Gül Ünsal Barlas ve ark. tarafından yapılan, 2010 yılında Psikiyatri Hemşireliği Dergisi’nde yayınlanan, Üniversite Sınavına Hazırlanan Bir Grup Öğrencinin Kendilik Algıları ve Ruhsal Belirtileri Arasındaki İlişki adlı çalışmaya göre:
Ergenlik çağı hızlı büyüme, cinsel dürtü artışı, kendiliğin henüz tam olgunlaşmamış olması, toplumsal yerin henüz kesinleşmemesi, aileye bağımlılığın sürmesi gibi etkenlerle genellikle fırtınalı bir dönem olarak bilinir.
Ergenler fiziksel ve ruhsal değişimlerin yoğun olarak yaşandığı bu dönemde önemli bir sosyal değişim olan meslek seçmek için bir sınava girmek durumundadır. Sınavda başarılı olmak öğrencinin diğerleri ile karşılaştırdığında kendini nasıl algıladığını değiştirebilecek ve bu durum onun iyilik halini etkileyebilecektir.
Araştırmacılar bir dershanede, üniversite sınavına hazırlanan 161 öğrenci ile çalışma yapmışlardır. Araştırmacılar, kişinin başkaları ile kıyaslandığında kendini çeşitli boyutlarda nasıl algıladığını ölçen Sosyal Karşılaştırma Ölçeği’ni kullanmışlardır. Sosyal Karşılaştırma Ölçeği’nde yüksek puan alan öğrenciler olumlu kendilik algısına, düşük puanlar ise olumsuz kendilik algısına işaret eder.
Araştırmacılar ayrıca anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon (ruhsal hastalığın fiziksel dışavurumu) ve hostilite (hastaneye sevk) alanlarında ruhsal belirtileri tarayan Kısa Semptom Envanteri’ni kullanmışlardır. Kısa Semptom Envanteri’nde ise alınan toplam puanların yüksekliği bireyin belirtilerinin sıklığını gösterir.
KENDİLİK ALGISI İLE İLGİLİ VERİLER
Bulgularda ise öğrencilerin sosyal karşılaştırma ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalaması 72.4 olarak bulunmuş olup, puanın yüksek olması kendilerini diğerleri ile karşılaştırdıklarında olumlu olarak algıladıklarını göstermektedir.
Cinsiyete göre bakıldığında; kızların erkeklere göre kendilerini daha olumsuz algıladıkları (p=.02) bulunmuştur.
Ailenin gelir düzeyinin yeterli olduğunu belirten öğrencilerin, yetersiz olanlara göre kendilerini daha olumlu algıladıkları bulunmuştur.
Sınava giriş sayısı ile sosyal karşılaştırma ölçeği puan ortalamaları karşılaştırıldığında sınava ilk kez girenlerin, iki ve daha çok girenlere göre kendilerini daha olumlu algıladıkları belirlenmiştir.
RUHSAL BELİRTİLER İLE İLGİLİ VERİLER
Kısa semptom envanterinden aldıkları puan ortalaması 79.2 iken alt boyutlardan anksiyete 32.5, depresyon 30.4, olumsuz benlik algısı 28.6, somatizasyon 22.1 ve hostilite 16.9 olarak bulunmuştur.
Kısa semptom envanteri puan ortalamaları karşılaştırıldığında; cinsiyet, sınava giriş sayısı ve gelir düzeyi ile ruhsal belirti sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur.
Gelir düzeyi yükseldikçe kısa semptom envanteri alt boyutlarından hostilite hariç olmak üzere tüm ruhsal belirtilerin sıklığının azaldığı belirlenmiştir.
Sınava giriş sayısı arttıkça belirti sıklığının arttığı, sınava üç ve daha fazla giren öğrencilerin anksiyete, depresyon, olumsuz benlik algısı ve hostilite alt boyut puan ortalamalarının anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur.
TARTIŞMA
Cinsiyete göre bakıldığında kızların erkeklere göre kendileri daha olumsuz algıladıkları bulunmuştur. Ülkemizde kızların pasif olmaya, söylenene itaat etmeye, ailesinin onun için uygun bulduğu biçimde yaşamaya; erkeklerin ise otoriter, soğukkanlı, kendine güvenli olmaya yönlendirilmekte olduğu literatürde bildirilmektedir.
Sınava giriş sayısı ile sosyal karşılaştırma ölçeği puan ortalamaları karşılaştırıldığında sınava ilk kez girenlerin, iki ve daha çok girenlere göre kendilerini daha olumlu algıladıkları bulgulanmıştır. Literatürde ergenin kendini yeterli ve olumlu algılayışı ile akademik başarı arasında pozitif bir ilişkinin olduğu, aynı zamanda akademik başarının yükselmesinin olumlu kendilik algısına katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Ireson ve Hallam yaptıkları çalışmada öğrencilerin okulda başarılı olmalarının kendilik algısını yükselttiğini bulmuşlardır. Bu bilgilerin ışığında sınava ilk kez girenlerin başarısızlık yaşamadıkları ancak iki ve daha çok girenlerin başarısızlık duygusu ile sınava hazırlandıkları düşünüldüğünde, ilk kez girenlerin kendilerini olumlu algılamaları beklenen bir sonuçtur.
Kapi ve ark. farklı kültürdeki ergenlerle yaptıkları çalışmada kızların erkeklerden daha çok anksiyete ve depresyon belirtileri gösterdiklerini bulmuşlardır. Tüm ruhsal bozukluklar genelde kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Kadınlarda özellikle nevrozlar, psikosomatik hastalıklar, depresif bozukluklar, uyku bozuklukları, depresyonda kronikleşme oranları daha yüksektir.
Sonuç olarak, öğrencilerin geleceğini etkileyen ve eleme esasına dayanan üniversite sınavına girecek olmaları, genel olarak kendilerini başkaları ile karşılaştırdıklarında olumsuz algılamasalar da cinsiyet, sosyoekonomik değişkenler ve sınava tekrarlı girişlerin kendilik algısını olumsuz etkilediği ve bu durumun ruhsal belirti sıklığını da etkilediği söylenebilir.
Kaynak: Psikiyatri Hemşireliği Dergisi
- Gül Ünsal Barlas, Semra Karaca, Nevin Onan, Özlem Işıl, 2010, Üniversite Sınavına Hazırlanan Bir Grup Öğrencinin Kendilik Algıları ve Ruhsal Belirtileri Arasındaki İlişki, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, Cilt 1, Sayı 1.
Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve acil servis klinik hemşiresidir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu, insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com