Yunan mitolojisinden Pygmalion hikayesi insanın kendi yaptığı bir nesneye aşık olabileceğini ve onunla mutlu olabileceğine dair bir hikaye aktarmaktadır. İnsanın kendi yaptığı nesneye aşık olması, onunla birlikte yaşaması ve hatta onunla cinsellik yaşaması bugünlerde sıklıkla tartışılan insansı robotlar (humanoid robots) konusunu gündeme getirmektedir. Bu konunun popüler olmaya başladığı 2000’li yılların başından beri sinema ve dizi sektöründe bu konuyla ilgili pek çok film yapılmıştır. Örneğin Lars ve Gerçek Kız, Robotların Anlamı, Seks Robotum, Aşk, Ex Machine, Westworld…
Robot teknolojisinin çok hızlı biçimde ilerlediği günümüzde robotların insan yaşamındaki yeri ve derecesi büyük tartışmalara yol açmaktadır. Bu tartışmanın bir tarafında da ruh sağlığı uzmanları yer almaktadır. Robotla birlikte yaşamak, robotla evlenmek istemek, robotla cinsel ilişki konularında ruh sağlığı uzmanlarının bakış açısı büyük önem taşımaktadır.
Robot Kavramının ve Robotbilimin Gelişimi
Robot kavramı Çekçe köle, işçi anlamına gelen robota’dan gelmektedir. Türk Dil Sözlüğüne baktığımızda ise robot sözcüğü belirli bir işi yerine getirmek için manyetizma ile kendisine çeşitli işler yaptırabilen otomatik araç ve başkasının buyruğu ile iş yapan, kendi akıl ve iradesini kullanamayan kimse olarak tanımlanmıştır.
Robotbilim tarihine baktığımızda insanların insan özelliklerine sahip makineler geliştirmek için sürekli çaba içerisinde olduğunu görmekteyiz. Robotbilim psikoloji, biyoloji, yapay zeka ve robot teknolojisinin birbirleri ile ilişkisini temel alarak araştırma yapan yeni bir alandır. Robotbilim yeni olmasına karşın insan işlerini yapabilecek ya da insansı özelliklere sahip olabilecek makineler yapma girişimleri ya da düşüncesi Antik Yunana kadar uzanmaktadır. Aristo insanların günlük işlerini yapabilecek makineler hakkında düşünceler öne süren ilk kişilerdendir.
Mekanik ruh görüşünün temel yüzü saatlerle ortaya konulmuştur. Saatler tıpkı bugünün bilgisayarları gibi, teknoloji harikalarıydı. 17. Yüzyılla beraber saatler çok sayıda ve büyüklükte üretilmeye başlanmıştır. 18. Yüzyılla gelindiğinde otomatik olarak müzik çalan makineler ön plana çıkmaya başlamıştır. İnsan eli değmeden kendi kendine çalan piyanolar dönemin büyüleyici makineleri olarak görülmüştür. 1800’lerin başlarında makineler eğlence alanından çıkıp temelde üretim alanlarına geçmeye başlamışlardır. Bunların en ünlüsü de tekstil makineleridir. 18. Yüzyılın sonlarına doğru ise Thomas Edison’un ünlü konuşan oyuncak bebekleri ve Nikola Tesla’nın geliştirdiği ilk uzaktan kumandalı makineleri bu alandaki temel gelişmeler olarak görülmektedir.
Günümüze geldiğimizde ise robotlar pek çok alanda yaşantımızın bir parçası haline gelmiştir. Ev işlerinde kullanılan ve eğlence amacıyla kullanılan ev robotları, sürücü olmadan kendi kendine hareket edebilen robot arabalar, güvelik alanında polislerin ve askerlerin yerine almaya aday olan robot polisler ve robot askerler robotbilimin yeni hedef noktaları haline gelmiştir. Son yıllarda yeni robotbilim çalışmaları iki uzun dönemli mühendislik tutkusuyla hareket etmektedir. İlki karmaşık ve yapılandırılmamış ortamlarda otomatik olarak hareket eden makineler üretmektir. İkincisi ise sosyal davranış yeteneği ve ahlaki karar verme yeteneği olan makineler yapabilmektir. Bu da büyük ölçüde yapay zeka olarak adlandırılan büyük teknolojik ilerlemeyle mümkün olabilecektir.
Robotların İnsan Gelişimindeki Rolü
Yönetmenliğini Spike Jones’un (2003) yaptığı Her filminde bir işletim sistemiyle bir insan arasında bağlanma olup olmayacağı, işletim sisteminin insan yaşamına katkı sağlayıp sağlayamayacağı konusundaki sorulara filmin büyük ölçüde olumlu yanıt verdiği görülmektedir. Filmlerden çıkıp gerçek yaşama döndüğümüzde robotlar temelde bebekler, çocuklar ve yaşlıların bakımında kullanılmak üzere geliştirilmeye çalışılmıştır.
Robotlar ve Çocukluk Dönemi
Robotların bebek ve çocuk bakımı konusunda çocukların fiziksel zararlardan korunabilmesi, çocukların eğlenceli zaman geçirebilmesi ve çocukların robotlarla yakınlık kurabilmesi için büyük çabalar harcanmaktadır.Sonuç olarak çocukların robotları bir insan gibi düşünme ve onunla bir insanmış gibi ilişki kurma olasılıkları yetişkinlere daha yüksek olduğu ve yaklaşık olarak okul öncesi dönemin sonuna kadar çocukların robotları canlıymış gibi düşünmeye eğilimli oldukları söylenebilir.
Ebeveynlerin robot bakıcıları kullanmalarının en önemli sebeplerinden biri çocuklar evde yalnızken ya da odalarında tek başınayken onların güvenliğini sağlamak ve herhangi bir fiziksel zarardan korunmasını sağlamaktır. Bakıcı robotların çocuk bakımında kullanılması konusunda da en büyük tartışma robot bakıcıyla çocuk arasında herhangi bir bağın oluşup oluşmayacağı ve daha da önemlisi bu bağın psikolojik açıdan ne kadar sağlıklı olduğu ile ilgilidir.
Bağlanma insanların kendileri için önemli gördükleri kişilere karşı geliştirdikleri güçlü duygusal bağlar olarak tanımlanmaktadır. Bu duygusal bağ oluşturma eğilimi ve gereksinimi yeni doğanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve gelişimsel açıdan işlevsel olan bağlanma sistemini ifade etmektedir.
Bakıcı robotların sahip oldukları bazı özellikler çocuğun robotu insanmış gibi algılamasına ve ona bağlanabilmesine olanak sağlamaktadır. Dokunma insanlar arası ilişkilerde önemli öğelerden birisidir. Robotla çocuk arasında bağlanmayı güçlendiren bir diğer öğe ise konuşulan dildir. Bakıcı robotlar hem belirli düzeyde konuşması ve söylenenleri anlamasıyla bağlanmayı kolaylaştırmaktadır.
Bağlanma kuramına göre çocukla bakıcı arasında güvenli bağlanmanın oluşabilmesi için bakıcının çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı olması ve bu ihtiyaçları karşılama konusunda tutarlı olması gerekmektedir. Bunların yanında bakıcıların bunları yaparken çocuğa sevgiyle ve duyarlılıkla yaklaşması gerekmektedir. Buradaki temel soru robotların bakıcı olarak güvenli bağlanmayı sağlayacak bir bakıcı olup olamayacağı ile ilgilidir. Robotun bakım konusunda iyi bir programa sahip olması güvenli bağlanmayı sağlayacağına temkinli bakılmaktadır. Bakıcı robotun çocuğun tüm ihtiyaçlarını anlayıp anlayamayacağı ya da ilişkide duygusal öğeleri ne düzeyde yansıtacağına şüpheyle bakılmaktadır.
Robotlar ve Yaşlılık Dönemi
Yaşlı bakımında kullanılacak bakıcı robotların temelde üç görevi yerine getirmesi beklenmektedir. Bunlar (1) yaşlılara ya da yaşlıların bakıcılarına yardım etmek, (2) yaşlı bireylerin kendi davranış ve sağlıklarını izlemesine yardımcı olmak ve son olarak da (3) onlara arkadaşlık ya da refakatçilik sağlamaktır.
Yaşlı bakımında robotları kullanmak bazı psikolojik ve etik olumsuzluklara neden olacağı için eleştirilmektedir. Bu konudaki temel eleştiri “bakım” kavramıyla ne anlaşıldığıdır. Bakım kavramı sadece hastanın kaldırılması, beslenmesi, yürümesine yardımcı olunması mıdır yoksa bunları yaparken aynı zamanda karşılıklı bir ilişki kurulması, empati ve sıcaklık kurulması mıdır? Şu anki teknolojik ilerlemeler robotların bakım konusunda karşılıklı bir ilişkiyi, empatiyi ya da sıcaklığı ortaya koyamayacağını göstermektedir. Diğer temel bir eleştiri ise robotların yaşlı bakımında daha yoğun kullanılmasıyla birlikte yaşlı bireylerin insanlarla doğrudan iletişim kurma olanağının azalmasıdır. Bununla birlikte robotların sıklıkla kullanılması bakım alan kişiyi özne konumundan çıkararak nesne konumuna sokacaktır. Etik açıdan ise en önemli sorun robotların bakım alanında kullanılmasıyla bakım alınan kişiler hakkında robotların edindiği bilgilerin nerede saklanacağı, nerede kullanılacağı ya da kimler tarafından kullanılacağıdır. Buradaki temel eleştiri elde edilen bilgilerin olumsuz yönde kullanılabileceği ile ilgilidir.
Robotlar ve Cinsellik
2010 yılında ilk seks robotu satışa çıkarılmıştır. Roxxxy ilk kadın robot ve Rocky ilk erkek robot olarak üretilmiştir.
Farklı ürünler geliştirilmesine karşın temel ilgi seks robotları üzerinedir. Buradaki temel motivasyonda insanlarla robotlar arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirileceği üzerinedir. İnsanlarla robotlar arasındaki ilişkilere atıfta bulunmak amacıyla lovotiks (lovotics) kavramı kullanılmaktadır. Lovotiks kavramı Hooman Samani tarafından önerilmiştir. Lovotiks robotbilimin, yapay zekanın, fizyolojinin, psikolojinin, biyolojinin, antropolojinin, sinirbilimin, sosyal bilimlerin, bilgisayar biliminin ve mühendisliğin temel kavramlarını kullanan çoklu disiplinli bir araştırma alanıdır. Endüstriyel robot, hizmet robotu ve sosyal robotlardan sonra Lovotiks hem bir insana aşık olabilen hem de bir insan tarafından aşık olunabilecek yeni nesil robotları ifade etmektedir. Lovotiks robotlarının yapay zekaları üç parçadan oluşmaktadır. Aşkın fizyolojik temellerini içeren yapay endokrin sistemi, aşık olmanın psikolojik temelleri olan olasılıklı aşk birleşimi ve son olarak da insan duygularına dayanan duygusal durum geçişidir. Lovotiks robotlarının fizyolojik birimleri dopamin, serotonin, endorfin ve oksito-zin gibi yapay duygusal hormonlarından oluşmaktadır. Kan basıncı, vücut sıcaklığı ve arzuyu oluşturmak ve değiştirmek için melatonin, epinefrin, oreksin ve leptin gibi yapay biyolojik hormonlar kullanılmaktadır. Lovotiks robotlarının psikolojik birimi olan olasılıklı aşk birleşimi insanlar robot arasındaki aşkın olası parametrelerini hesaplamaktadır. Bunlar yakınlık, benzerlik, tekrar tekrar maruz kalma/görüşme, çekicilik, bağlanma, karşılıklı beğenme, tatmin, mahremiyet, cazibe gibi parametrelerdir. Bireylerin duygusal ve zihinsel durumu hakkında zengin bilgileri yüz ifadelerinden, sesinden ve jestlerinden anlaşılabilir. Lovotiks robotlarının duygusal durum geçiş birimi robotun on anki zamanda davranışları doğru analiz etmesini sağlamaktadır.
Huffington Post ve YouGov tarafından yapılan bir çalışmada partneri olan birisinin bir robotla birlikte olmasının aldatma olup olmayacağı sorulmuştur. Katılımcıların % 42’si bu soruya evet yanıtı verirken % 31’i hayır olarak cevap vermiştir. Katılımcıların geri kalanı ise kararsız olduklarını belirtmiştir. Bu araştırmaların sonuçları insanların robotlarla birlikte olma konusunda çok da olumsuz olmadığı yönünde yorumlanabilir. Bununla birlikte robotlarla birlikte olmanın yaratacağı sorunlara da kapı açacağı şeklinde anlaşılabilir. Günümüzde robotlarla birlikte olmanın getireceği problemler hukuki anlamda da tartışılmaya başlanmıştır. Robotla birlikte olmanın aldatma olup olmayacağı, bunun boşanma nedeni olarak ele alınıp alınmayacağı ya da böyle bir durumda robotlara nasıl yaptırımlar uygulanacağı konusunda tartışmalar devam etmektedir
Robotlarla seksin pek çok alandaki problemin çözümüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir. İlk olarak kadınların seks kölesi olarak kullanılmasına ve kadınların bu yöndeki ticaretine büyük bir çözüm getireceğine inanılmaktadır. Robotların seks işçisi kadınların yerine kullanılmasının da en büyük yararlardan biri olacağı belirtmektedir. Seks işçisi kadınların çoğu zaman yaşadığı utanmayı, acı çekmeyi, duygusal ve fiziksel tramvayı robotların yaşamayacağı belirtilmektedir. Daha önemlisi cinsel yolla bulaşan hastalıklara büyük çözüm getireceğine inanılmaktadır. Yetişkin görünümündeki robotların yanında çocuk görünümünde olan çocuk robotlarında pedafoli vakalarında kullanılabileceği belirtilmektedir. Çocuk robotların pedafoli tedavisinde ilaç ya da madde bağımlılığında kullanılan metadon gibi kullanılabileceği ileri sürülmektedir. Çocuk robotların pedafolide kullanılmasına büyük tepkiler gelmektedir. Bunun temel dayanağı da çocuk robotlarla yaşanabilecek cinselliğin pedafoliyi engelleyeceğine daha da pekiştireceği yönündedir. Şu ana kadar hiçbir ülkede çocuk robotlarla birlikte olmak yasal olarak sınırlandırılmamıştır. Bu konuda son zamanlarda Avrupa Komisyonu tarafından çalışmalar başlatılmıştır.
Kaynakça
- Ümit Morsünbül, Robotlarla Bağlanma ve Cinsellik: Ruh Sağlığı Bakış Açısından Bir Değerlendirme,Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar Dergisi, s. 417-429