Seksen altı bin üç yüz doksan sekiz, seksen altı bin üç yüz doksan dokuz, seksen altı bin dört yüz bir gün daha bitti ama kaç yaşındayım saymadım. Dallarıma bir kuş konmuştu ne kadar önceydi bilmiyorum insanların unutmak gibi bir huyları vardır demişti. Sizin beni unutmayacağınıza inanmayı seçmiştim ama yanıldığıma inanıyorum bu aralar. Bir kalemim olsaydı eğer size şöyle yazardım:
Merhaba bayım ben sizin dağın zirvesine diktiğiniz ağacım
Kaç bahar geçti çiçeklerimi size göstermek istediğim
Kaç yaz meyve verdim kimseler toplamadı meyvelerimi
Hepsi çürüyüp döküldüler
Kaç yağmurlar yağdı ben yine yalnızdım
Dallarıma bir kişi bile sığınmadı
Sahi nice sevgililer vardır değil mi bayım
Hani şu ağaçların gövdelerine isimlerini kazırlar
Kimse benim gövdeme ismini yazmadı bayım
Gelip keserler diye bile bekledim inanır mısınız bayım
Belki dedim bir iskemle yaparlar benden sohbet meclislerine seyirici kalırım
Beni kesmeye bile gelmediler bayım
En son geçen kış karlara dayanamadı dallarım
Kırıldılar ben bekledim ama kimse kırılan dallarımı bile almadı
Beni en yüksek ve yüce yerlere diktiniz bayım nasıl kızabilirim ki size
Bir ağaç görünce aklınıza düşüyorumdur değil mi bayım
Betonlarla kaplı gri bir şehre tutsak mı oldunuz
Sahi hiç ağaçta mı görmüyorsunuz bayım
Siz beni unuttunuz ama kimse de hatırlamasın istediniz
Bense hala gelmenizi bekliyorum bayım…
Ankara’da soğuk bir kış günü kahvemi yudumlarken dağın zirvesinde bir ağaç gözüme ilişti…Ağacın yalnızlığını kendime benzettim. Böyle bir anda yazdım bu dizeleri. Unutulmuşluk hissi buruk ve acımsı bir tat gibidir, unutulmuş olmayı değiştiremeyiz. Hatta öyle anlar vardır ki kendimizi bile unuturuz kalabalıkların içinde…
Belki de çoğumuz ağaç dikmişizdir bir etkinlikte peki kaçımız o ağaca bakmaya gitti? Farkettim ki gri bir şehre tutsak olmuşum ben ve ağacım beni arıyor biliyorum. Belki sizin ağacınız da sizi arıyordur. Ne dersiniz?
Gönderinin Yazarı
Betül Banu Doğru
Ankara Üniversitesi 2020 mezunu ruh sağlığı alanında akademik kariyer hedeflemektedir.
Kitapları hayvanları ve doğayı sever. Kadın hakları konusunda hassastır. Herkes için yaşanılabilir bir dünya ister.
Kişilik bozuklukları, adli psikiyatri, klinik psikiyatri alanlarına merak duyar. Tiyatroyu şiir okumayı ve yazmayı çok sever. İşaret dili eğitmenliği de yapabilir. Fotoğrafçılık ile amatör olarak uğraşmaktadır. Barista olan bir kahve severdir. Öğrenmeye meraklıdır. İçerik Üretim ve Sosyal Medya Komisyonlarına üyedir.