojik hastalıklar üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Stres anında kortizol hormonu artar. Oksitosin ise artan kortizol hormonunu baskılayarak kaygı düzeyini azaltır (Heinrichs ve ark., 2003; Kosfeld ve ark., 2005). Oksitosinin stres anındaki etkisi yine doğum sonunda annenin kaygı seviyesini düzenleyerek de etkisini gösteriyor. Lohusalık olarak da adlandırılan ilk bir yıllık süreç annenin bebeğine ve kendisine psikolojik olarak yeterli olması, stres ve baş etme becerisini geliştirmesi açısından oldukça önemlidir. Vajinal doğum yapan annelerin, sezeryanla doğum yapan annelere göre postpartum (doğum sonrası altı haftalık süreç) dönemde stresle baş etme becerileri daha çok gelişmiştir (Uvnäs-Moberg, 1998). Çoğu zaman mutluluk hormonu olarak da adlandırılan oksitosinin majör depresyon döneminde vücutta azaldığı gözlemlenmiştir (Anderberg ve Uvnas-Moberg, 2000; Ozsoy S. ve ark., 2009). Grillo’nun 2003 yılında yapmış olduğu bir çalışmada oksitosinin hayvanlarda kaygı düzeyini azaltmasının yanı sıra beklenmedik, öngörülemeyen bir tehdide karşı da şaşırtıcı bir şekilde saldırganlığa teşvik ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmaların yanında çelişkili olarak sağlıklı ve depresyonlu bireylerin kan serumundaki oksitosin düzeylerinde bir farklılık olmadığını gösteren çalışmalar da mevcuttur (Pitts ve ark., 1995; Van Londen ve ark., 1997).
Oksitosinin bireyde bağlanma ve güven duygusunu geliştirmesine yönelik araştırmalar yapılmıştır. Bağlanmada etkili olduğu bununla birlikte hormonal anomaliler sonucu bağlanma problemlerinin geliştiği yapılan çalışmalar sonucu desteklenmiştir (Özbaran ve ark., 2006). Anne bebek bağlanması ile ilgili Hollander ve arkadaşlarının 2003 yılında hayvanlar üzerinde yapmış olduğu deneyde oksitosin verilen farelerin yavrularıyla daha ilgili olduğu, oksitosin antogonisti verilen farelerin ise yavrularıyla ilgisinin az olduğu, annelik duygusunun yetersizliği gözlemlenmiştir. Annenin bebeğine bağlanması, eşler arası bağlılık, akranlar arasında bağlılık, insanların hayvanlarıyla olan bağlılığı verebilecek örneklerdir.
Covid-19 sürecinde azalan temas, yüz yüze görüşmelerin olmaması da bu bağlanma sürecinde aksamalara yol açmış ve bireylerin kaygı düzeyinin artışının sebeplerinden biri olmuştur. Pandemi sürecinde evcil hayvan sahiplenme oranındaki artış da bundan kaynaklanmaktadır. İnsanlar evcil hayvanlarıyla geçirdikleri vakit süresince daha mutlu olduklarını ifade eder. Kedisini okşayarak sevmek, bireyde temasla oksitosin seviyesindeki artışı sağlar. Böylece kaygı düzeyi azalır ve mutluluk oranı artar. Bireylerin birbirine sarılması da benzer etkide oksitosin hormonunu artırarak mutluluğu sağlar.
Sevgi, aşk hormonu olarak da adlandırılan oksitosinin sevgiyi sağladığı derin duygu durumunu geliştirdiği çalışmalar da mevcuttur (Bartels ve Zeki, 2004; Panksepp ve Moskal, 2005). Aynı zamanda çiftler arasındaki ilişkiyi güçlendirdiği ve duygusal romantizm boyutunu artırdığı da söylenmektedir (Schneiderman ve ark., 2012; Ditzen ve ark., 2009).
Oksitosinin psikiyatrik hastalıklarda ve olaylardaki etkilerini de inceleyecek olursak bu konuda da örnekler mevcuttur. Oksitosinle ilgili yapılan bir araştırmada travmaların atlatılması üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Travma sonrası stres bozukluğuyla ilgili yapılan bir çalışmada Vietnam Savaşına katılmış 43 erkek birey değerlendirilmiş ve intranazal (burun içine) olarak verilen oksitosinin travmaların hatırlanmasındaki azaltışı gözlemlenmiştir (Pitman ve ark., 1993). Yani oksitosinin mutluluğu artırmak ,kaygı düzeyini azaltmak gibi etkilerinin olması gibi travmaların atlatılması ve sonrasındaki sürecin daha sağlıklı tamamlanmasını da sağladığı görülmektedir.
OKB (Obsesif Kompusif Bozukluk), şizofreni, otizm gibi psikiyatrik hastalıklarda da oksitosinin terapötik amaçla kullanımındaki etkilerini ele alan çalışmalar olmuştur. Şizofrenide oksitosinin negatif geri bildirimi azalttığına yönelik sonuçlara ulaşılmıştır (Erbaş, 2013). Şizofreninin etiyoljisi olduğu düşünülen bağlanma biçimini, şizofreni hastalarının ebeveynleriyle bağlanma biçimi değerlendirilmiş ve bağlanma düzeyi düşük olan annelerin düşük oksitosin düzeyiyle anlamlı bir ilişkisi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır (Balıkçı ve ark., 2018). OKB olan bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda ise oksitosinin tikleri azalttığını destekler sonuçlara ulaşılmıştır (Swedo ve ark., 1992). Oksitosinin OKB üzerinde terapötik etkisini araştıran diğer bir çalışma ise artan oksitosinle birlikte hastalık belirtilerinin azalması, bu durumu destekler nitelik taşımaktadır (Altemus ve ark., 1994). Leachman ve arkadaşlarının (1994) yaptığı bir çalışmada sadece OKB olan bireyleri değil aynı zamanda Touretto sendromlu bireyleri de ele alarak oksitosinin BOS (Beyin Omurilik Sıvısı) düzeyleriyle anlamlı bir bağlılaşım olduğu gözlemlenmiş fakat bu durum depresyonla ilişkilendirilmiştir.
Sonuç olarak;
Oksitosin hormonu doğum ve annelik üzerindeki etkileri oldukça bilinmekle birlikte son yıllarda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarla psikolojik etkileri araştırılmıştır. Araştırmalar sonucu oksitosin hormonunun depresyon, duygu durum bozukluğu ve anksiyete sonucu azaldığına yönelik birçok çalışmanın bulunmasıyla birlikte çelişkili olarak depresyonda olan ve sağlıklı bireyler arasındaki oksitosin düzeyleri arasında da bir fark bulunmadığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Bu konu hala araştırılmaya devam edilmekle birlikte kesin bir sonuç elde edilememiştir. Oksitosinin araştırılan diğer bir yönü ise OKB, touretto sendromu, şizofreni gibi psikiyatrik hastalıklar üzerinde terapötik etkisi olup olmadığıdır. Bu hastalıklarda oksitosinin olumlu geri bildirimde etkili olduğu sonuçlarını gösteren çalışmalar yapılmıştır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
Uvnäs-Moberg, K. (1998). Oxytocin may mediate the benefits of positive social interaction and emotions. Psychoneuroendocrinology, 23(8), 819-835.
Matthiesen, A. S., Ransjö‐Arvidson, A. B., Nissen, E., & Uvnäs‐Moberg, K. (2001). Postpartum maternal oxytocin release by newborns: effects of infant hand massage and sucking. Birth, 28(1), 13-19.
Heinrichs, M., Baumgartner, T., Kirschbaum, C., & Ehlert, U. (2003). Social support and oxytocin interact to suppress cortisol and subjective responses to psychosocial stress. Biological Psychiatry, 54(12), 1389-1398.
Pitman, R. K., Orr, S. P., & Lasko, N. B. (1993). Effects of intranasal vasopressin and oxytocin on physiologic responding during personal combat imagery in Vietnam veterans with posttraumatic stress disorder. Psychiatry research, 48(2), 107-117.
Grillon, C., Krimsky, M., Charney, D. R., Vytal, K., Ernst, M., & Cornwell, B. (2013). Oxytocin increases anxiety to unpredictable threat. Molecular Psychiatry, 18(9), 958-960.
Balikçi, K., Aydin, O., Sönmez, I., & Danaci, A. E. (2018). Şizofreni hastalarının annelerinde bağlanma biçimi ile kan oksitosin düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesi. Anatolian Journal of Psychiatry, 19(6).
Deveci, Z. (2009). Obsesif kompulsif bozukluk hastalarında oksidatif metabolizmanın değerlendirilmesi.
Swedo, S. E., Leonard, H. L., Kruesi, M. J., Rettew, D. C., Listwak, S. J., Berrettini, W., et al. (1992). Cerebrospinal fluid neurochemistry in children and adolescents with obsessive-compulsive disorder. Archives of General Psychiatry, 49(1), 29-36.
Altemus, M., Swedo, S. E., Leonard, H. L., Richter, D., Rubinow, D. R., Potter, W. Z., & Rapoport, J. L. (1994). Changes in cerebrospinal fluid neurochemistry during treatment of obsessive-compulsive disorder with clomipramine. Archives of General Psychiatry, 51(10), 794-803.
Schneiderman I, Zagoory-Sharon O, Leckman JF, Feldman R (2012). Oxytocin during the initial stages of romantic attachment: relations to couples’ interactive reciprocity. Psychoneuroendocrinology, 37: 1277–1285.
Ditzen B, Schaer M, Gabriel B, Bodenmann G, Ehlert U, Heinrichs M (2009). Intranasal oxytocin increases positive communication and reduces cortisol levels during couple conflict. Biol Psychiatry, 65: 728–731.
Van Londen L, Goekoop JG, van Kempen GM, et al. (1997). Plasma levels of arginine vasopressin elevated in patients with major depression. Neuropsychopharmacology, 17(4):284–292.
Van Londen L, Kerkhof GA, van den Berg F, et al. (1998). Plasma arginine vasopressin and motor activity in major depression. Biol Psychiatry, 43(3):196–204.
Van Londen L, Goekoop JG, Zwinderman AH, Lanser JB, Wiegant VM, De Wied D. (1998). Neuropsychological performance and plasma cortisol, arginine vasopressin and oxytocin in patients with major depression. Psychol Med, 28 (2):275–284.
Pitts AF, Samuelson SD, Meller WH, Bissette G, Nemeroff CB, Kathol RG. (1995). Cerebrospinal fluid corticotropin-releasing hormone, vasopressin, and oxytocin concentrations in treated patients with major depression and controls. Biol Psychiatry, 38(5):330–335.
Anderberg, U. M., & Uvnäs-Moberg, K. (2000). Plasma oxytocin levels in female fibromyalgia syndrome patients. Zeitschrift für Rheumatologie, 59(6), 373-379.
Ozsoy S, Esel E, Kula M. (2009).Serum oxytocin levels in patients with depression and the effects of gender and antidepressant treatment. Psychiatry Res, 169(3):249–252.
Parker KJ, Kenna HA, Zeitzer JM, et al. (2010). Preliminary evidence that plasma oxytocin levels are elevated in major depression. Psychiatry Res, 178(2):359–362.
Bartels, A., & Zeki, S. (2004). The neural correlates of maternal and romantic love. Neuroimage, 21(3), 1155-1166.
Panksepp J, Moskal JR. (2005). Loving opioids in the brain. Behav Brain Sci 28:361-2.
Özbaran, B., Bildik, T. (2006). Bağlanmanın nörobiyolojisi. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 13(3); 137-144.
Erbaş, O. (2013). Oksitosinin fizyolojik etkileri ve klinik uygulama alanları. İzmir Üniversitesi Tıp Dergisi, (1); 45-56.
Taşkıran A. (2017). Sıçanlarda oksitosin ve oksitosin reseptör antogonisti atosibanın nosisepsiyon ve morfin analjezi üzerine etkileri. Cumhuriyet Tıp Dergisi, 39; 665-670
Yeyğel Özcan, Ç. (2014). Vajinal doğumda oksitosin indüksiyonu alan ve almayan annelerin emzirme sonuçlarının karşılaştırılması. (Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
Serçekuş, P., & İsbir, G. G. (2012). Aktif Doğum Yaklaşımının Kanıta Dayalı Uygulamalar İle İncelenmesi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 11(1).
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Hemşirelik 3. sınıf öğrencisi
Hayatın kargaşasında ruhunu sanatla beslemekte
Amatör neyzen, sanat sever
İçerik Üretim Komisyonu üyesi
Psikiyatri alanında uzmanlaşmayı ve akademik kariyer hedeflemekte.
Sorgulamayı ve araştırmayı sever.