Bu yazıyı çevirmemdeki temel neden, benzer bir olaya şahitlik etmemdir. Bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde staj yapmaktayken, erkek servisinde bahçe alanımız vardı. Hastalardan birisi dikkatimi çekmişti. 17-18 yaşlarında olan, çevresiyle ilgisiz, negatif belirtileri olan bir hastaydı. Futbol maçı yapmak için çağırdığımızda gelmişti ve birden açılmıştı. Sanki sokakta arkadaşlarımızla mahalle maçı yapıyorduk ve hiçbir rahatsızlığı yok gibiydi. Maç bittikten 30 dakika sonra aynı çocuğu tekrar gördüğümde çevresiyle ilgisiz ve negatif belirtileri devam etmekteydi. Bu olay bana, kekeme insanların şarkı söylerken takılmadan söylemesine benzer şekilde gelmişti. Sizin de bu tür gözlemleriniz varsa iletebilirsiniz.
İtalyan futbolcu sahaya çıkarken dinlemeyi bıraktı ve kafasını salladı. 3 yıl önce psikotik rahatsızlık yaşadıktan sonra ilaç tedavisine başlayan 24 yaşındaki defans oyuncusu Sergio Amato, “Sahaya çıktığımda kafamdaki sesler kesiliyor” dedi.
Sergio Amato, tedavi sürecinin önemli etkeni olacağına inanılan, psikiyatrik hastalar için bu hafta Roma’da düzenlenen Futbol Dünya Kupası’nda şizofreni, bipolar bozukluk ve depresyon rahatsızlıkları olan 150 kişinin arasındaydı.
İtalya, 1000 neşeli taraftarın önünde, sekiz ayrı milletten oluşan beş takımın katıldığı turnuvada, finalde Şili’yi yendi ve kupayı kazandı.
Gerçekten önemli olan puan değildi. İtalya’daki doktorlar yıllar boyunca ruhsal sağlık sorunlarını tedavi etmek için futbol kullandılar.
İtalyan psikiyatrist ve tedavinin öncüsü olan Santo Rullo, “Futbol doğal bir ilaç gibidir” diyor ve ekliyor, “Hastaların egzersiz yapması vücutlarındaki antidepresanlarını uyarırken, sahadaki etkileşim beyindeki ayna nöronlarını harekete geçirir ve bu da çevrenizdeki insanların niyetlerini daha iyi anlamanızı sağlar –ki birçok hastada olmayan bir şey-”
Santo Rullo, İtalya’daki 2,000 bin hasta oyuna katıldıktan sonra, ilaçlarının azaldığını ifade etti. “Psikiyatrik hastaların %30’u normalde iyileşiyor fakat biz bunu futbolla %45’lere kadar çıkartabiliyoruz. Aynı zamanda hastaların %30’u daha kötüye giderken, biz bunu futbolla %20’ye kadar azaltabiliyoruz. Örneğin 9 numaralı (forvet) oyuncumuz takıma katıldıktan sonra iş yaşamına döndü ve tek başına yaşayabiliyor –ki bu da tamamen iyileşme demek-“
Şili, Fransa, Japonya, Peru, İspanya, Macaristan, Ukrayna ve Arjantin turnuvaya takımlarını gönderdi.
Üç kez kurumlarda kalan bir şizofreni hastası olan Arjantinli Franco Poldi, “Takım halinde olmak ve takım arkadaşlarınızı cesaretlendirmek inanılmaz” dedi.
Takım antrenörü ve psikiyatrist Raimondo Juan Muscellini, “Franco bu turnuva sayesinde ilaçlarını üçte iki oranında azalttı” dedi.
Japonya’da bu konuları ele alan After Mad for Fotball yayınlandıktan sonra, futbol terapisi patladı. Aynı yerde 350 takım oluşturuldu ve ilk uluslararası turnuva 2016’da yapıldı.
Bu turnuvada Macaristan çeyrek finalde Japonya’yı eledi ve futbolcular gözyaşları içerisinde ayrıldı. Organizatörlerden birisi olan Valerio di Tommaso, “Psikiyatri intihar etme olasılığından dolayı hastaların dibe çökmesine/yıkılmasına izin vermememiz gerektiğini söylüyor fakat biz bunun hayatı yaşayamamak olduğunu düşünüyoruz çünkü yaşam(ın kendisi) tamamen yenilgi ve zaferlerle doludur.”
Kaynak: The Times
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com