Çağlar Soykan’ın 2018 yılında “Majör Depresif Bozukluklu Bireylerde İntihar Davranışı, Erken Uyumsuz Şemalar ve Sosyal Bilişsel İşlevler İlişkisinin Belirlenmesi” isimli yazdığı yüksek lisans tezinden alınan verilere göre:
Şema terimi diğer pek çok çalışma alanında da sıklıkla kullanılsa da özellikle psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir. Bilişsel gelişim alanında geniş çapta kullanılan şema, bireylerin bir durumla karşılaştıklarında onları açıklamasına yardımcı olan, durumu algılamada aracı rol oynayan ve bu duruma bir cevap oluştururken deneyimleri ya da gerçekliği baz alan örüntünün tamamıdır.
Hem psikoloji hem de psikoterapi alanlarınca şema, “kişinin yaşam deneyimlerinin anlam kazanması için genel biçimde düzenlenmiş herhangi bir prensip” olarak tanımlanabilir. Bilişsel terapi kapsamında şema teriminin kullanımına bakıldığında, Beck’in erken dönem yazılarında şema kavramından bahsettiği görülmektedir. Şemalar çocukluk veya sonraki dönemlerde oluşan uyumlu, uyumsuz, olumlu veya olumsuz olarak nitelenen temel yapılardır. Bir şema aktive olduğu zaman o şema ile ilgili bilgiler geri çağırılır ve bireyin algılama, değerlendirme ve bellek süreçlerini etkiler. Bu yapı, kişinin hayatta kalması için genellikle uyumludur çünkü daha az bilişsel kaynak kullanımını gerektirmekte ve kişinin bilgiyi işleme sürecini hızlandırmaktadır. Fakat bu yapılanmanın uyumsuz oluşu kişide ruhsal bozuklukların görülmesine sebep olabilmektedir. Çevreden pozitif ya da nötr bir uyaran gelmiş olsa bile kişi mevcut negatif şemalarından gelen bilgi, yanlı dikkat ve bilgi işleme sebebiyle gelen bu uyaranı negatif olarak anlamlandırabilir.
Young’ın Şema Tanımı
Young’ın kuramına göre şemaların çoğu, özellikle çocukluk döneminde yaşanan deneyimler sonucu gelişen şemalar, kişilik bozukluklarının, daha hafif karakter ile ilişkili problemlerin ve birçok ruhsal bozukluğun temelini oluşturmaktadır. Bu düşüncesini açıklamak için Young, şemaların alt kümesi olarak tanımladığı “Erken Dönem Uyumsuz Şemaları” tanımladı. Bu tanıma göre, Erken Dönem Uyumsuz Şemalar, kişinin gelişiminin erken dönemlerinde başlar ve çocukluk ya da ergenlik süresince gelişmeye devam ederek yaşam boyunca karmaşıklaşır. Ayrıca, oluşmasında anılar, duygular, bilişler ve bedensel duyumlar etkilidir. Bu şemalar, kişinin kendisiyle ve diğerleriyle olan ilişkilerini dikkate alır ve önemli bir dereceye kadar işlevsizdir. Bir başka deyişle, Erken Dönem Uyumsuz Şemalar, yaşamın erken evrelerinden başlayan, yaşam boyunca tekrar eden, kendi kendine zarar veren duygusal ve bilişsel örüntülerdir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur; bireyin davranışı şemanın bir parçası değildir, şemaya tepki olarak ortaya çıkar ve bir şema tarafından güdülenir.
Şemaların tamamı çocukluk döneminde yaşanan travma ya da kötü yaşantılara dayanmamaktadır. Örneğin, çocuklukta bakım vereni tarafından aşırı korunmuş olan fakat hiçbir çocukluk travması olmayan olan bir birey de Bağımlılık/Yetersizlik şeması geliştirebilir. Şemalar çocukluktan itibaren hemen her durumda aktive olmasından dolayı, birey için tanıdıktır ve kişinin acı çekmesine sebep olsa bile kişi tarafından tanıdık olması kişiye “doğru” hissettirmektedir. Bu nedenle kişilerin şemalarının değiştirilmesi oldukça güçtür. Kişiler şemaları asıl gerçeklik olarak gördükleri için kişilerin erişkinlikteki davranışları da bu şemalardan etkilenirler.
Şemaların Temeli
Çekirdek Duygusal İhtiyaçlar
Evrensel olarak kabul edilen çekirdek duygusal ihtiyaçların, kişinin çocukluk döneminde karşılanmamış olması sonucunda Erken Dönem Uyumsuz Şemaların oluştuğu kabul edilmektedir. Bu çekirdek duygusal ihtiyaçlar şunlardır; başkalarına güvenli bağlanma, özerklik, yetenek, olumlu kimlik algısı, ihtiyaç ve duyguları ifade özgürlüğü, kendiliğindenlik ve rol yapma, akılcı sınırlar ve özdenetimdir.
Erken Dönem Yaşam Deneyimleri
Erken Dönem Uyumsuz Şemaların oluşumunu etkileyen önemli bir süreç de çocukluk döneminde karşılaşılan olumsuz yaşantılardır ve bu yaşantılar genellikle çekirdek aile içerisinde ortaya çıkmaktadır. Ailenin sahip olduğu dinamikler önemli bir ölçüde çocuğun dinamiklerini etkilemektedir. Şema ediniminde etki eden dört ana erken dönem yaşam deneyimi bulunmaktadır; ihtiyaçların olumsuz karşılanışı/engellenişi, travmatizasyon, çok fazla iyi şey deneyimleme ve seçici içselleştirmedir.
Duygusal Mizaç
Kişilik ve mizaç, çocuğun içinde bulunduğu erken dönem aile ortamından önemli derecede etkilenmektedir. Aile içindeki çocuklar farklı mizaç ve karaktere sahip olabilirler ve çocukların sahip olduğu bu özellikler zamanla stabil hale gelmektedir.
Duygusal mizaç, çocukların tecrübe ettikleri erken dönem olumsuz yaşantılardan etkilenmekte ve şemaların biçimlenmesinde rol oynamaktadır. Aynı ailedeki farklı mizaca sahip çocuklar, farklı koşullara maruz kalabilirler. Örneğin, sakin bir çocuğun, saldırgan bir çocuğa kıyasla aile içinde fiziksel şiddete maruz kalma ihtimali daha düşüktür.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Soykan, Ç. (2018). Majör Depresif Bozukluklu Bireylerde İntihar Davranışı, Erken Uyumsuz Şemalar ve Sosyal Bilişsel İşlevler İlişkisinin Belirlenmesi. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi. Ankara.

Psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşiredir ve acil serviste çalışmaktadır.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com