Ayşegül Bakır‘ın 2019 yılında yazdığı “Romantik ilişkilerde siber flört istismarının beden imgesi ve benlik saygısıyla ilişkisi” isimli yüksek lisans tezinden alınan verilere göre:
Sosyal öğrenme kuramı saldırganlığın, saldırgan olan veya olmayan eylemlerin doğrudan sonuçları yoluyla ve saldırganlığın ve onun sonuçlarının gözlenmesi sonucunda öğrenildiğini ileri sürmektedir. Saldırganlığın sosyal bilişsel analizi üç temel kontrol edici etkiyi içermektedir: davranışın sıklığını belirleyen veya pekiştirip-cezalandıran çevresel koşullar, davranışın kendisi ve bilişsel duygusal değişkenler. Bir kişinin saldırgan davranış gösterip göstermeyeceği bu üç etmenin karşılıklı etkilerine ve bireyin sosyal geçmişine bağlıdır.
Bandura, sosyal öğrenmeyi bir bireyin sosyal çevresi içinde gerçekleşen öğrenme türü olarak tanımlamıştır. Sosyal bağlamda gözlemleyerek ve model alarak öğrenme olarak açıklanabilecek bu kavramda insanların başkalarının eylemlerini ve eylemlerinin sonuçlarını gözleyerek öğrenmesi söz konusudur. Bandura, bazı insanların saldırganlık içeren davranışlarının pekişip bazılarının pekişmemesini, gözlemleyerek öğrenmede bulunması gereken dört aşamaya bağlamıştır: davranışa dikkat etmek, bilgiyi hatırlamak, görülen şeyi gerçekleştirmek ve bunun sonucunda ödüllendirileceğini düşünmek. Bu süreçte kişiler modelledikleri kişinin davranışının önemli niteliklerine odaklanmakta ve bunları aklında tutmaktadır. Sonraki aşamada ise gördüklerini gerçekleştirmekte ve bir sonuç beklentisi içine girmektedirler. Kavga ettiği gerekçesiyle çocuğunu cezalandıran ebeveynler, bu yolla, büyük ve güçlü olanın istediğini yapabileceğini göstermiş olmakta ve bu da çocuklarda daha fazla saldırganlığa yol açmaktadır. Saldırganlık gösteren çocukların aileleri; saldırgan çocuk ve bir diğer aile üyesi arasındaki zor etkileşimlerle, ebeveynlerin tutarsız, cezalandırıcı veya denetim eksikliği içeren ebeveynlik stilleriyle, yüksek saldırganlık gösterilmesinde rol oynamaktadırlar. Bir birey diğerine vurma, bağırma gibi bir etmen yarattığında, diğer birey de kendi olumsuz tepkisini sunacaktır.
- Çocuklar, model yüksek bir sosyal sınıftan olduğunda ve modelin olumlu sonuç ve ödüllerle karşılaştığını gördüğünde veya saldırganlığı için ceza almadığını izlediklerinde modeli taklit etme eğilimlerinin daha fazla olduğu bilinmektedir.
- Çocuklar, saldırganlığı uygulama fırsatları verildiğinde, kurbanlarına zarar verdikleri zaman caydırıcı veya itici sonuçlarla karşılaşmazlarsa veya ödüle ulaşmayı başarırlarsa saldırgan davranışları öğrenmektedirler.
- Ceza da acıya neden olduğu veya cezalandırılan tepkiye olumlu sunulan seçenek olmadığı, ceza geciktiği veya tutarsız olduğu zaman saldırganlığı artırmaktadır.
- Cezayı veren kişiye yönelik karşı saldırının başarılı olma olasılığı söz konusuysa saldırganlık sürdürülmektedir.
- Çocuğu inciterek veya karalayarak cezalandıran yetişkin acıya sebep olmakla kalmaz, saldırganlık için de bir model olmuş olur.
Saldırganlık, düşmanca eylemi haklı çıkaran bilişsel süreçlerle devam edebilmektedir: bir kişinin eylemlerinin, bir başkasının daha aşırı eylemleri yönüyle karşılaştırmak, kendisini veya başkalarını koruyabilmek gibi olumlu nitelendirilen eylemler için uğraşmak, sorumluluğu başkasına yüklemek veya kurbanlarına aşağılayıcı etiketlemeler yaparak insan olarak görmemek gibi.
Televizyondaki saldırganlığı izlemek özellikle erkek çocuklar ve saldırganlık öyküsü olan çocuklarda saldırganlığı artırabilmektedir. Şiddet içerikli bilgisayar oyunları oynamak veya izlemek de aynı etkiye sahip olabilmektedir. Olumsuz davranışlara sahip akran grupları veya mahalle çeteleri gibi gruplara üye olmak da saldırganlık için model olmakta ve grup üyelerinin saldırganlığını pekiştirebilmektedir.
Sosyal öğrenme teorisinin gençlerin şiddet olaylarıyla ilişkilendirilmesinin diğer yolu, ebeveynler arasındaki şiddete tanık olmaktır. Bandura’ya göre düşmanlık ve saldırganlık içeren davranışlar özellikle çocuklar tarafından taklit edilmekte olan davranışlardandır. Sosyal öğrenme teorisine göre, gözlemsel öğrenme yoluyla ergenler, şiddetin “sonucunun” ebeveynin istediğini almasına yardımcı olduğunu gözlemlemektedir. Saldırgan eylemin ceza yerine ödüle yol açacağına dair beklenti, saldırganlığı artırmaktadır. Kurulan ebeveyn özdeşimi, çocuğun ailenin değerlerini, davranışsal ve kişilik özelliklerini içselleştirmesine neden olmaktadır.
Sosyal öğrenme teorisi, cinsiyet temelli davranışların öğrenilmesi yönünden de önemlidir. Ödül, ceza ve model alma yolları ile kadınlar ve erkekler küçüklüklerinden itibaren farklı sosyalleşmekte ve toplumsal cinsiyetten etkilenmektedirler. Erkek rollerinin kadınlara göre daha baskın, kontrol edici, saldırgan ve öfkeli olmalarının, kendileriyle alay edildiğinde kavga etmelerinin beklenmesi ve bu beklentilere uygun davranan erkeklerin ödül alması şiddet uygulama davranışını pekiştirmektedir. Kadınların ise sert ve saldırgan olduklarında onaylanmaması, itaatkâr olma olasılıklarını artırmaktadır.
Sonuç olarak sosyal öğrenme kuramına göre şiddet ve saldırganlığın ortaya çıkmasında çocukların örnek aldıkları modeller, ailelerin tutum ve davranışları, akran grupları, toplumsal cinsiyet rolleri, televizyon ve internet etkili olabilmektedir.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Bakır, A. (2019). Romantik ilişkilerde siber flört istismarının beden imgesi ve benlik saygısıyla ilişkisi. Yüksek Lisans Tezi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Samsun.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisidir.
Toplum ruh sağlığı hemşireliği, kişilik psikolojisi, sağlık sosyolojisi ve tiyatro ile ilgilenir.
Yaşamın içerisinde kendisini arayan birisidir.
İçerik Üretim Komisyonu üyesidir.
İletişim: darkatamer@gmail.com