Duygusal yeme; birtakım duygu durumlarına yanıt olarak meydana gelen bir yeme davranışı eğilimi olarak ifade edilmektedir. İnsanlar bebeklikte anne sütü ile beraber yemeğin ve besinin güven ve sevgi verdiğini öğrenmektedir. Tatlı besinleri ödül olarak tüketen çocuklar; mutsuz veya stresli hissedince tatlı besinler yiyerek besinleri duygularını yatıştırmak amacıyla kullanmayı öğrenmektedir. Sosyal çevre, aile ve okulda öğrenilen bu davranışlar bireyin yaşamını etkilemektedir. Bunun dışında beyindeki nörotransmitterler, hormonlar veya stresin besin alımını etkilemesi yapılan çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Bazı insanlar aç olmadığı halde yemek yemeye, duygusal yemeye veya yeme bozukluklarına diğerlerine göre daha yatkın olabilmektedir. Önceleri duygusal yeme, aşırı yeme davranışı gösteren bireylerle ilişkilendirilirken günümüzde diyet yapanlarda da duygusal yeme davranışı olabileceği ileri sürülmektedir. Yemek yeme davranışını etkileyen pek çok faktör vardır. Ancak duyguların yemek yemeyi nasıl etkilediğini tahmin etmek zordur. Fiziksel açlık ve duygusal açlık belirtileri birbirinden farklıdır.
- Fiziksel açlık durumunda bireyin midesinde bir kazınma, burukluk olmakta ve kan şekeri düşebilmektedir. Birey doygunluğa yedikçe ulaşmaktadır. Açlığı giderme davranışı, duygusal yeme davranışı olan bireyden farklıdır. Örneğin birey meyve, sebze vb. gibi enerji içeriği düşük bir besin veya atıştırmalıklarla açlığını giderebilir.
- Duygusal açlıkta ise tam tersi bir durum söz konusudur. Duygusal açlık aniden başlamakta ve fiziksel belirti vermemektedir. Birey ne bulursa onu yemekte ve daha çok enerji değeri yüksek besinleri tercih etmektedir.
Çalışmalarda saptanan ortak neden; lezzetli yiyeceklerin (sükroz ve glikozdan zengin) tüketilmesi sonucunda beyin ödül sisteminin etkinleştiği yönündedir. Şeker ve yağ içeriği zengin karışımların tüketilmesi dopamin ve opioid salınımını artıran bir beslenme davranışı mekanizmasıdır. Bu durum amigdala ve limbik sistemin oluşturduğu bağımlılık durumu ile ilgilidir. Dopamin sinyali veren yolların bozulmuş olması bağımlılık yapıcı davranışa sebep olmaktadır. Bu konuda diğer bir düşünce de yemek ve ilaç bağımlılığının altında karar vermede, kişisel kontrolde ve ruh hali ile stresi düzenlenmesinde olan bozukluklardır.
Duygular ve Yeme Davranışı ile İlgili Teoriler
- Yeme davranışı ve duyguları değerlendiren farklı teoriler bulunmaktadır. Bu teorilerden biri olan psikosomatik teorisine (1973) göre; aşırı yeme yanlış açlık farkındalığı ile ilişkilendirilmektedir. Bu teori kapsamındaki bireyler ne açlıklarını ne de tokluklarını anlayamamaktadırlar. Bireyler iştah gibi içsel uyaranlara ya da açlık ve tokluk hislerine cevap olarak değil emosyonlarına cevap olarak yemek yemektedir. Bu bireylerde açlık farkındalığı ile ilgili doğru içsel programlama dürtüsü olmadığından ne zaman ve ne kadar yiyeceklerini anlamak için dışsal birtakım sinyallere ihtiyaç duyarlar.
- Kaplan’ın (1957) obezite teorisine göre; obez bireyler gergin ve sıkıntılı olduklarında anksiyetelerini azaltmak için aşırı besin tüketmek istemektedirler. Obezler açlık hissi ve anksiyeteyi birbirinden ayırt edemezler ve açlığa cevap olarak yedikleri gibi anksiyeteye cevap olarak da yemek yeme davranışını öğrenmişlerdir.
- Schachter’in (1968) içsel dışsal teorisine göre; korku ve anksiyetenin fizyolojik belirtileri normal vücut ağırlığındaki bireylerde besin tüketiminde azalmaya neden olurken, obez bireylerde içsel uyaranlara bir duyarsızlık söz konusu olduğundan dolayı bu durum gerçekleşmemektedir. Dışsal yeme teorisinde psikosomatik teorideki gibi bireyler kendi içsel açlık ve tokluklarına duyarlı değillerdir. Dışsal yeme teorisini psikosomatik teoriden ayıran en önemli farklılık, yeme olayının yeniden başlama nedeni olmasıdır. Dışsal yeme tutumunda olan bireylerin yemek algısı sadece besinle aynı ortamda iken mevcuttur. Besinin kokusu veya görünüşü gibi özelliklerinden etkilendikleri için aşırı yemek yerler, onun haricindeki durumlarda yemek odaklı bir algıları yoktur.
- Lowe ve ark. (2007) tarafından geliştirilen kısıtlama teorisinin temelini, besinlere karşı aşırı yeme arzusu ve bu arzuya karşı gösterilen bilişsel kısıtlama çabası oluşturmaktadır. Bu davranışı sergileyenler sürekli çok yediklerinden yakınmakta ve şişman olmaktan kaçınmak için sürekli yeme davranışlarını kısıtlama yoluna gitmektedirler. Buradaki kısıtlama kişinin yeme sırasında ihtiyacı kadar olan besini almaya yönelik bir kısıtlama değil, yemek istediği miktarın altında yemeye yönelik bir çaba göstererek yaptığı kısıtlamadır. Uzun süre devam eden kısıtlayıcı yeme davranışı bir süre sonunda kısıtlamanın ortadan kalkmasına neden olarak aşırı yeme ataklarına dönüşebilmektedir. Kısıtlamalı tarzda yiyenlerin oto kontrolü bazı durumlarda (anksiyete, depresyon vb.) geçici olarak bozulabilmektedir. Kısıtlayıcı yeme davranışı içinde olan bireyler olmayanlara göre stres anında hiperfajiye daha fazla eğilimli olabilmektedirler.
- Kaçış teorisinde ise; duygusal aşırı yemenin olumsuz farkındalık yaratan ortamlardan bir kaçış mekanizması olarak kullanıldığı ileri sürülmektedir.
Duygusal Yemede Çözüm Önerileri
- Farkındalıkla Beslenmek: Son yıllarda sıkça kullanılan bilinçli farkındalık (mindfulness) kavramı; bireyin kendi duygularını, düşüncelerini, bedensel duyumlarını ve çevresinde olan biteni şu an da fark etmesi, yargılamadan, kabul ederek temas halinde olmasıdır. Bilinçli farkındalık temelinde oluşmuş alanlardan birisi olan farkındalıkla beslenme; besinlere beş duyuyla temas etme, sadece yemeğe odaklanarak yavaş bir şekilde yeme, yemeğin tadını fark etme, açlık sinyallerini fark etme, yemeğin tabağa gelene kadarki öyküsünü düşünme gibi alıştırmalardan oluşmaktadır.
- Hareket Etmek: Bireyler olumsuz duygular hissettiğinde beyinlerinin bütünleşmesinde yani entegrasyon sürecinde kesintiler oluşmaktadır. Fiziksel hareket ise beden ve beyin bağlantısını bütünleştirmektedir. Fiziksel durumda yapılan değişikliklerin duygu-durumunda da değişim yarattığını göstermektedir. Yapılan bir çalışmada ortalama obez kadınların egzersizi arttırdığında duygusal yemeyi azalıp azalmadığı araştırılmış; egzersiz yapan kadınların kendi kendini kontrol etme, kendi kendine yetkinlik ve ruh halinin diğer gruba göre çok daha iyileşmiş olduğunu göstermiştir. Egzersizin fizyolojik etkisinin duygusal beslenmeyi önlemede yararlı olduğunu ve böylelikle ağırlık kontrolüne de ekstra yardımcı olduğu bulunmuştur (Annesi, 2018).
Sonuç olarak;
Beslenmenin duygular üzerindeki etkisi çift yönlü bir mekanizmadır. Hem duygular besin seçimlerini etkilemekte hem de yenilen besinler ruh halini değiştirmektedir. Stres, acı, endişe, korku, depresyon vb gibi durumlarda rahatlama amacıyla ve aç olunmadığı halde duygusal beslenilen durumların olması sağlıklı değildir. Duygusal yeme şişmanlık, depresyon, hormonal problemler ve yeme bozukluklarına da sebep olmakta ve ilerledikçe daha ciddi hem metabolik hem psikolojik problemler ortaya çıkarmaktadır.
Duygusal yeme daha ileri boyutta yeme bağımlılığı veya tıkınırcasına yeme bozukluğuna yol açabilmektedir. Birçok morbid obezite hastasının duygusal beslenme alışkanlıkları olduğu bir gerçektir. Obezite tedavisinde davranış değişikliği sağlanmasının önemi burada anlaşılmaktadır. Beslenme konusunda davranış değişikliği sağlanan hastaların ağırlık yönetimi çok daha başarılı olmaktadır. Bu sebeple obezite tedavisinde sadece beslenme ve diyet programlarının düzenlenmesi değil; hastanın nasıl, neden, ne yediğinin araştırılmasının, beslenme davranışının ölçülüp değerlendirilip buna göre değişimlerde bulunmanın yararı çok olacaktır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Ünal, S. G. (2018). Duygusal Beslenme ve Obezite. Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi-BÜSBİD, 3(2).
- Serin, Y., & Şanlıer, N. (2018). Duygusal yeme, besin alımını etkileyen faktörler ve temel hemşirelik yaklaşımları. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 9(2), 135-146.

Psikiyatri hemşireliği yüksek lisans öğrencisi ve pediatri hemşiresiyim. Adli psikiyatri, çocuk ve ergen psikiyatrisi, sosyal psikiyatri, pediatri yakından ilgilendiğim alanlardır. Yaşam yolunda bazen umutlu, bazen umutsuz birisiyim. İçerik Üretim Komisyonunda görev alıyorum.
İletişim için; tubagne12@gmail.com