Bir etkinliğe katıldığınızı düşünün. Bu etkinlik ruh sağlığı ile alakalı da olabilir, genel bir etkinlik de olabilir. Etkinlik gayet güzel bir şekilde geçti, etkinlik sırasında çeşitli yorumlarda ve katkılarda bulundunuz. Etkinlik sona ererken, katılımcılar kendilerini tanıtmaya başladılar. Tanıtma sırası size geldi. Siz de cümleye başladınız: “Ben psikiyatri hemşiresiyim…”
Ardından donuk bakışlar. Önce bu durumu anlamlandıramadınız. Çok zor bir şey söylemediniz. Hiç bilmeyen birisi bile mesleğinizin ismine bakarak anlayabilir. Adı üstünde “Psikiyatri”; muhtemelen ruh sağlığı ile alakalı bir görevleri olmalı, “Hemşireliği”; iğne falan tutuyorlardır işte, diye düşünmelerini bekleyebilirsiniz.
O iş, bu şekilde ilerlemiyor işte. Aslında hepimizin bir şeyleri hemen sınıflama, etiketleme, kategorize etme ihtiyacı var. Var olan bir durumu, bir kalıbın içerisine sokup, o kalıp açısından yorumlamaya ihtiyaç duyuyoruz. Örneğin “arkadaş” kalıbı içerisinde öpüşmek yoktur, sen benim arkadaşımsan seninle öpüşemem gibi. Eğer öpüştüysek hemen ardından anlamsızlık ve suçluluk duyguları. “Sen benim arkadaşımdın, biz seninle öpüştük. Burada bir yanlışlık olmalı, biz şimdi neyiz?” gibi. Kalıplar karışınca, zihin de karışıyor çünkü.
Burada da genelde hemen insanların aklı mevcut kalıplarının içerisine gidiyor. “Psikiyatri hemşireliği” diye bağımsız bir meslek grubundan ziyade “Yani psikiyatristsin…” yahut “Yani psikologsun…” gibi yorumlar geliyor. Hemen bir kalıbın içerisine sokuluyoruz. Bu kalıpların en katı hali de geçenlerde aldığım; “Psikiyatri hemşireliğinin, psikiyatristten farkı nedir?” sorusuydu.
Amacım bu soruları soran insanları suçlamak değil. Biz de günlük hayatın içerisinde bir sürü mesleği ilk defa duyuyoruz. Sorular soruyoruz. Kimi meslekleri yanlış biliyoruz. “İç mimarlık ile mimarlığın farkı nedir?” diye hemen soruveriyoruz. Peki ben bu sorulara genelde nasıl yanıt veriyorum?
Genelde karşı tarafın kalıplarına daha rahat sokabilmesi ve anlayabilmesi açısından kendimi şu cevabı verirken buluyorum: “Biz hemşirelik lisans mezunu olarak mezun oluyoruz. Ardından tıp modeline benzer şekilde lisansüstü eğitim ile uzmanlaşıyoruz. Örneğin cerrahi hemşireliği, kadın doğum hemşireliği, dahiliye hemşireliği, psikiyatri hemşireliği gibi. Hemşireliğin üzerine psikiyatri alanında uzmanlaşan, yüksek lisans ve doktora yapan hemşireye ‘psikiyatri hemşiresi’ denir” diyorum.
Bundan sonra insanların biraz rahatladığını hissediyorum. Kalıplara sokuldu artık. Hemşirelik dendi, tıp modeli uzmanlaşma dendi, “psikiyatri alanında uzmanlaşan hemşire” olarak kodlandı. Artık her iki taraf da rahat. Kendisini tanıtan da anlamaya çalışan da.
Tabii bu senaryo onlarca tekrarlandıktan sonra artık mesleğiniz sorulduğunda zihin okuma yapıyorsunuz. Mesleğinizi söylediğinizde, insanların “O da ne?” tepkisini beklemeye başlıyorsunuz. O yüzden karşı taraf daha o mucizevi soruyu sormadan otomatikman az önceki kalıp cümlelerinizi aktarmaya başlıyorsunuz. Bu sırada karşı taraftan “Biliyorum zaten” şeklinde yanıtlar da gelmiyor değil.
Bu sefer sizin kalıplarınız şaşırıyor. “Nasıl ya?” oluyorsunuz. “Nasıl bilebilirsin?” diye düşünüyorsunuz. Oysa siz de insanları “Psikiyatri hemşireliği denilince kimse bilmeyecek, hemen anlat” şeklinde kodlamışsınız. Bunu fark ediyorsunuz. Onlardan pek de bir farkınız yok yani. Onlarınki cehalet, sizinkisi öğrenilmiş çaresizlik. Sonuçta ikisi de kodlamayla alakalı. Ardından soruyorsunuz: “Nereden biliyorsun?”. Karşı taraftan yanıt geliyor: “Toplum ruh sağlığı merkezlerinde staj yaparken hemşireler ile etkinlikler yapıyorduk, görüşme yapıyorlardı, bize pek çok şey anlattılar, öğrettiler. Onlarla birlikteydik.” Bu cevabı duyunca mutlu oluyorsunuz, meslektaşınıza içinizden güzel tanıttığı için teşekkür ediyorsunuz.
Burada konuyu “görünme” durumuna bağlayacak olan psikiyatri hemşireleri çıkacaktır. Buna çok katılmıyorum. Elbet nicelik her şey değil ama belki yüzbinlerce mezun psikolog varken, lisansüstü eğitim almış psikiyatri hemşiresi sayısı bin kişi bile değildir. O yüzden özelleşmiş bir alan olduğumuz için sayımız çok az ve genelde ya hastanede ya da akademideyiz.
Eğer bir hasta yahut hasta yakını olarak psikiyatri kliniğine, hastanesine gitmediyseniz, toplum ruh sağlığı merkezlerine uğramadıysanız, psikiyatri alanında uzmanlık okuyan hemşire arkadaşınız yoksa psikiyatri hemşiresini görmeniz, bilmeniz çok zordur. Burada mesleki bir eleştiride de bulunmak istiyorum. Biz nereye, ne kadar katılıyoruz, nerede kendimizi gösteriyoruz? Kime ulaştık? Akademi ve hastanede tanınırlık beklemek bana yetersiz geliyor.
Son olarak başımdan geçen bir olayı anlatayım. Çok sevdiğim bir akademisyenin bir kütüphanede sunumu vardı. Orada ben de aynı konuyu defalarca dinlememe rağmen, “Belki bu sefer arada yeni bir şey öğrenirim” ve “İlk sunumu dinleyen Enes ile son sunumu dinleyen Enes aynı kişi değil” diyerek tekrar katılmak istedim. Bu hoca farklı alandan birisi bu arada. Hemşirelikten değil.
Sunum yerine ulaştım. Şansa kapıdan girerken, hoca da kapıdan çıkıyordu. Selamlaştık, konuştuk. Biraz sohbetten sonra ben yukarı çıktım. Birazdan başladık sunumu dinlemeye. Sunum bitti, izleyenler gayet keyif aldı. Sunum sonrasında tartışmalar yapılıyordu. Orada konu birden “Psikiyatride çalışan hemşirelerin çok önemli olduğu”na geldi. Bahsettiğim hoca birden durdu, “Enes nerede? Aramızda başka psikiyatri hemşiresi var mı?” dedi. Ben de elimi kaldırıp, “Buradayım hocam” dedim. Ardından hoca da “Hastaların vaktinin %80’i hemşirelerle geçer ama burada psikiyatri hemşiresi olarak sadece Enes var” dedi.
Ben bu manzarayla pek çok yerde karşılaştım. Pek çok yerde tek kişiydim. Sağlık olsun, bunlar da bir adımdır. Birçok yerde “tek” kalan birçok meslektaşımın olduğunu biliyorum. Bunların hepsi bireysel adımlar olsa da birer taştır. Bu minvalde benim önerim şikâyet etmek yerine, bir şeyler yapmak. Çünkü maalesef şikâyet kültürünü çok seviyoruz. Sorunu dışsallaştırıp, kendi üzerimizden atıp rahatlıyoruz. “Sorun bizde değil, onlarda” diyerek bizde gerilim yaratan bunaltıyı yok ediyoruz. Savunma mekanizmalarımızı hemen devreye sokuyoruz.
Bir gün de sizlere, “Psikiyatri hemşiresi kimdir? Nasıl başlamıştır, nasıl roller yüklenmiştir?” gibi bir yazı hazırlayabiliriz. 🙂
12 Ocak 2020 düzenlemesi: Üst tarafta belirttiğim yazıyı sonunda yazabildim! Yazı başlığına tıklayarak, “Psikiyatri Hemşireliğine Dair Her Şey: Nedir, Ne Yapar, Nasıl Olunur?” okuyabilirsiniz.

Psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşiredir ve acil serviste çalışmaktadır.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com
Aslında okadar az olduğumuzu düşünmüyorum çalışma alanlarimizin kamu hastaneleriyle sinirli kalmasi ve psikiyatri dal hastanelerinin disinda diger kamu hastanelerinde psikiyatri alanının yetersiz olmasi,özel sektördeki hastanelerde grmen hemen hic olmaması bizi az görünür kılıp daha az insanlarla buluşturuyor, akademidekileride sadece öğrenciler taniyor,psikiyatri hemşirelerine karşı değilde toplumda zaten psikiyatriye karsi bilgisizlik, ilgisizlik ,yabancilik var…bence hastane ve okullarin dışında daha farkli işler yapmak kendi alanimizla ilgili,daha bireysel calismak,danismanliklar yapmak (tabi yetkilerimiz arttirilsa daha mümkün) taninmamiza katki sağlayabilir…