Toplumlarda yaşlı bireylerin algılanma şekli birbirinden farklılık gösterir. Örneğin Amerika, İsveç gibi ülkelerde yaşlı bireyler ailede veya toplumda yük konumunda iken, farklı bir ülkede (Tayland) ise bilge kişiler olarak algılanıp ayrıcalıklı bir grupta yer alabilmektedir (Çataloğlu, 2018; Wysokiński ve ark., 2020).
Ülkemizde durum nasıldır peki? Bir bakalım…Otobüse binen bir yaşlıya yer vermeyen bir gencin bol kınama içeren bakışlara maruz kalması muhtemeldir. Ayıplayanlar ve içinden söylenenleri saymıyorum bile. Aranızda var mıdır bilmiyorum; yer vermemek için ulaşım aracının en arkasını tercih eden ya da uyuma numarası yapan. Bazen genç dediğimiz bireyler de gayet yorgun olabiliyor. O nedenle hemen savaş boyalarını sürmesek mi 😉 Yaşlı bireylerin toplumda farklı şekilde algılanmasından giriş yapmış olsam da üstünde duracağım esas konu yaşlılığın yanı sıra ruhsal hastalığı olan bireyler aslında. Buradan giriş yapmamın nedeni ise ülkemizde yaşlıya atfedilen değerin ruhsal hastalıkla birlikte irdelemek istemem.
Bu arada sert bir dille yazdıysam baştan affola. Hazırsanız…
Şahit olmuşsunuzdur belki “annesini bakım evine yatırmış, pek hayırsızmış; babası büyütmüş okutmuş şimdi bakması zor geliyor vs.” Çevremize baktığımızda, bir aile yaşlı olan bireyin bakımını kendi üstlenirken, ki bu kişiler genel olarak birincil aile üyeleri olmaktadır; eş, evlat, kardeş gibi (Tel ve Ertekin Pınar, 2013); başka bir aile ise bakım evi, huzur evi, yaşlı evi vs. tercih edebilmektedir. Kaldı ki bu konunun bizim eleştirimize açık olup olmayacağı tartışılır. Bir de ailenin ve yaşlı bireyin özelliklerini bilmeyişimiz var tabii.
- Ev ortamında yaşlı bireye bakım verdiniz mi daha önce; bir ay gibi bir süreden bahsetmiyorum. Süresi belirsiz şeklide.
- Peki evde ruhsal olarak engelli bir bireye bakım verdiniz mi?
- Bakım vericinin ne hissettiğini biliyor musunuz?
- Peki bir ev ortamında yaşlı ya da engelli bireyin ihtiyaçlarının ne oranda karşılanıp karşılanmayacağını biliyor musunuz?
- Biliyor muyuz? Ben bilmiyorum, daha önce ev ortamında hem süresiz olup hem de ruhsal engeli olan bir bireye bakım vermedim çünkü.
Tahminleriniz olsa da dediğim gibi bir çoğumuz sadece tahmin etmekle kalıyoruz. Bazen tahminlerimizi gerekçe olarak sunamayacağımız için susmak gerekebiliyor demek ki.
Söz meclisten dışarı eleştiren göğsünü gere gere eleştiriyor da biz yine bu konuyu yakından inceleyelim. İstifade olan olur belki kim bilir…
Kronik ruhsal hastalığı olan bireyler yaşamını nasıl sürdürür? Çoğu zaman mutluluk, huzur, yaratıcılık ve üretkenlik gibi kavramlardan yoksun şekilde. Bunun yanında kendilerine zarar verme riski de taşımaktadırlar. Kişiler kendinden beklenen rol ve sorumlulukları yerine getiremeyebilir. Örneğin hasta olan birey; anne, baba, evlat olarak ya da herhangi bir mesleğin üyesi olarak gereken rolleri yerine getiremeyebilir. Bu durum hastalığın şiddetiyle doğru orantılıdır. Böyle bir tabloda hasta bireyler sürekli olarak bakım verici rolü üstlenen bireylerin desteğine ihtiyaç duyarlar. Bu durum hasta kadar ailesi için de stres oluşturmaktadır. Aileler bakım verirken ihtiyaç duydukları desteği almadan bu süreci devam ettirebilmektedir (Tel ve Ertekin Pınar, 2013).
Yapılan bir çalışmada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), şizofreni hastalarına bakım veren bireylerin yüksek oranda (%51) yük ve strese maruz kaldığını ve bu durumun kişilerde ruhsal hastalık gelişme riskini artırdığını ifade etmiştir. Bununla birlikte bakım vericilerde yaşanan nevrotik depresyon oranının da yüksek (%50) olduğu bildirilmiştir (Harmancı ve Çetinkaya Duman, 2016).
Avustralya’da yapılan bir çalışmada bipolar hastası olan bakım vericilerin %76’sının çalışma saatlerini azaltmak zorunda kaldığı ya da hastalık dönemlerinde işten ayrılmak zorunda kaldığı ifade edilmiştir (Baysan Arabacı, Büyükbayram, Aktaş ve Taşkın, 2018).
İran’da yapılan farklı bir çalışmada 225 şizofreni tanısı almış hasta yakını seçilmiştir. Bakım vericilerin %73,7’sini kadınlar oluşturmaktadır. Katılımcıların %70,7’si evlidir. Çalışma sonunda bakım verenlerin %43,1’inin tükenmişlik yaşadığı saptanmıştır. Ölçekteki maddelerden incelendiğinde; “Yakınınızın ihtiyacından fazla yardım istediğini düşünüyor musunuz? (%46,7)” sorularında daha yüksek puanların bulunduğu belirtilmiştir. “Akrabanızın davranışlarından dolayı utanıyor musunuz? (%38,7); Yakınınızın geleceğine yönelik korku duyuyor musunuz? (%32,3); Yakınınızın, güvenebileceği tek kişi sizmişsiniz gibi onunla ilgilenmenizi beklediğini düşünüyor musunuz? (%28,3)” soruları da diğerleri arasındadır. Erkek ve kadınlarda bakım veren yükü karşılaştırıldığında kadınlarda bu oran daha fazla bulunmuştur. Çalışmalar farklılık göstermekle birlikte dünyanın birçok yerinde bakım ihtiyacının kadınlar tarafından karşılandığı, bakımın daha çok eşler, aile ve akrabalar tarafından veriliyor olduğu görülmüştür. Ebeveynlerin ve yetişkin aile üyelerinin yaşı göz önüne alındığında bakım verenlerin yük puanının yaşları ile pozitif yönde ilişkisi olduğu bulunmuştur (Shamsaei, Cheraghi ve Bashirian, 2015).
Sonuç olarak bakım verici rolünü üstlenen bireylerin çeşitli sorunlarla karşılaştığı çalışmalar sonucunda açıkça belirtilmiştir. Tüm bu içeriklerin sonunda ana fikir tüm yaşlılar ya da engeli olan bireyler bakım evinde kalsın değil elbette. Bakım evlerinde yaşanan problemlerin ya da eksik yanların tespit edilmesi ve iyileştirilmesi ise üzerinde önemle üzerinde durulması gereken farklı bir konu. Fakat değinmek istediğim nokta hasta yakınlarının kolay bir yaşamı olmadığı. Bir de durumun iç yüzünün bilinmeden pervasızca yapılan eleştirilerin yersiz ve haksız olduğu.
Hepinize sevdiklerinizle sağlıklı ve afiyetli bir akşam dilerim…
Kaynakça
Baysan Arabacı, L., Büyükbayram, A., Aktaş, Y., & Taşkın, N. (2018). Kronik ruhsal bozukluk tanısı alan hastaların bakım verenlerine verilen psikoeğitimin yaşadıkları güçlük ve psikososyal uyumlarına etkisi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 9(3), 175-185.
Çataloğlu, S. (2018). Yaşlılık, değer ve teknoloji. Uluslararası İnsan Çalışmaları Dergisi , 1 (1), 27-35. Doi: https://doi.org/10.35235/uicd.434005
Harmancı, P., & Duman, Z. Ç. (2016). Şizofreni hastalarına bakım verenlerin yükleri ve ruhsal sağlık durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Journal of Psychiatric Nursing, 7(2), 0-0.
Shamsaei, F., Cheraghi, F., & Bashirian, S. (2015). Burden on family caregivers caring for patients with schizophrenia. Iranian journal of psychiatry, 10(4), 239–245.
Tel, H., & Ertekin Pınar, Ş. (2013). Kronik ruhsal sorunlu hastaların primer bakım vericilerinde tükenmişlik ve depresyon arasındaki ilişkinin incelenmesi. Journal of Psychiatric Nursing/Psikiyatri Hemsireleri Dernegi, 4(3).
Wysokiński, M., Fidecki, W., Plech, T., Wrońska, I., Pawelec, M. K., & Dziedzic, B. (2020). Perception of old age by the ınhabitants of Poland. International journal of Environmental Research and Public Health, 17(7), 2389. https://doi.org/10.3390/ijerph17072389
Gönderinin Yazarı
Psikiyatri hemşireliğinde yüksek lisans yapıyor.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi, kişilik gelişimi ilgi alanıdır.
Kitaplar, resim ve spor hobileri arasındadır.
İçerik üretim komisyonu üyesidir.