Günümüzde, etrafımıza baktığımızda pek çok insanın ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklara sahip olduklarını ve her birinin bunlarla ayrı ayrı baş etme yöntemlerine sahip olduklarını biliriz. Peki nasıl oluyor da bazı insanlar korkunç derece felaketlerden sonra hayata karşı sapasağlam duruyor da, aynı yönden incelediğimizde bazı insanlar günlük problemler ve hafif sağlık problemleri karşısında bile ne yapacağını bilemez halde oturup kalıyor? Tabi ki bunu hastalık etkenleri, biyolojik faktörler gibi nedenler ile pek tabi açıklayabiliriz. Fakat bu açıklamayı yaparken her bir insanın düşünce yapısının, olaylara bakış açısının, motivasyonunun farklı olduğunu göz önünde bulundurarak. Bir şekilde fiziksel veya ruhsal hastalığa yakalanmış kişilerden bazıları tabiri yerindeyse kendi kendilerinin plaseboları olurlarken, bazıları da tam tersi hastalıklarını perçinliyorlar.
Peki nedir bu plasebo?
Plasebo; modern tıp, biyokimya, anatomi ve fizyolojinin gelişmesine paralel olarak ilerlemiştir (Benedetti, 2013).
Plasebonun tıbbi etkisi olmayan, hastanın maddenin etkili olduğu inancından dolayı sağlık durumuna fayda sağlayan; nosebo’nun ise tıbbi etkisi olmayan ancak kişinin sağlık durumunu kötüleştiren bir madde olduğu bilinmektedir. Hastanın olumsuz inanç ve beklentilerine göre plasebo etkisi, depresyon, anksiyete, bağımlılıklar ve beklenenin aksine şizofreni gibi psikiyatrik durumların çoğunda önemli bir role sahiptir (Pozgain, 2014).
Bana kalırsa plasebodan daha önemli bir şey varsa o da plasebo etkisidir. Plasebo etkisi; etkisiz bir maddenin veya işlemin insan vücudunda oluşturduğu olumlu etkidir. Bazen tıbbi olanakların sonuç vermediği durumlarda bu etki kendini gösterir.
Plasebo ile ilgili okuduğum bir kitap olan “Plasebo Sensin”de plasebonun nasıl mucizeler yarattığı anlatılıyor.
Kitapta bir bölümde şöyle söyleniyor: “Aslını sorarsanız bedenlerimiz gerçekten de bizleri acıdan koruyan, derin bir şekilde uyumamıza yardım eden, bağışıklık sistemimizi güçlendiren, bize keyif veren ve hatta bizi aşık olmaya iten iyileştirici biyolojik kimyasalları üretebilme yeteneğine sahiptir. Bir an için şöyle düşünün: Bu özgün kimyasalları üretmek üzere, yaşamlarımızın belli bir noktasında belli bir gen zaten ifade edilmiş bir haldeyse (açıksa) o gen aktif durumdadır. Fakat onları bazı gerginlik ya da hastalıklardan sonra bedenimiz üretmeyi durdurup o geni kapatabilir. Ancak bir kez o gen bedenimizde tanımlanmadıysa ona tekrar dönmemiz mümkün olabilir. Çünkü bedenlerimiz zaten bunu nasıl yapacağını önceki deneyimlerinden biliyordur.”Burada söylenildiği üzere beden kendi kendini iyileştirebiliyor. Bu donanıma sahip. Önemli olan bunun farkında olabilmek, bedenini keşfedebilmek ve yeterli motivasyona sahip olabilmekten geçiyor. Yani kısacası her şey zihinde başlıyor. Eğer insan başarabilirse zihin kendi kendisinin plasebosu oluyor ve vücuttaki herhangi bir rahatsızlığı bu sayede iyileştirebiliyor.
Plasebonun iyileştirici gücünün farkında olup bunu bilerek fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklara pek tabi çözüm getirilebileceğine inanıyorum.
Kaynakça Ve İleri Okumalar:
- Fabrizio Benedetti. Physiol Rev. 2013 Jul.
- Ivan Pozgain et al. Psychiatr Danub. 2014 Haziran.
- Dispanze, J., (2014) Plasebo Sensin. Ray yayıncılık. 1. Baskı Türkiye.