Merhaba sevgili okur;
Hadi bir düşünelim..
Ne çok karşılaşır olduk değil mi şarkılarda, dizilerde filmlerde.. Çiftler ne bırakabiliyorlar birbirlerini ne de sağlıklı bir ilişkinin sorumluluğunu alıyorlar. Sonra çaresiz kaldıkları noktada ‘’ee ben seninle mutsuzluğa da varım’’ deyip kendilerini kandıracak, oyalanacak bir bahane buluyorlar. O mutsuzluğu kabul etmek vazgeçmekten kolay oluyor. Bunu kabullenince her şeyin hallolacağını düşünüyorlar. Tabii söylemek kadar kolay olmuyor bunu yaşamak.. Unuttukları bir şey oluyor.. O katlanacaklarını sandıkları mutsuzluk içten içe, günden güne yiyip bitiriyor ilişkiyi.. Sağlıklı bir ilişkide olması gereken bütün bağı, paylaşımı, kişisel alan kavramını yerle bir ediyor.
Peki bir de şuradan bakalım o halde..
Bir ilişkiden beklediğimiz bütün verim koca bir MUTSUZLUK mu?
Neden karşı cinsten bir bireyle bir ilişki kurmak istiyoruz?
Aradığımız bağ gerçekten de sadece güvensizlik üzerine mi kurulu?
Hepimiz aslında bu sorulara nasıl da olumlu duygular içeren cevaplar veriyoruz değil mi? Kendimizi ne kadar güzel ilişkilerin içinde hayal ediyoruz..
Ne oluyor da bu kadar güzel hayaller kurarken kendimizi mutsuzluk kavramına iten bir ilişkinin içinde bulup, çaresizlik duygusunu hissettiğimiz de dahi vazgeçmeyi düşünmeyip bunu kabul edebiliyoruz?
Herkesin kendince sebepleri var aslında o ilişkinin içinde kalmasında.. Kimine göre çok sevip seviliyordur ama karşısındaki insan o sevgiye layık değildir, kimiyse çok istediği halde bırakamıyordur, kimileri de var ki mutsuzluğun her yükünü kendi omuzlarına alıyordur.. suçlu kendi olduğunda sürekli çabalamak için nedenleri oluyordur çünkü..
Her türlü ilişki kendi içinde farklı dinamikleri barındırır. İçinde sevgi olur, güven olur, tutku olur tabii ki zaman zaman mutsuzluk olur, öfke olur.. İlişkiyi bir renk cümbüşü olarak düşünürsek bu duygular da ilişkinin içindeki renklerden bazılarıdır ve bütün olması için, beslemesi için vardır. Ama ne olursa olsun aradaki bağa güvenmek ve emek vererek toplamak vardır.. Her iki tarafında kendini sorgulaması, adım atması gereken yerler olur..
Bahsettiğim mutsuzluk kavramı bu cümbüşten çokça uzak sevgili okur.. İnsanın içini kemiren, gözündeki ışığı, hayat sevincini alıp götüren bir mutsuzluğun içinde ‘’ben mutsuzluğa da varım’’ demek insanın kendi fişini çekmesi gibi hayati bir davranıştır. İnsan sevgiyle var olur, sevgiyle büyür ve sevgiyle yaşar.. Gerçek sevgi kaygı, mutsuzluk, güvensizlik gibi kavramları içinde barındırmaz.. Sevgi karşısındaki bireyin mutsuzluğuna göz yumamaz, böyle bir bencilliği kabul edemez..
Bırakalım bu klişeleri ve hayal ürünüdür deyip geçelim… Mutsuzluğa da varım demek yerine ben seninle mutluluğa hazırım diyerek yola çıkalım..