Sağlığın her şeyden önce geldiği bu salgın döneminde her bireyin kendi davranışını gözden geçirmesi ve davranışlarını içinde bulunulan koşulların gerektirdiği şekilde düzenlemesi önemlidir. Bu durum “Herkes kendi kapısının önünü süpürürse, o mahalle tertemiz olur” ifadesiyle daha somut bir şekilde açıklanabilir. Başka bir ifadeyle, herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu gerektiği gibi yaptığı ölçüde çözüme veya elde edilmek istenen hedefe o derece yaklaşılmaktadır. Burada vurgulanmak istenen temel düşüncelerden biri hayati durumlar söz konusu olduğunda insanların davranışlarını ortak amaçlar etrafında düzenlemesini ve şekillendirmesini içermektedir. Dolayısıyla, içinde bulunulan zaman bireylerin kendi sağlıklarıyla ilgili davranışlarını tekrardan incelemesi, geliştirmesi ve uygulaması gereken bir zamandır. Bandura’ya (1998) göre sağlıkla ilgili davranışlar büyük oranda insanların yaşama tarzlarıyla ilişkili sahip olduğu alışkanlıklardan etkilenmektedir. Buna bağlı olarak, insanlar sağlıklarını yakından ilgilendiren durumlarda kendi davranışları üzerinde daha fazla kontrole sahip olabilmek adına daha fazla uygulama yapabilirler. İçinde bulunulan bu salgın dönemi hemen hemen herkesin sağlıkla ilgili davranışlarını tekrardan değerlendirebileceği, kontrol altına alabileceği ve değiştirebileceği bir ortam yarattığı için insanların benliklerini nasıl amaçlara uygun olarak düzenleyebildiğini göstermiştir.
Sosyal psikoloji alanında benlik düzenleme (self-regulation) olarak tanımlanan kavram genel olarak insanların belirli hedeflere yönelik olarak duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirebilmesi, yeni duygu, düşünce ve davranışlar öğrenebilmesi veya işlevsiz olanları kullanmaması anlamına gelmektedir (Baumeister, 1998). Bu noktadan hareketle, bireyler benliklerinin aktif, bilinçli veya bilinçsiz ve yaşanan süreçlerin içerisinde sorumlu bir yapıya sahip olduğunu fark etmelidirler. Özellikle, sağlıkla ilişkili alışkanlıklar söz konusu olduğunda insanların alışkanlıklarını değiştirebilmesi için benlik düzenleme becerileri elzemdir. Bandura’ya (2005) göre benlik düzenlemeyle ilgili olarak geliştirilen farklı yaklaşımlar olmasına karşın bütün yaklaşımların temelinde şu üç işlev vardır:
- İnsanlar sağlıkla ilişkili davranışlarında ve içinde bulunduğu sosyal ve bilişsel koşullarda kendilerini izlemelidirler (self-monitoring).
- Ulaşılmak istenen amaçların benimsenmesi. Zira, bir amacın benimsenmesi ve amaca yönelik stratejilerin geliştirilmesi bireylerin davranışlarının şekillenmesi ve değişmesi konusunda yardımcı olacaktır.
- Benliği motive edebilecek uyaranların ve sosyal desteğin sağlanmasıdır.
Yukarıda ifade edilen maddeleri şu anda salgını yaşayan insanların davranışları açısından incelemek konunun daha iyi kavranmasına katkı sağlayacaktır. Birinci madde, insanların kendi duygu, düşünce ve davranışları konusunda bir farkındalık yaratmakla ilgilidir. Başka bir ifadeyle, insanlar salgına ve potansiyel tehditlere yönelik olarak ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini ve nasıl davrandığının bilincinde olabilirse içinde bulunulan durumla baş edebilmek adına bunları kolayca değiştirebilir veya pekiştirebilir. Örneğin, S.P. isimli temsili bir bireyi düşünelim. Eğer S.P. salgına karşı belirtilen tedbirlerle ilişkili olarak neler yaptığını, ne düşündüğünü ve nasıl hissettiğini biliyorsa yanlış yaptığı yerlerde bunları değiştirebilir; doğru yaptığı yerlerde ise bunları pekiştirebilir. İkinci madde, ise insanların bir hedefe ulaşma konusunda ne derece istekli olmasına bağlıdır. Canlı bir sosyal varlık olan S.P için hayatını gerektiği gibi sürdürebilmek sağlığın kalitesiyle eş değerdir. Dolayısıyla, S.P.’nin salgın ortamındaki en temel hedefi başta kendi sağlığını olmak üzere diğer insanların da sağlığını korumaya yönelik davranışları sergilemektir. Haliyle, S.P. bunu gerçekleştirebilmek adına stratejik adımlar atmaya da ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda uzmanların ve yetkili insanların uyarılarını dikkate almak ve davranışlarını hem kendi hem de diğer insanların sağlığı adına düzenlemek anlamlı olacaktır. Son madde, S.P.’nin bu süreçte işbirlikçi ve dayanışma içeren bir ortamda olduğunu ve sağlığıyla ilgili davranışları düzenlemesine adına diğer insanların sosyal varlığına ve desteğine de ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir. Hayati tehlikenin olduğu bir salgın ortamda sosyal desteğin alınması, belki de S.P.’nin olayın ciddiyeti ve hassasiyetine ilişkin düşüncelerini yeniden değerlendirmesine, sağlığını yakından ilgilediren davranışlarının tekrardan düzenlemesine ve çevresinde gelişen olaylara yönelik duygularının daha farkında olmasına katkı sağlayabilir.
Benlik düzenleme konusunda insanlar için önemli olan noktalardan biri geri bildirimlerdir. Sosyal çevreden gelen geri bildirimler insanların duygu, düşünce ve davranış boyutunda standardı ne derece yakalabildiklerini veya ulaşmak istenen hedefe ne derece yaklaşabildikleri hakkında bilgi vermektedir. Carver ve Scheier (2012) tarafından ortaya atılan TOTE (Test – Operate – Test – Exit) modeli benlik düzenlemenin nasıl bir sürece sahip olduğunu ifade eden bir döngüyü belirtmektedir. Birinci Test aşaması, insanların içinde bulunduğu durumu diğerleriyle karşılaştırması anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle insanlar hem kendi hem de diğerlerinin davranışlarını gözlemlemekte ve değerlendirmektedir. Örneğin S.P. salgının ilk günlerinde dışarıya çıkmak, gezmek, spor veya sevdiği başka aktiviteleri yapma konusunda bir isteğe sahiptir. Ancak, diğer taraftan uzmanlar ve yetkililer tarafından belirtilen uyarılar ve önlemler de vardır. Dolayısıyla S.P. önünde iki tane durum vardır. Bunlardan ilki S.P.’nin kendi istediği, arzu edilen bir durum; ikincisi, standart ve olması gereken bir durum. Operate aşaması, insanların standarda ve ideal olana yönelik olarak davranışlarını düzenlemesi anlamına gelmektedir. Salgının etkisinin büyümesi ve ciddiyetinin artmasıyla birlikte S.P. davranışlarında diğer insanlara uygun olarak standardı yakalamak adına olabildiğince evinde kalmayı ve sosyal çevreyle az fiziksel temas kurmayı, temizlik konusunda gerekli önlemleri almayı tercih ediyor. İkinci Test aşaması, insanların kabul gören standart davranışları yakalayıp yakalayamadıkları aşamayı ifade etmektedir. Eğer S.P. hem uzmanların görüşlerini dikkate alarak hem de diğer insanların standart davranışlarını dikkate alarak kendi davranışlarında standardı yakadıysa son aşamaya yani Exit aşamasına geçerek döngüyü tamamlar.
Benlik düzenlemeyle ilişkili olan bir diğer kavram ise benlik yeterliliğidir (self-efficacy). Benlik yeterliliği, genel anlamıyla insanların sergileyebilecekleri davranışlar hakkındaki inanışlarını ve düşüncelerini ifade etmektedir (Lee, 2005). Başka bir ifadeyle, benlik yeterliliği insanların zor durumlar karşısında o durumla başa çıkabilme motivasyonlarını, yeteneklerini ve onları düzenleyebilme kapasitelerini ve yapabileceği diğer davranışlar hakındaki inançlarını belirtmektedir (Snyder ve Lopez, 2001). Bandura’ya (1998) göre insanların kendileri hakkında bu tarz bilgilere sahip olması sağlıklarıyla ilgili davranışlarının düzenlenmesi konusunda oldukça önemlidir. Zira, bir davranışın ortaya çıkmadan önce onun yapılabileceğine dair inanç istenilen davranışın gerçekleşebilmesi adına büyük bir adımdır.
Bandura (1998) insanların benlik yeterliliğini geliştirebileceği dört kaynak gösterir. Bunlardan birincisi, insanların bir konu hakkında uzman olduğunu içeren deneyimlerdir. Başka bir ifadeyle, insanlar uzman olduğu konularda benlik yeterliliğine dair daha güçlü inançlara sahip olurlar. Zira, geçmişte bu tarz bir davranışın yapıldığına dair bilgi gelecekte de yapılabileceği inancı doğurmaktadır. İkincisi, insanların dolaylı yollardan benlik yeterliliğine dair bilgi toplamasıdır. Bu durum için en yerinde örnek insanların belirli bir davranış için rol model olabilecek insanların neler yapabildiklerine dair düşünceleridir. Dolayısıyla, insanlar diğerlerinin yapabildiği bir davranışı kendilerinin de yapabileceklerine dair bir inanç geliştirirler. Üçüncüsü, sosyal ikna sürecidir. Bu sürece göre insanlar bazen içinde bulunduğu zorlu durumları nesnel bir şekilde yorumlayamadıkları için benlik yeterliliklerine dair olumlu bilgilerden yoksun kalmaktadırlar. Bu nedenle, insanların bir şeyi başarabilmek adına nelere ihtiyacının olduğunu belirtmek ve o kişinin kapasitesinin ve yeteneklerinin neler olduğuna dair bir farkındalık oluşturmak benlik yeterliliğine dair olan inanı geliştirmektedir. Son olarak, insanların benlik yeterliliği ile ilgili sahip olduğu olumsuz ve işlevsiz inanışları değiştirmek ve yanlış yapılan değerlendirmeleri tekrardan düzenlemek insanların ne yapabileceğine dair olan inançlarını arttıracaktır.
Sonuç olarak, insanlar duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirme yeteneğine ve kapasitesine sahip sosyal varlıklardır. Bizler de içinde bulunduğumuz günümüz şartlarını göz önüne aldığımızda salgınla mücadele edebilmek adına, ortak bir amaç adına tutumlarımızı tekrardan değerlendirmeli ve onları uzmanların istediği yöne doğru çevirmeliyiz. Bu durumun en güzel örneklerinden biri olarak hem bireysel hem de toplum sağlığını korumak adına insanların çoğu eylemini çevrimiçi ağlarla yürütmesidir. Bu sürecin içerisinde yer alan her bireyin örtük bir şekilde diğerlerinin davranışını etkilediği, şekillendirdiği ve desteklediği söylenebilir. Yazının başında belirttiğim gibi sağlık, canlı varlıkların olmazsa olmaz dinamiğidir. O halde, salgın ortamında rutin davranışlarımızı belirli bir süre göz ardı ederek, hem kendi sağlığımıza hem de çevremizdeki insanların sağlığına dikkat etmek için gerekli önlemleri almalı, uyarılara kulak asmalı ve benliğimizi düzenlemeliyiz. İnsan doğası tutarlı olmaya eğilimli olduğu için duygu, düşünce ve davranışların bir anda düzenlemesi, değiştirilmesi ve geliştirmesi beklenemez. Ancak, yazıda da belirttiğim gibi önemli olan noktalardan bir tanesi içinde bulunulan sürece ve kendi duygu, düşünce ve davranışlarımıza yönelik farkındalığımızdır. Farkındalık, insanların sağlıkla ilgili eylemleri sergileyebilmesine ve düzenleyebilmesine yardımcı olabilecek en önemli süreçlerden biridir.
Farkında Ol, Sağlıkla Kal Türkiye.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Bandura, A. (2005). The primacy of self‐regulation in health promotion. Applied Psychology, 54(2), 245-254.
- Bandura, A. (1998). Health promotion from the perspective of social cognitive theory. Psychology and health, 13(4), 623-649.
- Baumeister, R. F. (1998). The Self. In D. T. Gilbert, S.T. Fiske, ve G. Lindzey (Eds.), Handbook of social psychology (4th ed., 680-740). New York: McGraw-Hill.
- Lee, S. W. (Ed.). (2005). Encyclopedia of school psychology. Sage.
- Snyder, C. R., & Lopez, S. J. (Eds.). (2001). Handbook of positive psychology. Oxford university press.
- Carver, C. S., ve Scheier, M. F. (2012). Attention and self-regulation: A control-theory approach to human behavior. Springer Science & Business Media.
Gönderinin Yazarı
Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi
Hayvan tarihinde, insanın (homo sapiens) evriminin de en niteliklilerinden birisini gösteriyor aslında: Ortak idealler ve amaçlar uğrunda buluşabilmek, grubu için kendisinden vazgeçebilmek, bir başkasını düşünebilmek.