Rabia Bilici ve arkadaşlarının, Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi‘nde 2013 yılında yayımladıkları “Psikiyatri Kliniklerinde Yalıtım ve Bağlama Uygulamaları” isimli makaledeki verilere göre:
Psikiyatri kliniklerinde yatarak tedavi gören hastaların kendilerine, diğer hastalara veya hastane çalışanlarına yönelik zarar verici davranışlarına engel olmak amacıyla yalıtım ve bağlama (tecrit ve tespit) gibi kısıtlayıcı yöntemler uygulanmaktadır.
Çoğunlukla hasta, zemine cıvatalanmış bir yatağa yerleştirilerek her iki ayak ve el bileği deri kemerler ile bağlanır. İki ilave deri kayış, hastanın bacaklarına ve gövdesinin üzerine yerleştirilir.
Yalıtım ve bağlama kullanılması için başlıca gerekçeler; hastanın kendisine zarar vermesini engellemek (koruma) ya da başkalarına zarar vermesini engellemek (kontrol), hastayı paranoyak düşüncelerini kışkırtacak etkileşimlerden çıkarmak (tedavi, koruma) ve duyusal aşırı yükü azaltmaktır. Kısıtlamalar intihar davranışını engellemeyi amaçlayabileceği gibi, hastanın gerginlik, huzursuzluk, kuşkuculuk, varsanı veya agresyon gibi psikiyatrik belirtileri üzerinde kontrol sağlamasına da yardım etmelidir.
Yalıtımın beklenen sonucu, ya tehlikeyi bertaraf etmek ya da hastanın ruhsal durumunun servisteki diğer hastalara katılabilecek kadar ilerlemesini sağlamaktır.
Yalıtım ve bağlamanın en yaygın kabul gören gerekçesi, diğer araçların yetersiz kalması durumunda, ‘gerçek şiddet’ ya da ‘şiddet tehdididir’. Buna karşın, uygulamadaki gerekçeler bazen tavsiye edilenden farklı olabilmektedir. Yalıtım kullanım sebepleri üzerine yapılan araştırmalarda en önemli nedenler, ‘ajitasyon’, hastanın kendisine veya başkalarına zarar vermesi ya da ‘şiddet tehdidi’ olarak bildirilmektedir. Personel ile işbirliğinde yaşanan problemler ve servisin aşırı kalabalık olması da nedenler arasında gösterilmiştir.
Bazı araştırıcılar yalıtım ve bağlama uygulamalarının olumsuz etkilerini vurgularken, bazıları da uygulamanın kullanılmaması durumunda hastanelerin daha tehlikeli ve güvensiz olacağına işaret etmişlerdir. Bazı kurumlar da uygulamaların kısıtlanması ya da kaldırılmasına yönelik görüş bildirmekte, yalnızca acil durumlarda hastanın saldırgan davranışını kontrol altına almak için bir son çare olarak kullanılması çağrısında bulunmaktadırlar.
YALITIM UYGULAMALARININI TARİHÇESİ
Toplumlardaki yalıtım ve bağlama uygulamaları, tarih boyunca ruhsal hastalıkların algılanış biçimine paralel olarak, içinde bulundukları dönemin kültürel özelliklerinden etkilenmiştir. Antik çağda melankoli, ölümcül yedi büyük günahtan dördüncüsü olarak kabul edilmiş, din ve devlet politikası olarak melankolikler izlenmiş, kovuşturulmuş, günahı sabit görülenlerin büyük bölümü öldürülmüşlerdir.
Eski Yunan ve Roma’da ruh hastalarına karşı toplumun tutumu genellikle olumsuz önyargılarla dolu olmuş, ruh hastalarından korkulmuş ve bu kişiler genellikle evlerinde hapsedilmişlerdir.
Rönesans sonrası aydınlanma döneminde insanların ruhsal yaşamları, ortaçağın din bilim merkezli anlayışlarından çok farklı olarak, batıl inançların otoritesinden kurtulmaya başlamış, ancak bu kez de rasyonalizmin katı norm sistemlerine uymaya zorlanmıştır.
Rasyonalizmin norm sistemlerine göre yaşamayan ve çalışmayanlar, ‘günahkâr-dinsiz’ yerine, bu kez de ‘akılsız-çılgın’ ya da ‘zavallı-deli’ olarak tanımlanmışlardır. Modern toplumlarda çoğunluğu oluşturan akıllı normal yurttaşlar, ‘akılsız delileri’ toplumdan dışlamışlar ve bunlar ilk önce genel hastanelere, sonra da özel psikiyatri kliniklerine kapatılmaya başlanmıştır.
Psikiyatriye, toplum-devlet adına bu ‘akılsız delileri’ kliniklere kapama ve ‘tedavi etme’ yetkisi verilmiştir. Michel Foucault, anıtsal yapıtı Deliliğin Tarihi’nde bu tarihsel olaya ‘büyük kapatma’ adını vermiştir.
Fransız psikiyatrist Philippe Pinel, bir J.J. Rousseau hayranı olarak, Fransa’da eğitim görmüş ve tıp reformları için son derece yoğun çalışmıştır. İlk kez 1793 yılında Paris hastanelerinde kırk ‘delinin’ zincirlerini kendi elleriyle çözerek, kliniklerde ‘delileri zincirlerinden kurtarma’ hareketini başlatmıştır. Bu olayın üzerinden 200 yıldan fazla süre geçmiş olmasına ve ruh sağlığı tedavisindeki son gelişmelere rağmen, yalıtım ve bağlama uygulamaları tamamen ortadan kalkmamıştır.
Kaynak: Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi
- Rabia Bilici, Mustafa Sercan, Evren Tufan – Psikiyatri Kliniklerinde Yalıtım ve Bağlama Uygulamaları, Dusunen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences 2013;26:80-88
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com