Psikiyatri Hemşireliği Dergisi’nde 2011 yılında Leyla Baysan Arabacı, Gönül Özgür ve Gülden Yörükoğlu tarafından yayınlanan “Lise Öğrencilerinin Şiddet Algıları, Şiddet Eğilim Düzeyleri ve Etkileyen Faktörler” konulu makalenin verilerine göre:
Ülkemizde şiddet olayları okullarda giderek artmakta ve alınan önlemler disiplin kurallarının dışına çıkmamaktadır. Geçmişten bugüne ilköğretim ve lise yıllarında pek çok kez kavga eden, okul eşyalarına zarar veren öğrencilere rastlanmıştır. Ancak son yıllarda farklı düzeylerde ve türdeki şiddet, anne babalar ve eğitimcilerin yanı sıra toplumun genelini kaygılandıracak boyuta ulaşmıştır. Okullarda yaşanan şiddetin, öğrencinin yaşam kalitesini ve başarı düzeyini etkilediği gerçeği göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Bu gerekçelerden hareketle, bu araştırma lise öğrencilerinin şiddetle karşılaşma ve şiddeti algılama durumlarını, şiddet eğilim düzeylerini ve bunu etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapıldı.
Araştırma, 2006-2007 eğitim ve öğretim yılında Aydın ili Kuşadası ilçesinde bulunan bir lisede okuyan 460 öğrenciyle yapıldı. Örneklem seçimine gidilmemiştir. Katılım oranı (360 öğrenci) %78.3 idi. Araştırmaya katılanların %35.3’ü (n=127) dokuzuncu (lise 1), %40.3’ü (n=145) onuncu (lise 2), %24.4’ü (n=88) ise on birinci sınıf (lise 3) öğrencisiydi.
Araştırma verileri “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Şiddet Eğilim Ölçeği” kullanılarak toplandı. Ölçekten elde edilecek en yüksek puan “80”, en düşük puan “1”dir. Yüksek puan, öğrencilerin saldırganlık ve şiddet eğilimlerinin fazla olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin ölçekten aldıkları puanlara göre, 1-20 arası puan “çok az”, 21-40 arası puan “az”, 41-60 arası puan “fazla” ve 61-80 arası puan “çok fazla” şiddet eğilimi olarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR
Araştırma kapsamındaki öğrencilerin %10.3’ünün şiddete maruz kaldığı ve bu öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%51.4) bu şiddeti arkadaşları tarafından okulda yaşadığı saptanmıştır. Kapcı tarafından ilköğretim 4.-5. sınıfa devam eden 206 öğrenci ile yapılan bir çalışmada öğrencilerin %40.0’ının zorbalığa maruz kaldığı belirlenmiştir.
Çalışmamızda, şiddet yaşama oranının bu kadar düşük bulunması, öğrencilerin şiddeti kabul etmeme yönündeki tepkilerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda bu bulgu, öğrenciler şiddet yaşadıklarnı dile getirmekten kaçındıkları için belirtmediklerini de düşündürmektedir. Bu öğrenciler en fazla arkadaşları tarafından okulda ve aile üyeleri tarafından evde şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Şiddetin en fazla okullarda yaşandığının belirtilmesi, bu konunun önemsenmesi açısından uyarıcı niteliktedir. Özcebe, Çetik ve Üner (2006) araştırmalarında da öğrencilerin şiddeti en fazla okulda %42.0 ve en fazla arkadaşlarına %65.6 uyguladıklarını saptamışlardır. Bulut’da (2008) yaptığı araştırmada basına yansıyan 302 şiddet olayının %74’nünün okul binası içinde yaşandığını saptamıştır.
Diğer taraftan öğrencilerin %13.5’inin kendi kendine şiddet uyguladığını ifade etmesi, bu konunun ayrıca araştırılması gereken önemli konu olduğunu göstermektedir.
Öğrencilerin şiddeti en fazla “dayak” (%18.3) olarak algıladıkları saptanmıştır. Ankara ilindeki lise öğrencileriyle yapılan araştırmada da öğrenciler okuldaki şiddeti “dayak” olarak tanımlamışlardır. Okullarımızda görülen şiddet olayları %32.8 gibi yüksek oranda fiziksel zarar verme (yumruk, tekme, tokat, vb.) olarak saptanmıştır. TBMM Araştırma Komisyonu’nun (2007) yaptığı araştırmada da öğrenciler arasında “şiddet”i fiziksel şiddet olarak algılama en yüksek iken, sözel şiddet ve duygusal şiddet davranışlarını şiddet olarak algılama oranlarının düşük olduğu saptanmıştır. Bu araştırmalar çalışmamızı desteklemektedir.
Öğrenciler şiddet türlerini de algıları doğrultusunda en fazla fiziksel (%78.9) ve psikolojik (%45.6) şiddet olarak belirtmiştir. Şiddeti yaşayan bireyde yarattığı izler açısından, cinsel ve duygusal şiddete göre fiziksel şiddet, daha somut, ölçülebilir ve kolay ifade edilebilir olması sebebiyle, ilk olarak dile getirilen şiddet türüdür. Bu bağlamda, araştırmada öğrencilerin şiddeti öncelikle fiziksel olarak belirtmeleri beklenen bir sonuçtur. Ancak bu bulgu, psikolojik/duygusal şiddeti görmezden gelme açısından düşündürücüdür. Diğer taraftan, öğrencilerin fiziksel şiddet kadar olmasa da psikolojik/ duygusal şiddeti belirtmeleri, bu şiddet türünün günümüzde çok fazla yaşanması ve gündeme gelmesinin bir yansıması olarak da yorumlanabilir.
Öğrenciler “psikolojik durum”un, “eğitim”in, “iletişim”in ve “televizyon diziler/filimler”inin şiddette etkili faktörler olduğunu belirtmektedirler. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (%72.8) şiddeti yazılı/görsel basından öğrendiklerini ifade etmeleri önemli bir bulgudur. Ülkemizde sözlü ve özellikle yazılı basında şiddet haberlerine sık sık yer verilmesi ve izlenme oranı (rating) kaygısıyla haberlerin şiddeti sergileme eğilimi biçiminde ele alınmasının bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Birçok kaynakta da, medyanın şiddetin artmasında önemli olduğu belirtilmektedir. Araştırma kapsamındaki öğrencilerin şiddetin önlenmesi için verdiği yanıtların bilinmesi, bu sorunu yaşama riski taşıdıkları için çok önemlidir. Öğrencilerden gelen önerilerin “eğitim, “psikolojik danışmanlık” ve “basın yayın organlarının denetlenmesi” gibi akılcı ve uygulanabilir yönde olduğu görülmektedir. Ancak bazı öğrenciler, “cezalandırma” ve “şiddete şiddetle yanıt verilmeli” gibi şiddet döngüsünün devam etmesine neden olacak yönde geleneksel önerilerde de bulunmuşlardır. Ayrıca öğrencilerin bir kısmının şiddetin üstesinden gelinemeyeceğini/önlenemeyeceğini belirtmesi, şiddet karşısında çaresizlik yönünde yanıt vermiş olmaları da önemsenmesi gereken bir sonuçtur.
Öğrencilerin şiddet eğilim düzeyi puan ortalamalarının değerlendirilmesinde ortalama (44.08±12.48) dikkate alındığında öğrencilerin şiddet eğilim düzeylerinin çok fazla olmadığı, yüzdeler dikkate alındığında öğrencilerin %53.6’sının şiddet eğilim düzeylerinin fazla olduğu ya da “orta”nın üzerinde olduğu söylenebilir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu (%89.7) şiddet yaşamadığını belirtmelerine karşın şiddet eğilim düzeyinin “orta”nın üzerinde bulunması düşündürücü bir sonuçtur. Bu sonuç, öğrencilerin şiddet konusunda risk grubu oluşturduğunu göstermektedir.
Öğrencilerin sınıfları yükseldikçe, başka bir anlatımla yaşları ilerledikçe, şiddet eğilimlerinin de arttığı görülmektedir. Bu bulgu yaşla birlikte şiddet eğiliminin azalacağı görüşüyle ters düşmektedir. Diğer taraftan çevrenin şiddet eğilimi üzerinde olumsuz etkisi görüşüyle örtüşmektedir.
Araştırmaya katılan erkek öğrencilerin şiddet eğilim puan ortalamalarının kız öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu bulgu, toplumda erkek çocuğa verilen önemin ve gösterilen hoşgörünün, ergenlik döneminde çocuğun başkaldırı davranışları nedeniyle daha fazla şiddet yaşamasına ve sorunlar karşısında şiddeti deneyimleme eğilimlerinin daha fazla olması ile açıklanabilir. Özgür, Baysan-Arabacı ve Aycan (2007) tarafından yapılan araştırmada da hem annelerin hem babaların, erkek çocuklarını kız çocuklarına göre daha fazla cezalandırdıkları saptanmıştır.
Annenin çalışma durumu öğrencilerin şiddet eğilimlerini etkilemezken, babası çalışmayan öğrencilerin şiddet eğilimlerinin çalışanlara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç, babanın çalışma durumunun öğrencilerin şiddet eğilimini etkilediğini göstermektedir. Günümüzde aile üyelerinin çalışma durumunun geleneksel geniş aileden çekirdek aileye geçişte anne babaya atfedilen cinsiyet rollerindeki değişimin, şiddet eğiliminde etkili olduğu söylenebilir. İlgili kaynaklarda da aile içi geçimsizlik, boşanma, sık sık iş-ev değiştirme ve babanın işsiz kalması gibi ailede strese neden olan olayların, çocuğa yönelik istismar ve ihmal eğilimini arttırdığı bildirilmektedir. Bu bilgiler ışığında, babası çalışmayan öğrencilerin ailelerinde yaşanan stres ortamında sorunlarla baş etmede şiddeti kullanarak şiddet davranışını öğrendikleri ve bu nedenle şiddet eğilim puanlarının yüksek olduğu düşünülmektedir.
Öğrencilerin ailelerinin gelir durumları iyileştikçe, şiddet eğilim puan ortalamaları yükselmektedir. Bu bulgu ailelerde yaşanan ekonomik sorunların şiddet eğilimine neden olacağı görüşüyle örtüşmemektedir. Diğer taraftan, şiddet her sosyal, kültürel ve ekonomik düzeyde, etnik grupta, coğrafik yerleşimde ve tüm yaşlarda görülür görüşü bu araştırma bulgusunu destekler niteliktedir.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
- Özgür, G., Yörükoğlu, G., & Baysan-Arabacı, L. (2011). Lise öğrencilerinin şiddet algıları, şiddet eğilim düzeyleri ve etkileyen faktörler. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 2(2), 53-60.
Gönderinin Yazarı

Psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşiredir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu ve insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com