Yard. Doç. Dr. Emet Gürel ve Aras. Gör. Canan Muter’in “Psikomitolojik Terimler: Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması” isimli makalesinden yola çıkarak psikoloji literatürüne katkı sağlayan bazı psikomitoloji terimlerini derleyip sizlere sunmak istedim. Keyifli okumalar dilerim. 🙂
İnsan, doğumundan itibaren yaşamının sonuna kadarki süreç boyunca yaşadıkları çeşitli deneyimleri, olayları, durumları sonraki nesillere aktarmak, yaratıcılığını ve özünü ortaya koymak, geleceğe ışık tutabilmek için bu deneyimleri, olayları ve durumları hem sözlü hem yazılı olarak ortaya koymuştur. Bunu yaparken elbette ki mitolojiden de yararlanmışlardır. Çünkü mitoloji doğayı, insanı, evrenin sonsuzluğunu ve bilinmezliğini anlamlandırmada, bunları hikayeleştirme ve hayal ürünleri olarak sunmada etkileyici bir araç olmuştur. Bunu yaparken neden ve nasıl sorularını sormaktan, bunlara yanıt arayışından çekinmeyerek ve mitlerin insanların kendi ürünleri olmaktan çıkıp tüm insanlığa mal olmaya başlaması ve zaman-mekan sınırını aşmasıyla da mitoloji kendi benzersizliğini ve gücünü ortaya koymuştur. Aynı zamanda mitoloji; psikoloji, sosyoloji, felsefe, tıp gibi pek çok farklı disiplinle de ilişkilendirilmiş, bu disiplinlerle arasındaki bağlantı yadsınamaz hale gelmiştir.
Psikolojinin bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasıyla da birlikte mitler de araştırmalara konu olmaya başlamıştır. Özellikle ilk dönemlerde Freud ve Jung ’un ortaya koyduğu teoriler ve çalışmalarda psikomitolojinin izlerini oldukça sık görüyoruz. Bu bağlamda mitsel öğeler bilimsel literatürde de kullanılarak hem kullanım kolaylığı sağlamış hem de mitler varlığını somutlaştırarak kalıcılığını ve gücünü ortaya koymuştur. Şimdi beni oldukça etkileyen ve psikoloji literatürüne de yön veren bazı mitolojik terimleri sizlerle paylaşmak isterim.
CATHARSİUS: Catharsius (katharsis-catharsis), Yunan mitolojisinde en büyük ve güçlü Olympus Tanrısı olan ve Roma mitolojisine ‘Jüpiter’ ya da ‘Jove’ olarak geçmiş olan Zeus’un sıfatlarından biridir (Mercatante, 1988, s.695). Kelime anlamı olarak Catharsius (katharsis-catharsis) arınma, boşalma ve rahatlamayı ifade etmektedir. Katharsis-catharsis, psikanalizin önemli ismi Freud tarafından psikoloji literatürüne dahil edilmiştir. Freud’a göre bireyin saldırgan tutumlarından serbest çağrışım yoluyla arınma, rahatlaması ve tedavi sırasında tamamen spontane bir şekilde ortaya konan konuşmaların bazı bilinçaltı süreçlerini bilinç üstüne çıkarması ve dolayısıyla psikenin içinde biriken baskının ortadan kaldırılması amacına hizmet etmektedir (Bushman, 2002, s.724 -731).
NARKİSSOS: Psikolojideki Narsisizm terimi, adını Yunan mitolojisinde suda hayalini görerek kendine aşık olan ve kendine ulaşmak için canına kıyan Narkissos’dan alır. Aktarılan öyküye göre Narkissos Irmak Tanrısı Kephissos’un yakışıklılığıyla ün salmış oğludur ve ona karşılıksız aşk besleyen dağ nympelerinden Echo’yu hor gördüğü, aşkına karşılık vermediği için Narkissos’a tanrılar tarafından ceza verilmiştir. Narkissos, bir gün kırda dolaşırken su içmek için bir pınara eğildiğinde durgun suda kendi yansımasını görür ve oracıkta kendi yansımasına aşık olur, kendi yansımasına daha yakından bakmak isterken eğildiğinde suya düşerek kendisini ölüme götürmüştür. Rivayete göre Narkissos tarafından reddedildiğinde dağlara kaçan Echo ise hala oradadır ve kim yüksek sesle bir şey söylerse son kelimeyi tekrar etmektedir (Hamilton, 200, s. 60 – 62).
HYPNOS: Uykunun da mitolojik bir kökene sahip olduğunu Nyks -gece-’nin oğlu, Thanatos -ölüm-’ün kardeşi olan uyku tanrısı olan Hypnos ile görüyoruz. Hypnos, dilediği kişiyi dilediği an uyutabilme gücüne sahiptir. Endymin efsanesine göre Hypnos, Beş Parmak Dağları’nda yaşayan çoban Endymion’a aşık olmuş ve sevgilisini geceleri de görmek istediğinden ona gözleri açık uyuma yeteneğini vermiştir. Bir diğer rivayete göre ise; Endymion gözleri açık uyumaktadır ve bu yetenek Endymion’a Hypnos tarafından bahşedilmiştir. Çünkü Endymion sevgilisi Ay Tanrıçası Selene’nin gözlerine sürekli olarak bakabilmek istemiştir (http://psychcentral.com/psypsych/Hypnos,19.04.2005). Hypnos, etkili bir psikoterapi tekniği olan “hipnoz”un da mitolojik kökenini temsil etmektedir. Hipnozun ilk örneklerine Şaman törenlerinde ve Kızılderili büyülerinde rastlanır ancak hipnoz Charcot tarafından 1882 yılında bugünkü anlamına kavuşturulmuştur. Tanım olarak bakıldığında bilinçaltına itilmiş sıkıntı ve sorunların giderilmesi amacıyla bir kişinin hareketleri kontrol edilebilir bir şekilde derin uyku haline sokulmasıdır.
ELEKTRA KOMPLEKSİ: Yunan mitolojisinde Agamemnon ile Klytaimnastra’ nın kızı olan Elektra-Electra-; mitolojide kan davasının ve intikamın en belirgin simgelerinden biri olarak kabul edilir. Rivayete göre; Agamemnon Truva Savaşı’na çıktığında, Elis’te rüzgârın esmesini sağlamak için kızı Iphigenia’yı kurban etmiştir. Yaşananları affedemeyen Klytaimnastra, Atreus oğullarının baş düşmanı Aigithos’la birlikte olarak kocasını aldatmış ve yıllar sonra savaştan dönen Agamemnon iki aşık tarafından bıçaklanmıştır. Bunun üzerine Elektra, delikanlılık çağına gelen kardeşi Orestes’i, babası Agamemnon’un öcünü almak üzere yetiştirmiş ve onun Aigithos ile Klytaimnastra’yı öldürmesine yardım etmiştir. Elektra kompleksi Freud tarafından psikoloji literatürüne dahil edilmiştir. Bu bağlamda “Elektra Kompleksi-Electra Complex”, kız çocuğunun fallik dönemde babasına bağlanmasını, penise sahip olmayan ve bu yönüyle eksik olan annesine düşmanlık beslemesini, ondan korkmasını, onu babasından kıskanmasını ve bununla birlikte ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıkları ifade etmektedir (Gleitman, 1995, s.679).
OİDİPUS KOMPLEKSİ: Yunan mitolojisinin belki de en trajik öykülerinden birine sahip olan Oidipus-Oedipus-, kraliçe Iokaste’in Oidipus’a hamileyken gördüğü bir rüyanın etkisiyle doğar doğmaz dağa bırakılarak kaderine terk edilir. Görülen rüyaya göre Oidipus–Oedipus babasını öldürecektir. Oidipus, Korint Kralı Polybos ve eşi tarafından büyütülmüş, ‘sis ayaklı’ anlamına gelen Oidipus ismi verilmiştir. Korint Kralı Polybos ve eşinin Oidipus’un gerçek anne babası olmadığı dedikodusu yayılınca Oidipus gerçeği Tanrı Apollon’dan öğrenmek üzere Delphoi tapınağına doğru yola koyulur. Kahinden babasını öldürüp annesi ile evleneceğini öğrenen Oidipus, dönüş yolunda karşılaştığı bir adamla tartışarak onu öldürür. Bu olaydan sonra Thebai’ye ulaşan Oidipus, Sphinks isimli bir canavarı halktan korumak ister ve bunun üzerine canavarın sorduğu sorulara doğru yanıt verir, sonrasında canavarı öldürür. Halk tarafından taçla ve dul kraliçe Iokaste ile ödüllendirilir. Thebai’ye kral olan ve bilmeden öz annesi ile evlenen Oidipus, yıllar sonra şehrindeki veba salgınının nedenini kahinden öğrenmek isteyince bilmeyerek babasını öldürdüğünü ve öz annesi ile evlendiğini anlar. Bunun üzerine gözlerini iğneyle kör etmiş, Kraliçe Iokaste ise kendini öldürmüştür. Psikoloji literatürüne yine Freud tarafından kazandırılan Oidipus Kompleksi-Oedipus Complex-; erkek çocuğunun fallik dönemde (3-4 yaş arası dönem) babaya karşı düşmanlık beslemesi, onu kıskanması, kendisine rakip olarak görmesi ve bunun sonucunda babasını öldürme isteğini ifade etmektedir. Bu arzu annesine tamamen sahip olmak ve annesinin gözdesi olmak istemesinden kaynaklanır. Oidipus Kompleksi bununla ilgili ruhsal bozuklukları da ifade etmek için de kullanılmaktadır.
Sonuç olarak; kelime kökeni olarak mythos (hayal ürünü öykü) ve logos (akıl, söz) dan gelen mitoloji (mythology) insanlığın kökeninden bu yana geçirdiği gelişim aşamalarını, deneyimleri, doğum-yaşam-ölüm döngüsünü gösteren önemli bir bilgi kaynağıdır. Bu yolculukta insana eşlik eden mitler bir yandan insanların bilinçaltlarında, fantezilerinde, düşünce sistem ve bağlamlarında canlı kalıp varlığını sürdürmeye devam ederek psikoloji literatürüne de katkı sağlamaya devam edecektir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Gürel, Emel – Muter, Canan.“Psikomitolojik Terimler: Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması”, Sosyal Bilimler Dergisi/ 1 (2007): 537-569.
Kitap Önerileri:
- Psikomitoloji: İnsanı Öykülerinde Aramak- M. Bilgin Saydam ve Hakan Kızıltan
- Deli Dumrul’un bilinci – M. Bilgin Saydam
- Rüyalar, Masallar, Mitoslar – Erich Fromm
- Dört Arketip – Carl Gustav Jung
Psikolog. Klinik psikoloji, sinirbilim, adli psikoloji, nöropsikoloji ve nöropsikiyatri, sanat terapileri gibi farklı alt alanlarla ilgilenir. Aynı zamanda müzik,tiyatro,dans,kitap,farklı kültürleri ve ülkeleri keşfetme tutkunudur. Felsefe, tarih, sosyoloji, arkeoloji ve mitoloji hakkında okumalar, araştırmalar yapar ve ilgilenir.
Ruh sağlığına ve topluma yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev almayı çok sever.
Ruh sağlığı alanında kullanılan terimlerin, mitolojik anlamları ile de uyumlu olduğunu görüyoruz. Ayrıca Freud, Jung gibi isimlerin de entelektüel kişiliklerinin de sağlam olduğunu anlıyoruz.